Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        2020 yılında küresel salgınla başımıza bir iş geldi. Hayatımız karantinaya döndü, ekonomiler de darbe aldı. Salgının birinci yılı dolarken elimizde bazı kanımlar var ama bunların somut olanı aşının bulunması. Yaklaşık 6 ayda bir aşılamayla yüzde 70-90 arası koruma sağlanabiliyor.

        -2020 yılında büyük umutlar bağlanan ve finansal piyasalar tarafından güçlü bir şekilde satın alınan aşılama 2021’de uygulamaya konuldu. Yılın ilk çeyreğinde aşılamanın hangi hızda ilerleyeceği, ne ölçüde koruma sağlayacağı ve riskleri konusunda net bilgi sahibi olacaktık.

        -Umulan veya bize pazarlanan gibi olsaydı, yılın ilk yarısında yoğun aşılama yapıp, üzerine de yaz sıcaklıklarının gelmesiyle yılın ikinci yarısında hayat normalleşmeye başlayacaktı. Ekonomi toparlayacak, turizm başlayacak ve geçen yılki daralmaya karşılık bu yıl dünya yüzde 5 civarında büyüyecekti.

        HER ŞEY AŞIYA BAĞLI

        -Yılık ilk çeyreğini neredeyse yarılarken aşıda umulanın olamayacağı anlaşılıyor. Aşılama yavaş gidiyor. Şirketler vadettikleri aşıyı yetiştiremiyor. Hammadde ve üretim sorunları yaşanıyor. Hükümetler de üretilen ve satın aldıkları aşıyı etkili şekilde dağıtıp, istenen hızda aşılama yapamıyor. Dünya Sağlık Örgütü aşıların yaklaşık dörtte birinin dağıtım ve aşılama aşamasında kullanılamaz hale geleceğini tahmin ediyor.

        REKLAM

        -Bu hızda üretim ve aşılamanın devam etmesi halinde, dünya nüfusunun aşılanması gerekli yüzde 70’inin ancak 7 yılda aşılanabileceği hesaplanıyor. Yeni aşılar elbette bulanacak ve aşı hızlandırılacak, dolayısıyla 7 yıllık süre de kısalacaktır. Ama bu işin 2021 yılına sığdırılmasının artık mümkün olmayacağı görülüyor. Dünyada aşılamanın 2022 yılında da sürmesi, hatta 2023’e sarkması güçlü olasılık olarak ortaya çıkıyor.

        -Hayatın normalleşmesi de, ekonomi de, turizm de aşıya çok bağlı. Aşıda erken yol alan ülkeler öne çıkacak, ekonomileri erken açılacak, bu ülkelere iş ziyaretleri erken başlayacak ve yatırımları önce o ülkeler çekecek. Eğer turizm güçlüyse turistler önce bu ülkelere gidecek.

        YERLİ AŞININ HAYATİ ÖNEMİ

        -Üretim yetmeyince ortaya aşı milliyetçiliği de çıkıyor ve aşının adil dağılımını engelliyor. Şimdilik iki doz şeklinde koruma sağlandığından yola çıkarsak, mesela Türkiye’de çocuklar çıkartırsak nüfusun yaklaşım 60 milyonu aşılanacak. 6 ayda bir aşı, aşı başına iki dozdan yılda her bir kişi için 4 aşı yapar. Bu durumda bir yılda Türkiye’ye gerekli olan aşı miktarı 240 milyona çıkar. İlerleyen yıllarda aynı miktarda aşılar gerekli olacak gibi.

        -İşte böylesi yüksek miktarlarda aşının ithalatla karşılanması da, aşı güvenliğinin sağlanması da zor. Bir aşamada yerli aşı üretiminin zorunlu olarak devreye sokulmasını gerektiriyor. Koruma oranı yüksek aşıyı ne kadar erken bulursak o kadar erken normalleşmeye geçebilir ve ekonomide yol alabiliriz. Yerli aşı hayati derecede önemli.

        KÜRESEL PİYAALAR DA AŞIYA BAĞIMLI

        -Küresel piyasalar da aşılamanın gecikeceğinin işaretleriyle hız kesti. Beklenenden daha uzun süre salgın hastalıkla uğraşacağız. Karantinalar ve ekonomilerin kapalı kalması daha da uzayacak.

        -Böyle bir durum devletleri gıda güvenliği konusunda hassaslaştırıyor. Pandeminin uzayacağı varsayımıyla ülkeler gıda stoklarını güçlendirme yoluna gidiyor. Gıda ürünü ihraç edenlerde bir gönülsüzlük var. Sınırlama getiriyorlar.

        REKLAM

        -İthal edenler de iştah kabarık. Özellikle de Çin’de. Sonuçta dünyada metaller ve petrolden sonra gıda fiyatları da hızla yükseliyor. Haziran 20 sonrasında hububat fiyatları yüzde 28.5 arttı, bitkisel yağlar 8 ayda yüzde 78 yükseldi. FAO’nun Mayıs 20 sonrası Gıda Fiyat Endeksi artışı yüzde 24.5’i buldu.

        -Üzerine ABD’nin genişleyici 1.9 trilyon dolarlık yardım paketi ile ekonomik canlılık beklentisi eklenince enflasyonist bekleyişlerde artış meydana geldi. Bu nedenle ABD 10 yıllık hazine tahvil faizleri 1.169 ile Mart 2020’den sonra en yüksek düzeyine çıktı.

        -Küresel piyasalarda fiyatlamaların, gelişmelerin önünden koştuğu bir açık. Bu normal de, gerçekleşmeler ile beklentiler arasındaki makas bir hayli açıldı. Aradaki farkın nasıl kapanacağı merak konusu. Dönemin temel belirleyicisi aşı, aşılama da ağır ilerliyor.

        TL 3 AYDA %21 DEĞERLENDİ

        -Böyle bir küresel süreçte Türkiye ekonomi politikasını da, ekonomi yönetimini de değiştirdi. Bilindik klasik ekonomi politikasına geri döndü. 3 aydır uygulanan bu politikanın somut sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Bitişikte bunun bir tablosu yer alıyor.

        -Bu tabloyla paranın performansı, faizlerin seyri, fiyatlar ve enflasyon düzeyi, risk primi ve göstergeleri, borsa performansı, kredi artışı gibi konularda 6 Kasım 2020-5 Şubat 2021 arası 3 aylık dönemin bilançosunu çıkardık.

        -Yapacağımız ilk tespit son üç ayda TL’nin yüzde 21’e varan oranda değer kazandığıdır. Değer kaybının beşte birini üç ay gibi kısa sürede geri almak önemli bir kazanç. Sepet kura karşı yüzde 21, dolara karşı yüzde 22 değerlenme önümüzdeki aylarda enflasyonu kontrol altına almada ciddi katkı sağlayacak.

        ENFLASYONDA ZORLU DÖNEM

        -Çünkü enflasyon yüzde 15 dolayında yüksek seyrini sürdürürken, önümüzde 4-5 ay daha zorlu bir dönem bulunuyor. Tam bu aşamada dünyada hem petrol hem emtia hem de gıda fiyatları yükseliyor.

        REKLAM

        -Döviz kurlarındaki düşüş olmasaydı, biz dünyadaki enflasyonu da aynen ithal etmeye başlayacaktık ki, kurdan gelecek ikinci etkiyle duble enflasyon yaşamak işten bile değildi.

        -Bitişikteki tabloda petrol fiyatlarındaki 3 aylık artışın yüzde 52 ile çok yüksek düzeyde gerçekleştiği görülüyor. Fiyatların geçen nisan ayında dibe vurması sonrasında başlayan ribaund hala devam ediyor. Yoksa petrolde 60 dolarlık seviyeler oldukça cazip ve buralarda durulma, hatta kısmen geri gelme beklenebilir.

        DÜNYADA DA ARTMASI ŞANSIZLIK

        -Pandemi ile birlikte dünyada gıda fiyatlarında genel bir yükselme yaşanıyor. Bunda da dünya çapında yaşanan kuraklığın da etkisi fazla. FAO’nun 6 ana grupta izlediği dünya gıda fiyatları on üç ayda bazda yüzde 12 arttı. Her aya yüzde 4’lük artış düşüyor ki, ocak ayı artışı da yüzde 4.3 düzeyinde. Bir ayda dünyada gıda fiyatları bu oranda artıyor.

        -Yine son 3 ayda fiyatı en yüksek artan grup yüzde 30 ile bitkisel yağlar. Bu grubun Mayıs 20 sonrası fiyat artışı yüzde 78’i buldu. Hem kuraklıktan dolayı üretimde sorunlar yaşanıyor hem de pandemi nedeniyle talebin artışı fiyatları artırıyor. Yağdan daha çok çekeceğimiz var gibi.

        -Son 3 ayda dünya metal fiyat artışı yüzde 38’i buldu. Kurun gerilemesiyle bir bölümü karşılansa bile diğer bölümü fiyatları artırıyor.

        -Buradan çıkan sonuç salgında her şey yolunda gitse ve ekonomiler erken açılsa bizi bekleyen tehlikelerden biri enflasyon olacak. Küresel ekonomi canlandıkça petrolde gıdaya ve metal fiyatlarına kadar emtia fiyatları artışını sürdürebilecek.

        TÜRKİYE BORSASI İLK SIRADA

        -Yapacağımız ikinci tespit, Türkiye riskinin keskin bir şekilde azaldığıdır. 5 yıllık CDS’lerin faizi 3 ayda yüzde 46 azalarak yüzde 530 baz puandan 285 baz puana indi. Bağlı biçimde politika faizinde ve diğer faizlerde artışa karşılık Hazine tahvil faizleri artmadı. Hatta küçük oranlarda düştü bile.

        REKLAM

        -Tahvile, borsaya, eurobonda, şirket tahvillerine toplamda 13 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı geldi. Carry trade kanalından gelen paranın tutarı da piyasa tarafından 14.5 milyar dolar hesaplanıyor. Toplamı 27.4 milyar dolar eder.

        -Yabancıların yanında yurt içi yerleşiklerin de gelmesiyle hisse senedi fiyatları hızla yükseldi. Uzun bir süre dünyanın gerisinde kalan Türk hisse senetleri son 3 ayda rakiplerine fark atarak MSCI Endeksi ile dolar bazında yüzde 45 arttı. Gelişen piyasa endeksindeki artış yüzde 18.6’da kaldı. BİST yüzde 45 artışla borsalar arasında en yüksek getiriyi sağlayan oldu.

        UZUN, İNCE, ZOR BİR YOLCULUK

        -Durumu özetleyecek bir başka gösterge ise erimekte olan TCMB rezervlerinin son 3 ayda tersine dönmesi ve 10 milyar dolar artarak 95 milyar dolara varmasıdır.

        -Kasımda ekonomide en zor virajı aldık, uçurumdan devrilmekten kurtulduk. En kritik aşamada müdahaleyi yapıp rotayı çevirdik. Ekonomide girilen yol doğru, atılan adımlar isabetli ve hızlı ama gidilecek mesafe de bir hayli fazla.

        -Üstelik bu dönemde küresel ortam da yardımcı değil, ruzgar arkadan değil önden esiyor. Uzun ince yolda zor bir yolculuk olacak

        Diğer Yazılar