Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ukrayna işgaliyle dünya gıda krizini tetikleyen Putin, aslında Afrika’daki açları düşünmüyor değilmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan Endonezya’daki G20 zirvesinde açıklamıştı Putin’le varılan mutabakatı; Karadeniz tahıl koridoru üzerinden Afrika’ya ücretsiz sevkiyat yapılacaktı. Teklifi getiren Putin’di. Rusya’nın tahılı Türkiye’de una çevrilip gönderilecek, Afrika ciddi anlamda rahatlayacaktı.

        Çünkü Afrika henüz rahatlayamadı. Dünyanın en derin yoksullarının Ukrayna’dan tahıl alımındaki payı sadece yüzde 1!

        Türkiye’nin arabuluculuğunda tahıl koridoru açılalı 150 gün geçti, Ukrayna’dan yaklaşık 600 gemi yola çıktı, Ocak 2023 itibariyle ihraç edilen tarım ürünleri 16.9 milyon tonu buldu ama ne Sahra Altı Afrika’nın yoksulları ne de Asya’nın en muhtaçları karın doyuracak miktarda gıda bulabildi.

        G20 zirvesinin üzerinden de iki ay geçti, bu arada Erdoğan aynı mutabakatı birkaç kez daha açıkladı. En son geçen hafta tekrarladı; “Putin, bilabedel tahılı gönderelim ama bunu durumu iyi olan Avrupa ülkelerine değil fakir, az gelişmiş Afrika ülkelerine ulaştırın teklifinde bulundu” dedi. Rusya’dan gelen tahılı Türkiye’de una çevirip ücretsiz ulaştırma fikri de halen geçerli. Ancak operasyon ne zaman başlar, belirsiz.

        TÜRKİYE İLK ÜÇ’TE

        Erdoğan, Ukrayna tahılının yüzde 44’ünün Avrupa ülkelerine gittiğini de söyledi.

        REKLAM

        Ancak bir başka hesapla Ukrayna’nın ihraç ettiği tahılın yüzde 60’ı, Türkiye dahil beş alıcıya gidiyor. Bunların üçü Avrupa ülkesi ama ilk sırada Çin (3.1 milyon ton), ikinci sırada İspanya (3 milyon ton), üçüncü sırada ise Türkiye (1.9 milyon ton) var. Ardından açık ara farkla İtalya ve Hollanda geliyor. BM’nin Karadeniz Tahıl İnisiyatifi verilerine göre Türkiye, mısır, buğday, soya fasulyesi ve ayçiçek yağı alımlarıyla en büyük üçüncü ithalatçı konumunda. İlk üç ülkenin payı, Ukrayna ihracatının yüzde 46’sına denk düşüyor. Gemi hareketleri dökümüne buradan bakılabilir.

        BM tablosunda ilk 10’a bakarsanız Afrika’da alt - orta gelir grubu ülkelerden Tunus ve Mısır ile üst - orta gelir grubunda yer alan Libya var sadece. Bu grubun ithal ettiği buğday 300 bin – 700 bin ton arasında. Kuraklık ve kıtlıktan kırılan Etiyopya sadece 167 bin ton buğday alabilmiş. Savaş ve açlıkla boğuşan Yemen’in payına 152 bin ton tahıl düşmüş, Sudan’a ise 65 bin ton. Hele kuraklığın dibe vurduğu Somali’nin hissesi iyice düşük; 53 bin ton.

        Asya cephesinin yoksulları arasında ise en büyük alıcı Bangladeş; 380 bin ton tahıl ithal etmişler. Ardından Afganistan (90 bin ton) ve Pakistan (61 bin ton) geliyor.

        NEREDEYSE YARISI HAYVAN YEMİ

        Geçen yıl 27 Temmuz’da İstanbul’da imzalanan anlaşmayla yürürlüğe giren tahıl koridorundan sevkedilen emtianın niteliği de operasyonun açlık kriziyle pek ilgili olmadığını gösteriyor. Toplam ihracatın yüzde 46’sını mısır oluşturuyor; yani 7.7 milyon ton hayvan yemi gitmiş bulunuyor. BM Gıda Programı’na göre dünyada “akut gıda güvensizliği” riski altındaki insanların sayısı 345 milyonu geçti, yani bu insanların hayatı veya geçimi tehlike altında ama maksat yoksul olmayanların et ihtiyacı karşılansın!

        En hayati gıda kaynağı buğdayın ihracattaki payı ise sadece yüzde 28, topu topu 4.76 milyon ton ki, o da derin yoksullara ulaşmıyor. Ayçiçeği ve ayçiçek yağının toplam ihracatı yüzde 12 düzeyinde, ayrıca kanola tohumu ve yağı ihracatı da yapılıyor.

        Küresel darboğazı aşmak ve dünyayı doyurmak için öncelikle gelişmiş ülkelerin tahılın önemli bölümünü hayvan yemi olarak kullanmaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Yani yoğun et tüketimi içeren beslenme alışkanlıkları değişmek zorunda. Dünya için Ekmek örgütünün hesabına göre hayvan yemi olarak kullanılan tahılla dünyada 3.5 milyar insanı doyurmak mümkün. Hayvansal gıda üretimi azaldığı takdirde karbon ayak izinin küçüleceği de malûm.

        REKLAM

        KURAKLIK KRİZİ

        Karbon ayak izi ve iklim krizi bağlamında mesele iyice çetrefilleşiyor. Çünkü iklim değişikliğiyle girdiğimiz küresel kuraklık dönemi daha büyük gıda krizlerinin de habercisi.

        Dünya Bankası’na göre dünyada gıda kıtlığı değil, ödeyememe krizi var. Yüksek miktarda gıda ürünü ithal eden borç yükü altındaki ülkeler fiyatlardaki artışı karşılayamıyor, doların değer kazanması da etkili oluyordu. Gerçi Karadeniz’den tahıl koridorunun açılması dünya piyasalarında fiyatları düşüşe geçirdi; FAO’nun tahıl endeksi geçen yılın mayıs ayında tavan yapmıştı ve kasım itibariyle düştü, ancak yine de 2020 fiyatlarının yüzde 50 üstünde.

        Kuraklık ise ödeme güçlüğünü aşan bir tehlike. Dünyanın en büyük tahıl üreticileri ABD, Brezilya ve Arjantin son üç yıldır kuraklığın etkisi altında. Sadece üretim değil tedarik de etkileniyor. ABD’de Mississippi Nehri’nde su seviyesi düştüğü için milyonlarca ton tahıl limanlara taşınamıyor.

        Türkiye Ziraat Odaları Birliği çok kritik bir uyarıda bulundu; geçen ekim ayından beri beklenen yağmur ve kar yağışını almayan İç Anadolu bölgesinde kuraklık riski olduğunu, buğday ve arpa çıkışlarının olumsuz etkilendiğini açıkladı. Önümüzdeki günlerde yağış olmazsa üretimi ve üreticileri zor günler bekliyor. İlkbaharla birlikte ekimi yapılacak tarım ürünlerinde, yeterli sulama olmadığı takdirde verim kaybı meydana gelecek. Baharda yağış olmazsa mısır, pamuk ve şekerpancarı gibi çok su isteyen ürünlerde verim kaybı tüketici fiyatlarına olumsuz yansıyacak.

        Kuraklığın yanı sıra, savaş nedeniyle Ukrayna’da tarımsal üretimin gerileyeceğini de hesaba katmak gerek. Zaporijya ve Herson gibi en verimli toprakları işgal altında bulunan Ukrayna’da daha az ekim yapıldığı için yıl sonu itibariyle tahıl üretimi 51 milyon ton civarında olacak. Oysa 2021’de 86 milyon tonluk üretimle rekor kırılmıştı.

        Diğer Yazılar