Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Mart ayının son haftasından başlayarak 5 ayı geçen küresel piyasalardaki pozitif eğilim, Eylül başında negatife dönüştü. Küresel risk iştahı düştü.

        2 Eylül’de teknoloji hisseleri öncülüğünde başlayan satışlar, 16 Eylül’de FED’in faiz kararı ve başkan Powell’ın açıklamalarıyla yeni bir ivme kazanarak eylül sonuna kadar geldi.

        -Sonuç ise düşüşün başladığı Nasdaq’ta yüzde 9.4, S&P 500’de yüzde 8.3, MSCI endeksleriyle tüm dünya borsalarında yüzde 6.5, gelişmiş borsalarda yüzde 6.7, gelişmekte olan borsalarda yüzde 5.4 gerileme. Türkiye borsası ise tepe noktasına göre yüzde 1.4 ile sınırlı geriledi.

        -Para piyasalarına alternatif olan altında ise düşüş daha önceden başlamıştı. Bu düşüşün 2 Eylül sonrasındaki kısmı yüzde 5.7 ile borsalara paralel. 7 Ağustos’ta 2.073.41 dolarla rekor düzeye yükselen altının 25 Eylül itibariyle düşüşü yüzde 10.2’ye vardı.

        -Bozulmaya yol açan nedenler fiyatların kâr satışı yapacak düzeye gelmesi, yaklaşan ABD başkanlık seçimi, ABD-Çin ticaret savaşı, pandemide sonbahar atağı, ekonomilerin V tipi toparlanamayacağının anlaşılması olarak sıralanabilir.

        ANA ETKEN DOLAR LİKİDİTESİ

        -Ancak küresel dolar likiditesi yeniden azalması ve doların diğer paralara karşı değer kazanması daha baskın ve ana neden gibi duruyor. Bunun en somut göstergesi doların değerlenmesi. Doların gelişmiş para birimleri karşısındaki değerini ölçen Dolar Endeksi DXY 2000’li yılların en yüksek düzeyine 23 Mart, pandemi krizinin en derin olduğu günde 103.960 ile ulaştı.

        REKLAM

        -Dolar likiditesinin FED tarafından bollaştırılması ve hükümetin yardım paketleri ile finansal piyasalar toparlarken, DXY düşüyordu. Yine son yılların en düşük seviyesine 1 Eylül’de 91.725 ile düştü. 25 Eylül Cuma gününü ise 94.682 puandan kapattı. 5 ayı aşkın zamanda düşüşü yüzde 11.8’i buldu. Son üç haftalık artışı ise yüzde 3.2 oldu.

        ABD’NİN MALİ PAKETİ BELİRLEYİCİ

        -ABD’de Cumhuriyetçiler’in 1 trilyon dolarlık yeni pandemi paketi üzerinde Demokratlar ağustosta başlayan pazarlıkta anlaşamaması dolar likiditesi açısından önemli bir gelişmeydi. FED’in 16 Eylül’deki kararında yeni parasal genişlemeye gitmemesi ve adres olarak mali yardımı göstermesine piyasaların tepkisi bundandı.

        -Cumhuriyetçiler Senato’da, Demokratlar ise Temsilciler Meclisi’nde hakim. Kilitlenme de burada. Demokratların teklifi ise yardım paketinin 2.4 trilyon dolar olması yönünde.

        -Vefat nedeniyle boşalan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçim öncesinde atama girişimine piyasaların verdiği ciddi tepkide yine para kaygısı yatıyor. Çünkü atama etik kurallar nedeniyle iki tarafın ilişkilerini gerginleştirebilir. Siyasi gerginliğin artması ise seçim öncesi yardım paketi üzerinde uzlaşmayı iyice zora sokabilir.

        SORUN YİNE PARA SORUNU

        -İnsanın aklına elbette ABD ekonomisinde ve küresel ekonomide ne oluyor da, FED tarihinin en büyük parasal genişlemesini yaptığı bir dönemde, dolar likiditesine doymuyor sorusu geliyor.

        -Doları fiziken FED basıyor ama kaydi doları herkes yaratabiliyor. Dünyada bütün finansal sistem, bankalar, şirketler, ticaret kesimi doğrudan dolar basmıyor ama kaydi olarak dolar yaratıyorlar. Hemen her büyük bankaya, küçük bir FED gözüyle bakılabilir. Dünya parası olmak böyle bir şey.

        -Dolarla işlem yapanların, yükümlülük altına girenlerin, borç verenlerin, kimler olduğunun, ne yaptığının, toplamda ne kadar kaydi dolar yarattığının kaydı tutulmuyor. İşin sonunda bazı fiziki teslimlerin olmasıyla dolar likiditesi sıkışabiliyor. FED sıkışıklığı nasıl giderir, bir yol bulur mu göreceğiz.

        REKLAM

        -Ancak mali yardım paketinin yürürlüğe girmesinin kritik bir rol üstleneceği açık. FED de 16 Eylül’de buna işaret etmişti.

        TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK RİSKİ

        -Doların değer kazandığı ve risk iştahının azaldığı bir küresel ortam Türkiye’ye de yaramıyor.

        -Küresel ortam yanında jeopolitik olaylardan dolayı ülke riski de artabiliyor. Hafta sonu Ermenistan ile Azerbaycan’ın çatışmasına tanık olduk. Azerbaycan savaş ilan etti, Ermenistan seferberlik başlattı.

        -Türkiye ise kardeş Azerbaycan’ın yanında olduğunu açıkladı. Ermenistan-Azerbaycan çatışması, Türkiye açısından Suriye ve Libya’dan sonra Rusya ile yeni gerginlik sahası. Ortaya çıkan bu yeni riskin öncesinde Doğu Akdeniz’de yaşanan yüksek tansiyonun düşürülmesi ise isabetli olmuş.

        -Hafta sonunda yaşananların ardından TCMB’nin geçen hafta faiz artırılması, BDDK’nın bankalara yurtdışı ile swap imkanlarını genişletmesi daha anlamlı hale geldi.

        -Bu adımlarla dolar kurunun önce düşmesi, sonra cuma kapanışına doğru yükselmesi, Türkiye’nin risk göstergesi CDS’lerin haftayı yüzde 9.4 artışla kapatması, hafta sonundaki gelişmelerden kaynaklı olsa gerek.

        YIĞINAK YETERLİ, HAREKET ALANI VAR

        -Hazine yaz aylarından beri güçlü bir yığınakla geliyor. Hatta bu yığınağı fazla yaptığını görmüş olacak ki, eylül ayındaki borç çevirme oranını yüzde 34’e kadar düşürdü. Buna karşılık son açıklanan verilerle Hazine 100 milyarın üzerinde nakit varlığa sahip. Bu tutar da iç ve dış borç ödemelerinde yeterli bir yastık görevi görebilir.

        -Artabilecek risklere karşı finansal piyasalarda atılabilecek birçok adımın bulunması ise dengeleyici etki yapabilir. Jeopolitik riskin devam etmesi karşısında piyasalarda normalleşme adımlarının devreye girmesi beklenebilir.

        Diğer Yazılar