Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        14 Kasım 2001: ABD’nin insansız hava araçlarının terörist avında sahneye çıktığı ilk tarih oldu. 11 Eylül terör saldırıları sonrası El Kaide’ye açılan savaşın beşinci haftasıydı. Predator adı verilen uzaktan kumandalı küçük bir uçak Özbekistan’daki Amerikan üssünden havalanıp Afganistan hava sahasına girdi; gövdesine iliştirilmiş kamerayla Kabil yolunda ilerleyen bir El Kaide konvoyunu takibe başladı. Beri yanda, CIA’nın Virginia Langley’deki karargahının otoparkındaki konteynerde konuşlanmış bir grup subay ve ajan anlık görüntüleri izliyordu. Konvoy bir binanın önünde durdu ve tek düğmeye basılarak Predator’un Hellfire füzesi ateşlendi. Binanın arka kısmı havaya uçarken, kurtulan yedi kişi kaçarak başka bir yapıya sığındı. Orası da “cehennem ateşi” füzesiyle vuruldu. Ölenler arasında El Kaide’nin askeri şefi ve Usame bin Ladin’in dünürü Mısırlı Muhammed Atıf da vardı. Atıf’ın kızıyla Bin Ladin’in oğlu yakın zamanda Kandahar’da evlendirilmişti.

        Biz dış haberciler henüz bilmiyorduk ama sonraları ortaya çıktı ki, Atıf'ın öldürülmesi Predator’ın ilk icraatı değildi. Bir ay kadar önce, 7 Ekim tarihinde yine Afganistan’da Taliban lideri Molla Ömer’in içinde bulunduğu bir araç İHA’yla hedef alınmış, fakat ıskalanmıştı. Bu yeni teknolojiye karşı bazı şüpheler hasıl olmuştu. Fakat El Kaide’nin Bin Ladin ve Eymen el Zevahiri’nin ardından üç numarası diye bilinen Muhammed Atıf’ın SİHA’yla öldürülmesiyle birlikte 21’nci Yüzyıl’ın Amerikan usulü teröre karşı savaş silahı da ortaya çıkmış oldu.

        Muhammed Atıf bir yıl önce, 12 Ekim 2000’de Yemen’in Aden limanda demirli USS Cole destroyerine iki canlı bomba tarafından düzenlenen ve 17 Amerikan askerinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısından sorumlu tutuluyordu. O saldırının beyinlerinden biri de El Kaide’nin üst kadrosundan Cemal el Bedevi’ydi. FBI’ın başına 5 milyon dolar ödül koyduğu El Bedevi de geçen yılın başında geç gelen bir intikamla ABD’nin İHA saldırısında öldürüldü Yemen’de.

        HERŞEY MODEL UÇAKLARLA BAŞLADI

        Aslında, insansız hava aracı fikri 1970’lerde ilk kez ortaya çıktığında müstakbel hedef tamamen farklıydı. O dönem Pentagon’da görevli nükleer fizikçi John S.Foster, aynı zamanda model uçak meraklısıydı. Foster’a göre, hobisi olan oyuncakların irice bir versiyonu kamera ve silahla donatıldığı takdirde anında görüntü alınıp hedefler uzaktan kumandayla vurulabilirdi. Fakat bu teknolojilerin hiçbiri henüz mevcut değildi. Uzaktan kumandalı model uçakla ilk deneme, çim biçme makinesinin motoru takılarak yapıldı ve iki saat havada kaldı. Sonra da sıra mikroişlemci devrimi sayesinde “akıllı bombalara” geldi. Füzeyle ateşlenen ya da uçaktan atılan bombalar birkaç metre sapmayla hedef yakınında patlayacak ve çevrede fazla hasara yol açmayacaktı.

        Sovyetler Birliği’nin askeri gücü giderek genişleme trendine girmişti. Avrupa kıtasında Sovyetler ve Varşova Paktı’ndaki müttefiklerinin askeri kapasitesi, ABD ve NATO ordularını geride bırakıyordu. Buna karşılık nükleer silah üstünlüğü ABD’deydi. Ancak 1960’ların sonunda Sovyetler nükleer gücünü eşitledi. ABD’nin nükleer saldırısına aynı oranda karşılık verebilirdi. Sovyetlerin Batı Avrupa’ya yönelik olası bir işgal girişimine karşılık, NATO yeni nesil konvansiyonel silahlara ihtiyaç duyacaktı. Foster’ın modifiye edilmiş model uçakları biçilmiş kaftandı. Planlara göre istila halinde, uzaktan kumandalı uçaklarla düşman hatlarının gerisindeki hava üsleri, ikmal depoları, tank ve diğer zırhlılar vurularak saldırı sekteye uğratılacak, NATO’nun nükleer silah kullanmasına gerek kalmadan muharebe için zaman kazanılacaktı.

        1980’lerde özellikle ABD ordusunda halen bazı şüpheler vardı, ancak 1991’deki Körfez Savaşı’nda Amerikan hava kuvvetleri ve donanmasına bağlı uçaklar lazer güdümlü ilk akıllı bombaları kullandığında şüpheler giderildi. Gerçi bombalar pilotlu jetler tarafından atılıyordu ama aynı teknoloji drone’lara da uyarlanabilirdi. 1996 yılında Clinton yönetimi ilk uzaktan kumandalı drone olan Predator RQ-1’in üretimini onayladı ve hava kuvvetlerine teslim edildi. İHA’nın adındaki “R” (reconnoissance) “keşif”i karşılıyordu, tamamen görüntülü istihbarat toplama amaçlıydı. 1999’da NATO’nun Kosova’daki hava savaşı sırasında yerdeki hedef ve birlik hareketlerinin izlenmesinde katkısı olmuştu, fakat henüz silahlı değildi.

        PREDATOR, BİN LADİN’İN PEŞİNDE

        O sıralar El Kaide terör örgütü ciddi tehdit oluşturmaya başlamıştı. Dönemin CIA Başkanı George Tenet’in önayak olmasıyla, Afganistan’da Predator’la El Kaide lideri Usame bin Ladin’in izini sürmeye başladılar. İlk uçuş 2000 yılının ekim ayında gerçekleştirildi. Predator’ın aldığı görüntüler CIA karargahında monitörden izleniyordu. Ansızın uzun boylu sakallı bir adam görünüverdi ekranda; görüntü pek net değildi ama CIA analistlerine göre bu adam Bin Ladin’in ta kendisiydi. Demek ki, Predator’ı füzeyle donattıkları takdirde El Kaide liderini öldürebilirlerdi.

        Fakat ABD Hava Kuvvetleri kurmayları Bin Ladin’i Predator’la öldürmek istemiyordu, çünkü ABD Afganistan ve El Kaide’yle resmen savaşta değildi. CIA yetkilileri de askeri bir harekatta sorumluluk almaktan yana değildi. Ocak 2001’de, Clinton’ın görevdeki son günlerinde hukuki ve bürokratik engeller aşıldı, lazer ve Hellfire füzesiyle modifiye edilmiş Predator ilk test uçuşunu başarıyla tamamladı. Yeni seçilen Başkan George W.Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice, bu yeni icatla açılan yeni ufuklar konusunda bilgilendirildi. Aslına bakılırsa Rice ve Bush’un ekibindeki diğer kurmaylar CIA’nın El Kaide’ye ilişkin uyarılarını dikkate almakta biraz ağır aksak davranıyordu. El Kaide’nin ele alındığı ilk kabine toplantısı 4 Eylül tarihinde yapılmıştı; Bush’un görev gelmesinden neredeyse yedi ay sonra. Ve 11 Eylül terör saldırılarından sadece yedi gün önce!

        CIA ise Nevada Çölü’nde Predator’la Hellfire tatbikatlarına tam gaz devam etmişti. 11 Eylül 2001’de ikiz kuleler ve Pentagon terör saldırısına hedef olunca Predator’lar son hız Afganistan yakınındaki ABD hava üslerine nakledildi. 7 Ekim günü Afganistan’daki hedeflere bombardıman başladı. Taliban lideri Molla Ömer ıskalandı; ikinci denemede Muhammed Atıf öldürüldü. Aradan geçen onca yıla rağmen o saldırıda ölen yedi kişiden birinin gerçekten Atıf olup olmadığına dair şüpheler var, fakat kayıtlara bu şekilde geçti. Artık teröre karşı açık ya da gizli savaşta belirli kişiler havadan hedef alınarak nokta atışıyla ortadan kaldırılabiliyordu.

        El Kaide’nin Yemen’deki lideri Salim Sinan el Harisi 2002’de İHA’yla ortadan kaldırılanlardan biri oldu. Terör örgütünün Irak’taki elebaşı El Zarkavi 2006’da örgüte sızan muhbirden gelen istihbaratla önce takibe alındı ve bir “güvenli” evde toplantı halindeyken İHA füzesiyle öldürüldü.

        Bush Afganistan’a olabildiğince bol miktarda İHA göndermek istiyordu fakat üretim kapasitesi yetişmiyordu. İmalat ve sevkiyatı hızlandırma talimatıyla tam kapasiteye geçildi. 2009’da Obama iş başına geldiğinde Predator ve ileri modeller artık harıl harıl üretiliyor, Afganistan ve Irak’taki ABD’li komutanlardan talep yağıyordu. Yeni İHA’lar Obama’nın askeri müdahale felsefesine birebir uyuyordu; uzak coğrafyalarda binlerce asker konuşlandırmadan kuvvet kullanma felsefesine. Savaşa girmeden savaş artık çok kolaylaşmıştı, askerlerin hayatı tehlikeye atılmıyordu, ancak hedefin yakınındaki aile bireyleri dahil sivil kayıpların olması kaçınılmazdı.

        2015’te Yemen El Kaidesi’nin lideri Nasır el Vuheyşi ve örgütün bölgede ne kadar sözde komutanı varsa İHA’larla bertaraf edildi. Fakat sonunda görüldü ki, drone kullanımı yeterli caydırıcı etkiye sahip değildi. Çünkü her ne kadar kilit konumdaki teröristler öldürülse de, El Kaide’de sonsuz sayıda “üç numara” bulunuyordu. Bin Ladin ya da El Zevahiri gibi isimler söz konusu olduğunda ise infaz görevi drone’lara bırakılmayacak kadar hayati önem taşıyordu. Nitekim Bin Ladin, Mayıs 2011’de Pakistan’da baskında öldürüldü.

        2016’da Trump’ın göreve gelmesinden sonra drone saldırıları tırmanmaya başladı. Geçen yıl ABD ilk kez, Somali’de El Şebab’a yönelik operasyonda sivil kayıpların da olduğunu itiraf etti. 2017’de, terör örgütünün Suriye’deki üst yöneticilerinden ve Bin Ladin’in damadı Ebu el Hayral Masri, İdlib’te hedef alındı. El Kaide lideri El Zevahiri’nin sağ kolu olan Masri, içinde bulunduğu araç İHA’dan atılan füzeyle vurularak öldürüldü.

        Ebu el Hayral Masri, İdlib'de bu araca atılan füzeyle öldürüldü.

        Trump’ın elinde İHA kullanımı öyle tırmandı ki, Amerikalı askerlerin “ölüm drone’larının kraliçesi” diye andığı MQ-9 Reaper, sonunda İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü komutanı Generel Kasım Süleymani’yi hedef alarak bir suikast silahına dönüştü. MQ-1 Predator’ın daha büyük ve üç kat hızlı versiyonu olan MQ-9 Reaper’ların ABD Hava Kuvvetleri’nin envanterindeki mevcutu ise şu an 200. Fakat üretici firma General Atomics’in müşterisi çok. Mesela Fransa 12 adet Reaper siparişi verdi ve geçen ay Nijer’de ilk silahlı testlerini yaptı.

        Diğer Yazılar