Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yılın ikinci çeyreğinde büyüme oranı beklendiği gibi yüzde 21.7 ile yüksek oranda gerçekleşti. Yüksek büyümenin büyük kısmı, karşılaştırma yapıldığı 2020 yılı ikinci çeyreğindeki yüzde 10.4’lük daralmadan kaynaklandı. Yine de büyümenin ivmelendiği bir gerçek. Çünkü mevsim etkilerinden arındırılmış verilerle GSYH yılın birinci çeyreğinden ikinci çeyreğine yüzde 0.9 oranında arttı.

        REKOR 1946’DA

        -Tek çeyrek de olsa yüzde 21.7 büyüme 1946 yılından bu yana gerçekleşen en yüksek oran. Zaten böylesine yüksek büyümeler normal zamanlarda olmaz, olağanüstü bir olayla, şokla gelir. 2.Dünya Savaşı’nın şartlarında çift haneli rakamlara varan ve 5 yılın süren derin daralmaların meydana gelmesinin ardından Türkiye 1946 yılında yüzde 32.1 büyümüştü.

        -Normalde Türkiye’nin uzun dönemli büyüme ortalaması yüzde 4.8. 2000’li yıllara bakınca durum biraz daha iyileşti. 2003-2020 arası ortalama büyüme yüzde 5.5 düzeyinde.

        -Ne Asya kaplanları gibi ortalama yüzde 8-10 bandında büyüyebiliyoruz ne de Latin Amerika ülkeleri kadar geri kalıyoruz. Tıpkı dünya coğrafyasındaki gibi, iki ucun ortasında bir yerde bulunuyoruz.

        REKLAM

        -Bu açıdan ikinci çeyrekte yakalanan yüzde 21.7 GSYH artışı da istisna bir büyüme olarak kalacak. Nasıl ki yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.2 büyümüştük, içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte yeniden tek haneli rakamlara geri döneceğiz. Baz etkisinin ortadan kalmasıyla rakamlar gerçek durumu daha iyi yansıtacak ve bu durum yılın son çeyreğinde de sürecek.

        -Bu nedenle yılın ilk yarısında yakalanan çift haneli büyüme ikinci yarıda yeniden tek haneye inecek ama yılı yine de yüksek bir büyümeyle tamamlayacak gibiyiz.

        İLK YARI BÜYÜMESİ YÜZDE 14.3

        -Ne kadar yüksek büyüme olacak denirse çift haneye yaklaşabilir ve belki varabiliriz de. Yani büyüme yıllık bazda yüzde 10’u görebilir veya çok yaklaşabilir.

        -Bizim aylar öncesinden tahminimiz büyümenin bu yıl yüzde 7-8 dolayında çıkabileceğiydi.

        -Ancak ikinci çeyrekteki yüksek oranla birlikte yılın ilk yarısındaki büyüme oranı zaten yüzde 14.3’e vardı. İkinci yarıda hiç büyümesek ve sıfır çeksek dahi, ilk yarının itkisiyle yıllık büyüme yüzde 6.2 çıkıyor. Matematiksel hesap bu.

        -Geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6.3 ve son çeyreğinde yüzde 6.2 büyümüştük. Bu yıl yine bu oranlara yakın, diyelim ki yüzde 6 büyüyelim, o zaman yıllık büyüme yüzde 9.6’ya çıkıyor. Benim de bu yıl rahatlıkla ulaşılacağını tahmin ettiğim büyüme rakamı bu. Daha önce 7- 8 arasında tahmin ettiğimiz büyümeyi yüzde 9.5-10 bandına çıkartıyoruz.

        YILLIK YÜZDE 10 İÇİN, İKİNCİ YARIDA YÜZDE 7 BÜYÜMELİ

        -Rahatlıkla yüzde 10 diyemiyorum. Çünkü turizmde yangın ve bazı ülkelerin seyahat kısıtlamaları ile kuraklığın tarım üretimini beklentilerin altına çekmesi gibi nedenler ortaya çıktı. İklimdeki tahmin ötesi bozulma tarım sektörünün büyümeye katkısını azaltabilir.

        REKLAM

        -Bu çerçevede yüzde 10 gibi çift haneli büyümeyi yakalamak için yılın ikinci yarısında biraz gayretle döviz kurlarının istikrarlı seyretmesini sağlamak lazım. Yüzde 10’luk büyüme için ikinci yarıda yüzde 7 büyüme gerekli. Geçen yılın ikinci yarısı ekonomi canlıydı. O canlılığın üzerine çıkabilmek lazım.

        -Normalde ekonomi canlılığını yılın ikinci yarısında sürdürüyor. Dün açıklanan ağustos ayı İmalat Sanayi PMI 54.2 ile sanayinin büyümeye katkısının devam ettiğini gösteriyor. Yatırımlar ve ihracat da artışını sürdürüyor. Dış talep güçlü, buralarda sorun yok.

        -Sanayi üretimi, yatırımlar ve net ihracatın büyümeye katkısı yanına yılın ikinci yarısında hizmetler sektörü devreye girdi. Aşılamanın hızlanması ile kısıtlamaların kaldırılması, yerli ve yabancı turizmi canlandırdı.

        -Dolayısıyla yılın ikinci yarısında otomotiv ve çip tedariki kaynaklı sanayi üretiminde ve hanehalkı talebinde kısmen geri çekilmeden doğacak boşluğu hizmetler sektöründeki canlanma doldurabilir.

        KİŞİ BAŞINA GELİR 9 BİN DOLARA ÇIKTI

        -TL’nin değer kaybının durması, hatta kısmen değerlenme eğilimine girmesi de büyümeyi destekleyen bir gelişme. Dahası dolar bazında milli geliri ve kişi başına düşen geliri artıran bir unsur.

        -Nitekim yılın ilk yarısındaki büyümeyle GSYH 716.9 milyardan 765. 1 milyar dolara çıktı. 48.2 milyar dolarlık artışla kişi başına düşen gelir de 468 dolar yükseldi ve 2020 sonunda 8.597 dolardan 2021 ortasında 9.065 dolara çıkardı.

        BÜYÜME YÜKSEKSE NEDEN HİSSEDİLMİYOR?

        -Rekor düzeyde büyüyorsak, kişi başına gelir dolar bazında da artıyorsa, bunu geniş kitleler niye hissedemiyor, denilebilir.

        -Bunun en önemli nedeni enflasyondaki yüksek seyrin hane halkının alım gücünü düşürüyor olmasıdır. Temmuz ayında tüketici enflasyonu yıllık bazda yüzde 18.95’e ve üretici enflasyonu da yüzde 44.94’e yükselmişti.

        -Yüksek büyümeyi geniş kitlelerin hissetmemesinin ikinci nedeni çalışanların gelirden aldıkları payın düşmesidir. Bitişikte yer alan TUİK’in grafiğinden görülebileceği gibi, işgücü ödemelerinin milli gelir içindeki payı yüzde 37’den yüzde 32.9’a düştü.

        -Kaybedilen payı ise yatırımlar ile kârlar aldı. Kârın payı yüzde 42.9’den yüzde 48.9’a çıktı.

        -GSYH bileşenlerindeki değişmeyi şirketlerin artan kârları teyit ediyor. Sanayiden finansa ve hizmetler sektörüne kadar çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 359 Borsa şirketinin son bir yıllık kârı yüzde 72 arttı. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun geçen yılki kârı yüzde 50, İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun da yüzde 90 oranında artmıştı. Şirketler her bakımdan son 20 yılın en kârlı dönemini yaşıyor. Bankalar hariç. Konuyu da 27 Ağustos Cuma günkü yazımda işlemiştim.

        Diğer Yazılar