Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün seçim sonrası beklentileri irdelerken seçimlerin Türkiye için yeni bir hikaye yazma ve ekonomide yeni sayfa açma fırsatı verdiğini belirtmiştim. Tabi ki her şey güllük gülistanlık gitmeyebilir ve tersi gelişmeler de olabileceğinden hareketle yazıya devam edeceğimi kaydetmiştim. Bugün yeni hikaye yazmaya doğru giden yolda muhtemel riskleri ele almak istiyorum.

        ➔ İlk risk elbette iki aylık süreç için ihtimali çok düşük de olsa, bir büyük depremin meydana gelmesidir. Bu durum zaten başlı başına en büyük ekonomik riskin realize olmasıdır. Bu durumda seçim elbette ertelenir.

        ➔ Farklı nedenlerle seçimin sonuçlarının açıklanması uzayabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalabilir. Bu arada ortaya çıkacak siyasi tablo ve belirsizlik, özellikle döviz likiditesinde ince bir buz üstünde gittiğimizden, kuru tetikleyici etki yaratabilir.

        ➔ Ya da seçim kampanyası ve ardından gelecek ara dönemde döviz likiditesi bir aşamada biterse yapılmakta olan müdahale amaçlı arka kapı kamu satışları son bulabilir. Yine benzer şekilde kur artışıyla karşı karşıya kalabiliriz.

        ➔ Seçim öncesini, ikinci tura kalacaksa iki haftalık süreyi ve yeni hükümetin işbaşı yapmasına kadarki dönemi geçiş süreci olarak görüyoruz.

        REKLAM

        EKONOMİ POLİTİKALARI NE OLACAK?

        ➔ Bu sürecin az hasarla atlatılması ve piyasalarda oynaklığın düşük tutulabilmesi açısından iktidar taliplilerinin seçim sonrası politikalarını netleştirmesi gerekiyor.

        ➔ Muhalefetin ekonomik politikaları açıklandı. Seçimi kazanmaları halinde ekonomide normalleşmeye ve bilenen ortodoks ekonomi politikalarına dönüş söz konusu. Bu politikalar piyasa dostu sayılabilir.

        ➔ Yeni iktidar, piyasalaşmaya yakın yeni ekonomi politikası ve kadrolarına dünyadan ve yurtiçinden birkaç çeyrek sürebilecek kredi açılır. Bu hemen hemen her yeni iktidara da yapılır. Programın başarılı olup olmayacağı zaten o süreçte anlaşılır.

        Mevcut iktidarın devamı halinde ise şimdilik ikircikli bir durum söz konusu. Bir yandan Mehmet Şimşek’le görüntü verilerek değişim isteği ortaya konuluyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da düşük faiz politikasının süreceğini söylüyor.

        ➔ Bu durumda mevcut para politikası sürdürülebilir mi diye bakmak lazım. Ekonomide hiçbir şey için mümkün değil, denemez. Yeter ki gerekli bedeli ödemeyi göze alın. Değişiklik yapmadan yola devam etmek çok zor, çok riskli ve bedeli de yüksek.

        ENFLASYON NE OLACAK?

        ➔ Mevcut para politikasıyla devam etmek, “faiz düşük, kredi kısıtlı” olacak demek. Yani şimdiki duruma devam edilecek. İş dünyası da “krediye erişemiyorum” diye yakınmayı sürdürecek.

        ➔ Faiz düşükse tüketimin, varlık fiyatlarının, gayrimenkulü, konut fiyatlarının ve enflasyonun önüne nasıl geçilecek?

        REKLAM

        ➔ Mevcut finansal baskılamanın daha katmerlisi yanında polisiye önlemler ve çeşitli kısıtlamalar gündeme gelebilir. Ancak enflasyonu kalıcı olarak düşürmeye yetmez.

        ➔ Geçen hafta itibariyle TCMB verilerine göre üç aylık mevduat faizi yüzde 28, ticari kredi faizi yüzde 14’tü.

        ➔ Buna karşılık TÜFE yüzde 55, ÜFE de yüzde 77 düzeyinde. Parayı yüzde 14’ten al, mal ve hizmeti yüzde 55-77’den sat. Bankalar da parayı yüzde 28’den toplayıp yüzde 14’ten dağıtsın. Çok güçlü ve büyük gelir ve sermaye transferi yapılıyor. Son ödemeyi acaba kim yapacak göreceğiz.

        ➔ Yine dün kamu bankalarının sermaye artırımı gerçekleşti. Türkiye Varlık Fonu tarafından kamu bankalarına 112 milyar lira sermaye takviyesi yapıldı. Yaklaşık 5.5 milyar euroluk bir artırım.

        ➔ Son 5 yılda dördüncü sermaye artırımı oluyor ve geçmiş üç artırımda ortalama 4 milyar euro sermaye takviyesi yapılmıştı. Böyle bir kaynağı kamu kesimi bulur da, özeller nereden bulsun?

        İKTİDARIN POLİTİKASI DEĞİŞMEYECEKSE…

        ➔ Faiz yoluyla yerli paranın değeri kadar düşük belirlenince elbette dövize ilgi ve talep artacak. Talep artışının rezerv satışı yoluyla karşılanması ve kurun dengelenmesi gittikçe zorlaşacağından, döviz sıçrayabilir.

        ➔ Ancak kurun hızlı bir şekilde artışı enflasyonla mücadele çerçevesinde pek istenen bur tablo değil. Çünkü enflasyon için geriye kurdan başka kullanılacak araç kalmıyor.

        ➔ Bu durumda mevcut para politikasını sürdürmede geriye kambiyo kısıtlamaları kalıyor ki, etkilerini ve öncü hareketlerini seçim öncesinde görebiliriz.

        İktidar kanadının, geçiş sürecini ve bu dönemdeki beklentileri yönetmek ve riski azaltmak açısından, ikircili durumunu netleştirmesinde büyük yarar olabilir.

        ➔ Netleştirme sonucu yine aynı politikada ısrar edilecekse yeni bir hikaye yazılmasını unutmak gerekiyor. Bu durumda anket sonuçlarına bağlı olmak kaydıyla seçim öncesinde ortalığı toz dumanın kaplaması olasıdır.

        Diğer Yazılar