Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Şekerde yaşamakta olduğumuz sorunu kendi kendimize yarattık. Şeker pancarında üretim fazlası vardı ve bu nedenle kota sistemi, yani üretim sınırlaması uygulanıyor. Tarımda çok yakındığımız üretim planlaması 10’larca yıldır şekerde yapılıyor zaten. Tüketime göre üretimini yaptığımız bir ürün şeker.

        Üretim fazlalığına izin verilmiyor çünkü Türkiye şekeri dünyadan daha pahalı ürettiğinden ihracat imkanı yok. Yoksa Türkiye’nin iç tüketimi 2.7 milyon tonken 33 fabrikada toplam üretim kapasitesi 3.5 milyon tonu buluyor. Rahatlıkla daha fazla şeker üretilebilir.

        Ancak fiyat uygun değil. Bizim topraklarımız şeker pancarı yetiştirmeye müsait. Bu nedenle şeker pancarından şeker üretiminde dünya beşincisi iken, toplam şeker üretiminde dünya 13’üncüsüyüz. Dünya şeker üretiminde şeker kamışının payı yüzde 76 iken, şeker pancarının payı yüzde 24.

        DENGE 2021’DE BOZULDU

        ➔Kendimiz üretip kendimiz tüketir ve yüzde 100 civarında yeterlilik oranıyla devam ederken denge 2021 yılında şeker pancarı üretiminin yüzde 20 azalmasıyla bozuldu.

        ➔Tam olarak döviz kurunun tırmanışa geçtiği ve yeni ürün sezonuna girildiği eylül ayında TÜİK’e göre toz şekerin kg fiyatı ortalama 5.85 TL, kesme şekerin 6.69 TL idi.

        REKLAM

        ➔Şubat ayına gelindiğinde fiyatlar 8.24 ve 10.05’e TL’ye çıktı. Eylülden şubata 5 ayda şeker fiyatı yüzde 38 artarken, son bir yılda kesme şeker yüzde 65, toz şeker yüzde 46 yükseldi.

        ➔Mart ayında ise kesme şekerde 15 liranın üzerini, hatta 19 lirayı gördüğü oldu. Denetimler, uyarılar ve yapılan telefon görüşmeleri ile fiyatlar kısmen geri çekildi. Pazartesi açıklanacak enflasyon verilerinde mart ayı ortalama şeker fiyatının kaça yükseldiğini de göreceğiz.

        PİYASADA ŞEKER ARAŞTIRMASI

        ➔Fiyat karışıklığına karşı oturduğum semtin üç harfli üç marketine girdim. Birinde şeker kalmamıştı. Diğerinde sadece toz şeker vardı ve kilosu 12.5 liraydı. Üçüncüsünde ise kesme şeker de vardı ve kg 15 liraydı. Bir de Türk Şeker’in toz şekeri satılıyordu ve kg 8.7 liraydı.

        ➔Aralarında 50 metre mesafe yok ve aynı tip marketlerin fiyatları birbirine çok yakınken, ayrı olanı Türk Şeker’in fiyatı. Raf aynı, ürünler yan yana. Kalite ve şeker değerleri aynı. Birinin fiyatı 12.5 diğerinin 8.7 lira. Çünkü biri özel sektörün, diğeri kamunun şekeri. Ve markette bir paketten fazla satışa da izin yok.

        ➔Zam yapılmış haliyle Türk Şeker’in fiyatı halen özel sektör şekerinin yüzde 30 altında bulunuyor. Farklı fabrikalarda üretilen şekerlerin arasında hiçbir kalite ve standart farkının bulunmadığını da Tarım Bakanlığı’nın Şeker Dairesi belirtiyor.

        Türk Şeker 15 fabrikasıyla toplam piyasanın yüzde 35’ine hakim. Piyasa yapıcı rolüne soyunmuş. Enflasyonla mücadele çerçevesinde fiyatı tutmuş. Dolayısıyla piyasada ikili fiyat ortaya çıkmış.

        3 YILDA 8.5 MİLYAR LİRA ZARAR

        ➔Devlet kurumunun nasıl olup da şekeri bu kadar ucuz satabildiği ise sır değil. Zarar ediyor. Nitekim Türk Şeker’in zararı 2018’de 1.354 milyon lira, 2019’da 969 milyon lira, 2020’de de 970 milyon lira oldu. Aynı yılların ortalama dolar kurundan çevirirsek karşımıza 280.6, 170.5 ve 138.1 milyon dolar zarar çıkar. 2021 yılı henüz açıklanmadı.

        REKLAM

        3 yılın toplam zararı 589 milyon doları bulurken, bugünkü 14.70’lik dolar kuruyla 8.5 milyar lirayı geçiyor.

        ➔Böyle bir zarar edilecek idiyse özelleştirme niye yapıldı ki? 3 yılda 8.5 milyar lirayı bulan bir sübvansiyonu ancak devlet yapabilir. Hiçbir özel sektör kuruluşunda böyle bir sermaye de yok, niyet de yoktur.

        ÜRETİMDE BÜYÜK KAYIP

        ➔Türk Şeker’in neredeyse piyasanın yarı fiyatına şeker satmasına karşılık fiyatlarda artış durulmadı. Sorun özellikle ramazanın yaklaşmasıyla mart ayında yaşandı ve fark edildi.

        ➔Dahilde işleme rejimi çerçevesinde tedariki geçen yıla kadar yurt dışından ithalatla yapan bazı ihracatçı şirketler de devletin sübvansiyonu nedeniyle yurtiçine yöneldi. Bu da yurtiçinde tüketilecek şekeri azalttı.

        ➔Daha önemlisi üretimde geçen yıl meydana gelen büyük kayıptı.

        Yeterince hatta fazlasıyla üretim kapasitesi mevcut, Türkiye’ye dağılmış 33 tane fabrika var ama ortada yeterli şeker pancarı yok. 2020 yılında 23.02 milyon ton olan şeker pancarı üretimi 2021 yılında 18.25 milyon tona indi ve yüzde 20.7 azaldı.

        ➔2020 yılında 2.82 milyon ton olarak belirlenen şeker tüketiminin 2021 yılında ne olduğu henüz açıklanmadı. Ancak şeker pancarındaki beşte birlik düşüşün üretime yansıması kaçınılmaz.

        ➔Buradan hareketle sektör temsilcilerinin yaptığı hesaplamalar yeni ürünün piyasaya gireceği eylül ayına kadarki dönemde yaklaşık yarım milyon tonluk açık olduğu yönünde.

        ➔İthalat ise elbette mümkün. Londra Borsası’nda şeker fiyatları son bir yılda yüzde 25 arttı ve 500 doların üzerinde seyrediyor.

        PANCARDA AVANS %130 ARTIRILDI

        ➔Nitekim sorunun kaynağında şeker pancarı üretim eksikliğini şeker fabrikaları da belirlemiş olacak ki, 2022 ürünü için avans fiyatı açıklamasını ilk kez bu yıl 9 ay öne çektiler. Ton başına geçen yılki 420 liralık avansı 720 lira açıkladılar.

        REKLAM

        ➔İstenen kadar sözleşmeli çiftçi bulamayınca avans veya taban fiyatı artırdılar. Özel sektör fabrikaları 1.000 liraya kadar çıktı. Sonunda Türk Şeker avans fiyatı 1.100 liraya çıkardı. Şeker pancarını fabrikalar bu yıl yüzde 130 daha yüksek fiyattan alacaklar ve yeni sezon şeker fiyatları da buna uygun belirlenecek.

        ➔Tablo bize gösteriyor ki, Türkiye’nin şeker sorunu yok, fiyat sorunu var. Enflasyonla mücadelede ayar fazlasıyla kaçtı, arada şeker pancarı üreticileri ezildi. Onlar da buna üretimi azaltarak cevap verdi.

        ➔Üretim azalmasının kuraklık kaynaklı olduğu iddiaları vardır. Ancak elde somut delil yok. Meteorolojik verilerin ürün bazında etkisi güvenilir bir kaynaktan açıklanmıyor.

        NE SONUÇ ÇIKTI?

        ➔Bu şeker krizinden çıkarılacak sonuç ise piyasa yapayım derken aşırıya kaçılmaması, piyasanın gözünün çıkarılmaması, işleyişinin ve ayarının bozulmaması gerektiğidir. Piyasa dengesinin bozulması eninde sonunda taraflardan birine fatura çıkartıyor. Nitekim burada hem tüketici hem de devlete büyük fatura çıkıyor.

        ➔ Yine bu krizden çıkarılması gereken en önemli derslerden biri müdahale mekanizmasını iyi kullanmaktır. Piyasa yapıcı veya devlet olarak bir fiyatı dikte ediyorsan, miktarı dikte etmeyeceksin. Hem fiyatı hem miktarı aynı taraf belirlerse karşı taraf ‘ben oyunu oynamıyorum’ diyebilir. Şeker örneğindeki gibi fiyatı düşük belirliyorsan, üretici miktarı ayarlar, ya üretimi azaltır veya hiç üretmez.

        ➔ Başka bir sonuç üretimin ve üreticinin mutlaka korunması gerektiğidir. Şekerde şimdiye kadar üretici alacağı fiyatı hasat zamanında öğreniyordu. Ne iyi ki, bu yıldan başlayarak artık üretim öncesinde biliyor. Verilen fiyata göre hesap kitap yapıyor, buna göre üretim kararını alıyor. Üreticinin tutumuna göre de karşı taraf fiyat düzeltmesi yoluna gidiyor.

        ➔ Üreticilerin bundan sonra kazandığı bu hakkından hiç vazgeçmemesi gerekir. Diğer tarım ürünlerine de bu sistem yaygınlaşmalı. Belirsiz bir fiyattan üretim mi olur?

        Diğer Yazılar