Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Konumuz finansal piyasa değil ama fiyatları ona taş çıkartacak düzeyde hareketli, oynak, öngörülemeyen, pür spekülatif, çoğu zaman manipülatif gıda piyasası. Gıdanın da özellikli bir kolu, taze meyve ve sebze.

        -Piyasaya mal arz edenler milyonları bulan üreticiler, çiftçiler, ithalatçılar. Piyasadan malı talep eden de tüketiciler, yani herkes yemek yediğine göre toplumun tümü, ülkemizi ziyaret eden turistler, hatta ihracat yoluyla dünyanın bir kısım ülkesi diyelim. Konu bu yönüyle herkesi ilgilendiriyor.

        TARLADAN SOFRAYA 3-4’E NASIL KATLANIR?

        -Alıcı ile satıcılar, küçük bazı üretici pazarları ve kadınlar pazarı hariç tutarsak, bu piyasada bir araya gelmiyor, pazarlık yapmıyor, doğrudan bir bağları yok. Arada aracılar var ama onlar da malı üreticiden satın alıyor. Malın sahibi oluyor ve sonra da alıcılara veya onların temsilcilerine satıyor.

        -Bir ilde veya bölgede üretilip diğer ilde veya bölgede tüketilen ürünlerde elbette aracılar, piyasa esnafı, zincir sayısı çoğalıyor. Üretici, depocu, nakliyeci, komisyoncu, şehirler arası nakliyeci, tekrar komisyoncu, toptancı ve perakendeci olarak zincir uzayıp gidiyor.

        -Sonuçta zincirin halkalarındaki herkes işin bir ucundan azıcık tutuyor ve aradan karını alıyor. Ancak maliyet üzerine maliyet biniyor, sofraya gelinceye kadar ürünün fiyatı 3’e 4’e katlanıyor.

        REKLAM

        ÜRETİMDEKİ ZORLUK

        -Bu durumdan üretici de, tüketici de memnun değil, hatta kızgın. Hükümetin veya devletin de memnun olduğunu şimdiye kadar duymadım. Çünkü hem seçmen kitlelerini memnun edemiyor hem de gıda fiyatları enflasyonu azdırıyor.

        -Asıl riski üstlenen ve yükü sırtlayan ise üretici ve nihai faturayı ödeyen de tüketici kesimi.

        -Çoğu tarımsal üretim bir yıl önceden başlıyor, hasat ve tahsilatla bir yılı aşıyor. Üretime konulan para 1-1.5 yılda ancak tahsil ediliyor. Yani tohum, fide, gübre, mazot, işçilik gibi girdilerin finansman maliyetini bir yıl süreyle taşıyor.

        -Bu maliyetlerin yarıdan çoğu da dolara endeksli, çünkü ithal ediliyor. Çiftçilik kolay iş değil. Tüccarın eline düşmek deyimi boşuna türememiş.

        ÜRÜNDE ÜÇTE BİRLİK KAYIP

        -Bu zorluğa karşılık hasatta ve hasat sonrası sofraya kadar yolculuğunda taze meyve sebzenin üçte birini heba ediyoruz. Saklama, taşıma, paketleme koşullarının eksikliği ve yanlışlığı yanında, tüketim aşamasında kayıplar yaşanıyor. İsraf edilen üçte birlik üretim de toplam maliyetin üzerine biniyor.

        -Piyasaların daha etkin çalıştıracak, gözetlenebilir, denetlenebilir ve aynı zamanda zincir sayısını azaltacak bir yasa değişikliği hazırlanıyordu. Ancak henüz yasalaşmadı.

        RAMAZAN ARTIŞI TERS YERDEN GELDİ

        -Geçen yılın ilk çeyreğinde çok hızlı artan fiyatlarla tam bir gıda şoku yaşadık. Şehirlerde seyyar tanzim satış noktaları kurmak zorunda kaldık. Yine de sebze fiyatlarında yıllık artışın nisan ayında yüzde 96’ya kadar çıkmasının önüne geçemedik. Geriye de soğan ve patates fiyatları ve kuyrukları zihinlerde kaldı.

        REKLAM

        -Şimdi gelinen durumu ise nisan ayı enflasyon rakamları gösteriyor. Tüketici enflasyonu nisanda yüzde 0.85 arttı. Bunun 0.57 puanı yani yarıdan fazlası gıda fiyatları artışından kaynaklandı.

        -Gıda fiyatları aylık yüzde 2.53 yükseldi. Gıdayı da alt kalem olarak en çok yüzde 5.37 ile “diğer işlenmemiş gıda” yükseltti. Ramazan etkisi ve eve kapanmadan dolayı stoklama eğilimi etkili oldu. Son aylık artışla birlikte bu kalemin 2020 artışı yüzde 13.97 ile genel enflasyonu dörde katladı.

        TÜFE’Yİ 10’A KATLAYAN ENFLASYON

        -“Taze meyve sebze” alt grubu fiyatları ise nisanda yüzde 0.91 ile makul düzeyde arttı. Yıllık fiyatlar da yüzde 2.11 düştü, buraya kadar durum gayet iyi.

        -Ama taze meyve ve sebzenin fiyatları ilk üç ayda füze gibi artmış ki, 4 ayda yüzde 31.93 ile çok yüksek bir orana vardı. Fiat artışında taze meyve ve sebze 4 aylık yüzde 3.13 olan TÜFE’yi 10’a katladı.

        -Geçen yıl öyle bir fiyat düzeyine çıkıldı ki, 4 ayda yüzde 32’lik fiyat artışına karşılık yıllık bazda fiyatlar hala yüzde 2 aşağıda kalıyor.

        Bu nasıl bir iştir, nasıl bir piyasadır? Nasıl bir fiyatlamadır? Yoksa kaos mudur?

        -Üretim iklime, koşullara bağlı ise burası nasıl bir coğrafyadır? Yoksa sorun insanında ve piyasa düzeninde midir? Devam edeceğim.

        Diğer Yazılar