Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bloomberg HT’de yayınlanan Piyasa Hattı programına katılan Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı emtia ve bakır fiyatlarındaki artışın şirket olarak işlerine yaradığını ama işletme sermayesi ihtiyaçlarını da yükselttiğini söyledi. Bunun sermaye artırımı ile karşılanmasının zorluğuna değinen Hayrettin Çaycı “En büyük kaynak krediler. Ancak kredilerde çok büyük çıkmaz var” dedi. Hayrettin Çaycı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamu bankalarına getirilmiş olan kısıtlamalar var. Diyorlar ki, ‘Biz size kredi veririz ama döviz almayacaksınız.’ Peki ben dövizi nereden bulacağım? Böyle bir kısıtlama ile yol almak imkânsız. Özel bankalara da kısıtlama getirildi. Bankalar bizden taahhütname istiyorlar. Almış olduğum kredinin yüzde 94’ü hammadde ve döviz olarak kullanmak zorundayım. İthalat için döviz bulmakta gerçekten zorlanıyoruz.”

        KUR KONTROLÜNÜN YAN ETKİSİ

        ➔ Hayrettin Çaycı’nın dile getirdiği sorun son dönemde döviz kurunun kontrol altına alınması yönünde getirilen önlemlerin bir yan etkisi olarak ortaya çıkıyor. Pek çok ihracatçının da sorunu.

        ➔ Çünkü ihracatçıya döviz gelirinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’na satma zorunluluğu getirildi. Yüzde 25 oranı bazı sektörler için çok yüksek. O kadar kar marjı yok ki. Mesela ziynet eşyası ihracatı için. İthal edip işleyip ihraç ediyorlar ama yüzde 25 net katma değer yok ki, Merkez Bankası’na yatırılsın.

        REKLAM

        ➔ Mecburen piyasadan alınıp Merkez Bankası’na satılıyor. Döviz satış kuru üzerinden piyasadan alıp, döviz alış kuru üzerinden TCMB’ye satıyorlar.

        ➔ Döviz alış ile satış kuru arasında belirgin bir fark da ihracatçının aleyhine çalışıyor. Bazı ihracatçı şirketler bu nedenle gereksiz bir komisyon ve alış-satış farkı ödemek durumunda kalıyor.

        DÖVİZDE LİKİDİTESİNE NE OLUYOR?

        İhracat rekor kırarken ve cari açık 25 milyar dolar azalmışken, yaşanmakta olan ne? Dış borç ödemeleri mi arttı, yoksa döviz likiditesi mi azalıyor?

        Dış borç ödemelerinde ekstra bir artış yok.

        Ancak döviz likiditesinde azalma var. Kısa vadeli veya sıcak para dediğimiz kaynakta hemen hemen net giriş yok gibi. Geçmiş yıllarda 40-50 hatta 70 milyar dolara kadar çıkan net kaynak girişi geçen yılın 11 ayında 2.8 milyar dolara indi.

        ➔ Doğrudan yatırımlar dikkate alınınca burada 6.2 milyar dolarlık net giriş var.

        ➔ Hadi Net Hata ve Noksan kalemindeki 20 milyar doları ülkeye gelen para sayalım. Yine de arada 10’larca milyar dolarlık azalma söz konusu.

        SICAK PARA İSTENSEYDİ GELİR MİYDİ?

        ➔ Sıcak paranın istenmediğini ekonomi yönetimi çeşitli defalar ifade etti.

        ➔ İsteseler getiri arayışındaki küresel likidite gelir miydi acaba?

        ➔ Kur böyle yükselecek ve TL böyle değer kaybedecekse çok zor.

        ➔ Çünkü para döviz olarak gelecek, TL’ye çevrilecek ve bir finansal araca yatırılacak. Bir süre sonra tekrar dövize dönecek ve ülkeden çıkacak. Yatırım yapılan TL bazındaki araçlar belli bir getiri sağlasa da, kur artışından dolayı, dışarıdan gelen paranın kazanması mümkün olmaz.

        ➔ Ya da para biriminin değer kaybını telafi edecek ve hatta geçecek düzeyde getiri vadetmek gerekiyor. Ancak bu da mümkün değil ve hiçbir rasyonalitesi yok.

        REKLAM

        ➔ Yaptığımız hesaplamaya göre aylık ortalama dolar kuru üzerinden ocak ayında parasını TL’ye çeviren, yüzde 20 getiri elde eden ve aralık ayında parasını alıp gidenin zararı yüzde 35’e varıyor. Dolar bazında yüzde 35 zarar büyük bir kayıp. Yatırılan 100 dolar sene sonunda ancak 65 dolar olarak alınıp çıkartılabilirdi.

        JİM ROGERS’IN SÖYLEDİĞİ GERÇEK

        ➔ Nitekim kurun yükseldiği, sıkıntılı her yılda yabancılar Türkiye piyasasından geçmişte zarar ettiler.

        ➔ Dün Bloomberg HT yayınına katılan dünyaca ünlü yatırımcı Jim Rogers’ın söyledikleri tam buydu. “Ülkenizi seviyorum, birkaç kez geldim” diyen Jim Rogers şunları kaydetti:

        ➔ “Şu an için konuşmak gerekirse yerel para biriminin durumu nedeniyle Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünmüyorum. Eğer ülkede para biriminin değer kaybedeceğini düşünüyorsanız bu, o ülkede yapacağınız çoğu yatırımın iyi bir getirisi olmayacağı anlamına gelir.

        ➔ Ben Türkiye ekonomisinin veya para biriminin nasıl yönetilmesi gerektiğini söyleyemem. Ama para birimi düşmeye devam edecek gibi görünüyorsa reel varlıklara yatırım yapmayı düşünürüm.”

        ➔ Yabancıların ve yerli yatırımcıların yaptığı da bu.

        OLMAKTA OLAN NE?

        ➔ Yabancılar Türkiye’de geçen yılın 11 aylık döneminde 6.3’ü doğrudan, 2.8’i portföy olmak üzere 9.1 milyar dolarlık net yatırım yaptılar. Konut alımları ise 6.3 milyar dolarlık doğrudan yatırımlar içinde 5.2 milyar dolar gibi yüksek bir tutara ulaştı.

        Yerli yatırımcıların da yüksek enflasyon ve kurdan korunmak için, konut ve gayrimenkule yöneldiklerini son birkaç gündür işledik. Konut satışlarının 2021 yılında rekoru yakalamasına yarım puan kaldı. Konut dışı gayrimenkul satışları ise tüm zamanların en yükseğine çıktı ve ilk kez konut satışlarını geçti. Konut fiyatlar ise kasım ayı itibariyle yıllık yüzde 50.5 rekor düzeyde artmıştı.

        ➔ Yatırımcının yerlisi de yabancısı da para kazanmanın peşinde. Bu nedenle değer yitiren para birimine yerli de yabancı da yatırım yapmıyor. Olmakta olan da, bu.

        ➔ Tablonun değişmesi için ortaya inandırıcı bir para politikasının konulması gerekiyor.

        Diğer Yazılar