Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Psikologlara göre “yalnız” yaşamakla “yalnızlık” arasında büyük fark var. Yalnız yaşayan 65 yaş üstü insanlar şu korona günlerinde hiç olmadığı kadar yalnızlık çekiyorlar. Tecritin sonuna ilişkin belirsizlik, herhangi bir afet halinden öte travmaya dönüşüyor. Ve koronavirüs olsun olmasın, sosyal izolasyonla gelen yalnızlık nedeniyle kıdemli bireyler Alzheimer’e bir adım daha yakın. Bilimsel araştırma sonuçlarının yanı sıra, yakın çevremden tecrübe ve gözlemle de sabit.

        Birçok araştırma gösteriyor ki, yalnızlık travması yol açtığı sağlık sorunları bakımından neredeyse günde 15 sigara içmeye eşdeğer. Kalp damar hastalıkları, felç, obezite ve erken ölüme neden olabiliyor. Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bir çalışmasına göre yalnızlık, demans riskini yüzde 40 oranında artırıyor. Aynı şekilde depresyon riski de artıyor; yaşam sevincinin kaybı, konsantrasyon ve yeme bozukluğu, uykusuzluk peşpeşe geliyor.

        İşte bütün bu veriler, 40 günü aşkın süredir izolasyonda yaşayan 65 yaş üstü insanların artık en azından sokağa çıkma kısıtı olan günlerde hava almak için dışarı bırakılması çağrılarına haklı bir zemin oluşturuyor.

        Hak demişken burada sağlık ve esenlik hakkından bahsediyoruz ama meselenin bir de temel hak ve özgürlükler ekseni var. Pandemiye karşı alınan bütün önlemler çok yerinde tamam da birçok ülkede farklı kriterlerle uygulanan sokağa çıkış kısıtları anayasal haklarla ne kadar bağdaşıyor?

        İNSAN HAYATI VE İNSANLIK ONURU

        İnsan hayatı söz konusu olduğu için çok baskın tartışılan bir mesele değil ama Almanya’da gündemde örneğin. Meclis Başkanı Wolfgang Schaeuble’nin korona yasaklarının dozuna ilişkin açıklaması önce irkiltici geldi; “Siyaset, insan yaşamını korumak adına bütün anayasal hak ve özgürlükleri ikinci plana atamaz” diye uyarıyordu hükümeti. Anayasada mutlak bir değer varsa, onun da insanlık onuru olduğunu söylüyor ve “Anayasada yer alan insanlık onuru, ölümü kapsam dışı bırakmaz. Devlet bütün önlemleri alsa da insanlar koronavirüsten ölmeye devam edecektir. Ancak iki yıl süreyle herşeyi askıya almanın çok başka korkunç sonuçları olur” diyordu.

        Almanya’da şu sıra anayasal hak olarak protesto özgürlüğü askıda. Geçen hafta sonunda birçok kentte kısıtların gevşetilmesi için yapılan gösterilere polis müdahale etti. Berlin’de eylem yapan bisikletli gruplar dağıtıldı, polis 170 kişiye ceza kesildiğini ve 40 kişiye de korona düzenlemelerine muhalefetten soruşturma açıldığını bildirdi. Korona düzenlemesi, 20’den fazla insanın bir araya gelmemesini içeriyor. Bisikletli gruplar kaç kişilikti bilinmiyor.

        Meclis Başkanı Schaeuble, Merkel’in partisi CDU’dan, Adalet Bakanı Christine Lambert ise koalisyon ortağı SPD’den ve onun da yasaklarla ilgili uyarısı var; “Kısıtlamalar daha fazla şeffaflıkla gerekçelendirilmeli” diyor ve yasaklara karşı gösterilerin yasaklanmasını temel hak ve özgürlüklere aykırı buluyor. Almanya’da siyaset, tıp, ekonomi ve kültür alanından tanınmış isimler de açık mektup yayınlayarak, “Sosyal, kültürel ve ekonomik hayatımızı yok edip anayasal haklarımızı kısıtlayan önlemlerde yeni bir strateji geliştirelim” çağrısında bulundular. Gevşeme adımlarını yeterli bulmadıklarını belirterek, “Devlet kronik hastalığı olan ve 65 yaş üstü bireyler için alınacak önlemlere odaklansın, geri kalan nüfus ise ‘akıllı mesafe’, hijyen ve maskeyle kendi önlemini alsın” dediler. Buna karşılık, “Ani gevşeme sonrası ikinci dalga gelirse bu sefer yasaklar ilkinden daha sert olur” diye itiraz edenler var.

        YASAKLAR ORANTILI OLMALI

        Peki devlet 65 yaş üstü için ne yapsın? Herkes bahar havasını tadarken eve mi kapatsın? 65 Yaş üstüne sokağa çıkış kısıtları bazı Avrupa ülkelerinde de mevcut. Sırbistan’da pazar günleri hariç, 24 saat yasak uygulanıyor. Macaristan’da 65 yaş üstü bireyler sadece sabah 09.00 ile öğle saati arası markete, eczaneye gidebiliyor. Bosna ise mart ayından bu yana 65 yaş üstü ve 18 yaş altına yasak uyguluyordu. Şu istisnalarla: 65 yaşını geçenler 6 ve 10 Nisan tarihlerinde emekli maaşlarını almak için bankaya ve 08.00 – 12.00 saatleri arasında gıda alışverişine gidebileceklerdi. Gençler ise aileleri eşliğinde ve aile aracının içinde olmak kaydıyla evden çıkabileceklerdi.

        Fakat Yüksek Mahkeme bu uygulamanın anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olduğuna hükmetti ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de atıf yaptı. Bu kararı alırken yasakları toptan yasaklamadı, eşitlik ilkesi bakımından daha orantılı olması için üzerinde çalışılmasını istedi.

        AB üyesi Slovakya da 65 yaş üstüne belirli kısıtlar getirmiş bulunuyor. 22 Nisan’dan bu yana, ileri yaşta vatandaşların hafta sonu alışveriş yapması yasak, hafta içi ise 09.00-11.00 arası eczane ve benzin istasyonları hariç gıda ve diğer ihtiyaçları için dükkanlara girebilecekler. Fakat bu uygulama emeklilerle muhalefet partilerini ayaklandırdı. Muhalefetteki sosyal demokratlar, ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor.

        Çekya’da ise yasaklarla ilgili bambaşka bir sürpriz yaşandı; hükümet, 16 Mart’tan beri uygulanan kısıtları aniden kaldırdı. Çek vatandaşlarının tamamına işe, doktora ve alışverişe gitme izniyle yeşil alanlarda dolaşma serbestisi vardı. Fakat yaş ayrımı yapılmadığı halde Prag’da bir mahkeme bu uygulamayı usul bakımından hukuka aykırı bulunca hükümet, “Yargıya saygımız var” diyerek sokağa çıkış kısıtlarını iptal etti. Fakat korona önlemi olarak on kişiden fazla bir araya gelmek halen yasak. Çekya yurt dışına çıkış yasağını kaldırdı. Artık sınır kapısı açık nereyi bulurlarsa. Ama dönüşte 14 gün karantinada kalmak kaydıyla.

        Diğer Yazılar