Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Seninkine mi yoksa benimkine mi biniyoruz?”

        En genç milyarder ünvanlı Kylie Jenner’in Instagram’daki sorusu bundan ibaretti. Paylaştığı fotoğrafta iki özel jet görünüyordu; biri Kylie’ye diğeri de sürekli ayrılıp barıştığı, iki çocuğunun babası rapçi sevgili Travis Scott’a aitti.

        Bütün Kardashian-Jenner tayfası gibi lüks ve fakat zevksiz tüketim teşhirine dayanan görgüsüzlükten para kazandığı için gayet normal bir paylaşımdı. Ariana Grande’nin ardından dünyanın en fazla takipçili ikinci kadını olduğu için on binlerce yorum alması da normaldi. Hayranlar ve diş bileyenler şeklinde. Ancak Twitter’daki öfkeli taraf gösteriş düşkünlüğüne değil de Kylie’nin karbon ayak izine takıldı.

        Olay geçen yaz tam da orman yangınlarına denk düşmüştü; ortalık rekor sıcaklıklarla kavrulurken kadın, içi pembe neon ışıklı 72 milyon dolarlık Bombardier jetiyle karbon saçarak caka satıyordu. Neler sayıp dökmediler ki; iklim uğruna ikinci el giyinip herşeyi dönüştürdüğünü, kendi gıdasını yetiştirdiğini, ancak Kylie’nin 17 dakikalık uçuşuyla bütün çabalarının berhava olduğunu söyleyenler, karbon emisyonuna katkıda bulunmamak için yedi yıldır uçağa binmediğini, her yere yürüyerek veya trenle gittiğini ve suyu gıdım gıdım kullandığını anlatanlar, milyarderler bu haltı yerken kağıt pipet kullandığına lanet edenler çıktı.

        REKLAM

        Realiteye parmak basan yorumlar da vardı; neticede Kylie Jenner’in zenginliği kamuoyu ilgisine dayanıyordu, onu milyarder yapan Kylie Cosmetics ürünlerini satın alanlar da kabahatliydi. Boykotsever kitle ise çevre dostu şirketleri Kylie ile sözleşmelerini iptal etmeye çağırıyordu. “Paraları olduğu için kıskanıyorsunuz” diyenler de oldu. Mesele Kylie Jenner’in özel jetiyle ilgiliydi ama abla Kim Kardashian’da da vardı bu nesneden; bir adet Gulfstream. “Ee ne zaman ayaklanıyoruz” diyen kullanıcıdan sonrasını okumadım.

        İlgi maksadı hasıl olduğuna göre Kylie Jenner herhalde bu tepkilerden pek şikayetçi değildi. Teşhir nedeniyle tepki gördüğü kesin de, kadın olduğu için linç yediğinden şüphelenmedim değil. Ünlülerin özel jet seferlerini takip eden Twitter hesabına bakılırsa Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg ve Bill Gates’ten tutun rapçi Drake, boksör Floyd Mayweather, aktör Mark Wahlberg ve Harry-Meghan çiftine, hatta büyük petrol şirketlerine karşı açılan iklim davalarını desteklemek için fon kuran Leonardo DiCaprio’ya kadar yığınla ünlünün özel jet uçuşları mevcuttu.

        Özellikle kısa mesafeli uçuşların çetelesi tutuluyordu. DiCaprio’nun tepki alan Atlantik uçuşu hariç bütün ünlü zenginlerin taş çatlasa 20-25 dakikayı geçmeyen kısa seferleri vardı. Kylie Jenner California’da bir noktadan diğerine dokuz dakikalık uçuşla rekor kırmıştı. Bu yüzden iklim düşmanı kriminal ilan edilmişti.

        Ancak bir noktada ayrımcılık devreye giriyordu. ElonJet hesabıyla tanınan genç yazılımcı Jack Sweeney, Elon Musk’ın Houston-Austin arası 28 dakikalık uçuşu nedeniyle eleştirilmemesi gerektiğini, arada fark olduğunu savunuyordu; Musk yoğun iş hayatı nedeniyle mecburen kısa uçuyor, Kim ve Kylie ise boşta gezenler olarak iklim suçu işliyordu. Malum Musk, canlı rota takibini bıraksın diye Sweeney’e önce beş bin dolar teklif etmiş, beriki “Tesla Model 3 isterim” diye el artırmış ve Musk, Twitter’ı satın aldıktan sonra çocuğun hem takip hem de özel hesabını kapatmıştı.

        REKLAM

        Ünlülerin yüksek karbon içerikli hayatına yönelen öfke boş değil. İklim uzmanlarının hesaplarına göre (yine Kylie’ye geliyoruz) 17 dakikalık uçuş bir ton karbon emisyonuyla sonuçlanıyor; kendi başına çok büyük bir miktar değil, ancak küresel çapta ortalama dört kişinin bir yılda bıraktığı karbon ayak izine eşit. Yolcu başına hesapla ticari uçuşlardan çok daha fazla yük oluşturuyor iklime.

        Sürdürülebilir taşımacılık için uğraşan sivil toplum örgütü Avrupa Ulaştırma ve Çevre Federasyonu süper zenginlerin iklim krizinde büyük rol oynadığını, özel jetlerin emisyon hacminin son yıllarda aşırı artış gösterdiğini söylüyor. Örgütün geçen yılki raporuna göre tek bir özel jet bir saat içinde iki ton karbondioksit salıyor, yolcu başına hesapla ticari uçakların beş – 14 katı kadar kirletiyor ve trenlere kıyasla çevreye 50 kat daha fazla zarar veriyor. Bu bağlamda havacılık endüstrisine, alternatif yakıt ve teknolojiler kullanılabilmesi için zenginlerle işbirliği çağrısında bulunuyor.

        Üstelik özel uçuşlar salt Amerikan işi değil. 2019 verilerine göre Fransa’dan bütün kalkışların onda biri özel jetlere aitti ve bunların yarısı 500 kilometreden kısa mesafelere uçmuştu.

        ÜLKELERİN İÇİNDEKİ ZENGİN-YOKSUL EŞİTSİZLİĞİ

        Bu noktada Paris merkezli “World Inequality Lab” grubunun 2023 İklim Eşitsizliği Raporu'na geliyoruz.

        Fransız ekonomist Thomas Piketty öncülüğünde küresel eşitsizlik üzerine düşünce üreten grubun bulgusu çarpıcı: Dünyadaki en büyük emisyon uçurumu artık zengin ve yoksul ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi içindeki zengin ve yoksullar arasında. Dünya nüfusunun sadece yüzde 10’u, küresel ısınma emisyonunun yarısından sorumlu. Ülke nüfuslarının görece küçük bölümünü oluşturan zengin elitin yaşam biçimi sera gazı emisyonuna orantısız katkıda bulunduğu için öncelikle ülkelerin kendi içindeki iklim adaletsizliğinin dengelenmesi gerekiyor.

        Ülkeler arasındaki karbon eşitsizliği tabii ki varlığını koruyor, Çin ile ABD ve Hindistan dünyada en fazla emisyon hacmine sahip ülkeler ve her bireyin bunda payı var, ancak farklı oranlarda. Küresel bazda nüfusun en alttaki yüzde 50’siyle, ortadaki yüzde 40 ve en tepedeki yüzde 10’un katkı payı arasında uçurumlar var. İklim eşitsizliğini en aza indirgeyecek uygulamaları finanse etmek için bu grupların zarar, emisyon ve kapasite göstergelerinden hareketle enerji politikalarını yönlendirmek gerekiyor.

        Tepedeki yüzde 10, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en iyi korunan kesim. Dolayısıyla kendi emisyonlarının yol açtığı zararla aralarında bir bağlantı yok. Karbon emisyonlarındaki eşitsizlik ve en alttakilerin maruz kaldığı zarar ölçüldüğü takdirde daha etkin iklim politikaları da mümkün olabilir.

        “World Inequality Lab” çalışması, yoksulluğu yeryüzünden silmenin, Paris hedeflerini (1.5 derece limitini) aşan yüksek karbon maliyeti olduğu görüşüne de itiraz ediyor. Dünyadaki 3 milyar insanı, günde 5.5 dolarlık yoksulluk sınırı üzerine çıkarmak için gereken karbon bütçesi, rüzgar ve güneş enerjisi sayesinde en tepedekilerin karbon ayak izinin yanında gayet sınırlı kalıyor. Orta sınıfı güçlendirecek karbonsuz hayat için teknoloji mevcut, ancak parayı kimin ödeyeceği belli değil. Emisyon dağılımındaki eşitsizliği gidermek için önerilen şu: Küresel çapta servet vergisi ve 5.9 trilyon dolarlık fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılması.

        Daha radikal öneriler de var. ABD’deki İklim ve Enerji Çözümleri Merkezi’nin Başkanı ekonomist Nathaniel Keohane bireysel bazda emisyon fiyatlandırması öneriyor. Mesela Kylie Jenner’in jet yakıtına vergi konulması gibi.

        Diğer Yazılar