Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında bütün ipuçları mevcut. Sosyal medyadaki profilinde Yuhanna İncili 8’inci bab 44’üncü ayetten alıntıyla Yahudiler için “iblisin çocukları” diyor. Yahudi mültecilere yardım kuruluşu HIAS’ın adını anarak, “İstilacıları getirecek, oturup insanlarımızın katledilmesini bekleyemem, ben içeri giriyorum…” diye yazıyor. Sinagogda ibadet eden insanların üzerine yaylım ateşi açarken de "Bütün Yahudilere ölüm" diye bağırıyor.

        Bowers, ırkçıların sosyal ağı "Gab"da katliam işaretini verdi.

        ABD tarihinde, tek seferdeki en büyük Yahudi kıyımının faili Robert Bowers, Pittsburgh’da Hayat Ağacı sinagogunu kan gölüne çevirip polisle bir süre çatıştıktan sonra teslim oluyor. Siyaset, adalet ve medya 11 kişinin öldüğü katliamın bütün ipuçlarına sahip ama 46 yaşındaki Bowers, Hitler’in doğumgünü olan 20 Nisan’da (1999) Columbine Lisesi katliamını yapan Nazi sempatizanı iki ergenle aynı muameleyi görüyor. Irkçıların sosyal ağı “Gab.com” hesabındaki Hitler ve Nazizm hayranı paylaşımları, aynı ortamdan sürekli anti-semitik küfürler savurması rehberlik ediyor bu muameleye. ABD’deki her silahlı saldırıdan sonra olduğu gibi, “Beyaz ırkçı”, “Hıristiyan milliyetçi” gibi tanımlamalar sökün ediyor, Bowers’in gelmiş geçmiş izi sürülürken. Başkan Trump saldırıyı kınarken, “aşağılık bir kitle katliamı” diye nitelemekle yetiniyor.

        Sinagog katliamcısı Robert Bowers, Trump taraftarı değil, hatta karşıtı...

        Oysa iki yıl önce Orlando’daki gay kulübünü basarak 49 kişiyi katleden Omar Mateen’in, kimliği belli olduğu an “İslamcı terörist” damgası yayılıyor internet ve televizyonlarda. İşte bu perspektiften bakınca sinagog saldırısı ve saldırı failinin adını koymaya başlayanlar çıkıyor. Bazı medya kuruluşları ve sosyal medyada “Bu cani, radikal Hıristiyan terörist değilse, nedir? Terör, hangi şartlarda terör olur?” sorusu soruluyor.

        “TERÖR EYLEMİ”NE KINAMA

        Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce de “Terörün dini olmaz” diyerek pek çok kez vurguladığı gibi Pittsburgh saldırısını “bir terör eylemi” olarak kınıyor; başsağlığı mesajında “Türkiye, dünyanın her yerinde her türlü terörizmi açık bir şekilde kınamaktadır" diyor. ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman da Şabat ibadetindeki insanlara yönelik saldırıyı bir terör eylemi olarak kınıyor Twitter mesajında.

        Sinagog önüne, terör kurbanları anısına Davut yıldızları yerleştirildi.

        Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi CIAR’a göre de bu bir terör eylemi. CIAR Pittsburgh sorumlusu Safdar Khwaja: "Böyle bir terör eylemi hepimizi etkiler. Bu trajediyi yaşayan ve tam destek verdiğimiz komşularımıza kapılarımız her zaman açıktır" diyor. Ayrıca Müslüman toplumunun terör kurbanlarının aileleri için başlattığı bağış kampanyasına bir çırpıda 70 bin dolar yağıyor ve anma toplantısında ayakta alkışlanıyor bu dayanışma ruhu.

        Pittsburgh’daki terör eylemi kınanıyor ama Amerikan yasalarına göre Bowers bir terör saldırısının faili değil. Bir nefret suçu olan dini ibadeti engelleme, taammüden cinayet işlemek üzere ateşli silah kullanmak, etnik bir gruba yönelik tehdit ve sindirme dahil 29 ayrı suç isnat ediliyor kendisine. Büyük ihtimalle cezası idam olan nefret suçlarından hüküm giyecek. Ancak asla “terörist” olarak damgalanmayacak. Çünkü ABD’de ancak yabancı terör örgütlerine yardım ve yataklık terör suçu kapsamına giriyor.

        Fakat bazı medya organlarında itiraz var. Foreign Policy’deki Daniel Byman imzalı yazıda “Pittsburgh saldırısı bir ‘yerli terör’ (domestic terror) eylemidir. Bu şekilde anılmalıdır” görüşü yer alıyor. Genel söylemde hep karşıt tarafın “terörist” diye tanımlanmasına karşın sempatiyle bakılan grupların bu şekilde yaftalanmasından kaçınıldığı; ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra sadece cihatçılara odaklanıp, aşırı sağ şiddetine önem vermediği vurgulanıyor. Yazının devamı özetle şöyle:

        “Oysa 11 Eylül’den bu yana Neo-Nazi, göçmen karşıtı ve diğer aşırı grupların öldürdüğü insan sayısı 86; cihatçıların ise 104. Pittsburgh’daki saldırıyla aşırı sağın hanesine 11 kişi daha eklenecek. Cihatçılar dışında kalan grupların işlediği terör eylemleri için yasal çerçeve yeterli değil. Yerli aşırıcı grupları karakterize eden anti-semitik söylem, fikir özgürlüğü kapsamında koruma altında. Ayrıca yerli terör gruplarının resmi bir listesi yok. Buna karşılık Dışişleri Bakanlığı’nın yabancı terör örgütleriyle ilgili kapsamlı bir listesi var. Böylece yerli gruplar rahatça para ve adam toplayıp istediği gibi faaliyette bulunuyor. Sosyal medya şirketleri de, DEAŞ bağlantılı hesapları kapatırken, beyaz ırkçı içeriği silmekte aynı duyarlılığı göstermiyorlar. Federal yönetimin bu gruplara da aynı hassasiyetle yaklaşması ve yerli terörle mücadele için daha çok kaynak ayırması gerekir. Oysa FBI’ın anti-terör bütçesinin çok küçük bir kısmı aşırı sağcılara yönelik soruşturmalara ayrılmış durumda. Yerli terörün siyasi etkisi, cihatçı şiddetten daha büyük. Çünkü dış kaynaklı terör, yaşanan trajedi karşısında Amerika’yı birleştirir. Yerli teröristler ise bazı Amerikalılar arasında - şiddete karşı olsalar bile - sempati uyandırıp daha derin siyasi yaralar açabilirler.”

        Siyah haklarına yönelik yayın yapan internet sitesi “theroot.com” ise daha ileri giderek, “DEAŞ veya El Kaide katillerinin ne kadar inanç sahibi olduğuna bakmaksızın barış dini olan İslam ile terörü bir arada anan zihniyetin Hıristiyan terörünü görmezden gelmesi ikiyüzlülüktür. Ku Klux Klan da Hıristiyan terörizminin ilk temsilcisidir” diye yazıyor.

        BOMBALI PAKET DE TERÖR DEĞİL

        Sinagog saldırganı Bowers, Trump taraftarı değil, hatta muhalif; Başkanı “Sen milliyetçi değil, küreselcisin” diye suçlayan paylaşımları var. Ancak yine de, Trump ayrıştırıcı dili nedeniyle Pittsburgh saldırısıyla bağlantılı olarak eleştiriliyor. Bu nedenle de Trump çabucak “Benim taraftarım değildi” diye açıklama yapıyor.

        Bombalı paketleri gönderen Cesar Sayoc, Trump hayranı çıktı.

        Fakat yine Trump’ın retoriğini gündeme oturtan başka bir mesele daha var. Obama ve Clinton dahil Demokrat Partili siyasetçilerden CNN ve Robert de Niro’ya varıncaya kadar “Trump düşmanları” olarak görülen kesime gönderilen bombalı paketler meselesi. Özellikle medyanın sağ eğilimli sesleri, hemen komplo teorileri kurguluyor; “Seçim öncesi mağdur görünmek için bizzat Demokratlar yaptı” diye yapıştırıyorlar. Ancak paketleri gönderen Cesar Sayoc adlı fail yakalanınca gerçek ortaya çıkıyor. Sıkı bir Trump taraftarı olan Sayoc’un, Başkanı eleştirenlere Twitter’dan ölüm tehditleri yağdırdığı da ortaya çıkıyor. Şikayetlere rağmen Twitter hesabı askıya almıyor.

        Trump, bombalı paketler gönderilmesini “terörize eden eylem” gibi bir ifadeyle kınıyor ama yine de Sayoc terörle suçlanmıyor; eyaletler arası patlayıcı gönderimi ve eski başkanlara tehdit gibi suçlar isnat ediliyor. Daha doğrusu, Sayoc terörle suçlanmıyor, çünkü DEAŞ elemanı değil.

        Diğer Yazılar