Çıkarın bütün metres tutan erkekleri vatandaşlıktan
Alev Alatlı Teke Tek'te 'Çokeşlilik helaldir' dedi ya. Olabilir ama, yasal olmadığı kesin. Fransa'da da yasal değil. Geçenlerde dört karılı diye adamın tekini vatandaşlıktan çıkaracaklardı. Dört cümle kurdu, bütün Fransa susta durdu. "Onlar karım değil, metreslerim. Fransız usulü yaşıyorum. Ben de böyle entegre oldum. Beni çıkaracaksanız, bütün Fransız erkeklerini vatandaşlıktan çıkarmanız gerekir." Hadi bakalım!
Fransız devletine göre adamda helal olan tek şey, sattığı etler. Adı, Lies Hebbadj. Nantes varoşunda kasap. Peçeli çarşafla otomobil kullanırken para cezasına çarptırılan Fransız kadının Cezayir kökenli kocası. Eş durumundan Fransız.
Hikâye malûm; kadın haksız bulduğu cezaya başkaldırınca, üç kuması olduğu ortaya çıkıyor, çokeşlilik yasaya aykırı olduğu için de kocanın vatandaşlıktan çıkarılması gündeme geliyor. Ama adam bir mantık şaheseri patlatıyor:
"Dört karım yok, sadece bir karım ve metreslerim var. Fransız yaşam tarzına uydum. Metres tutmak Fransız yasalarına aykırı değil. İslam'a da aykırı değil. Belki Hıristiyanlığa aykırıdır ama, Fransa'da değil. Eğer metresim var diye Fransız uyruğundan olacaksam, yığınla erkeğin vatandaşlıktan çıkarılması gerekir."
Aslında adam dolandırıcı. Dört karısı, 12 çocuğu var, kadınların üçü resmen evli görünmediği için bekâr anne kontenjanından devletten para yardımı alıyorlar.
Fransa'da çokeşlilik yasak olmasına yasak da, ülkede 20 bin çokeşli aile var. Çoluk çocuk da dahil toplam 180 bin kişi. Fakat, İçişleri Bakanı Brice Hortefeux memleketin dört karılı tek erkeği Lies Hebbadj'mış gibi, takıyor adama. Karılarını dövdüğünü, çocuklarını kilit altında tuttuğunu anlatıyor; "Çokeşlileri istemiyoruz" diyor. Fransa'daki Müslüman erkeklerin sosyal devlet sistemini soymak için bol miktarda eş ve çocukla hani neredeyse çeteleştiğini yazan çizenler oluyor. Çokeşlilikten kaçan kadınların sığındığı "Yeni Adımlar" (Nouveaux Pas) derneğine göre eş üstüne eş alan erkekler para peşinde.
KADIN HAKLARI SORUNU
Peki Fransız siyaseti sütten çıkmış ak kaşık mı?
Bir kere Sarkozy, bu olay üzerinden çarşaf yasağı çıkarmak için kamuoyu yaratmaya çalışıyor. Müslüman gruplar da, bireysel vakayı istismar ettiği için
siyasetçileri suçluyor. Sosyal Demokratlar'a göre hükümet, kadının mahremiyetini darmadağın ediyor, özel hayatını çırılçıplak bırakıyor.
İki taraf da düzenbaz ama, bu denklemde hiç mi doğru yok? Var. Fransa'nın 1993'te anayasanın eşitlik ilkesine aykırı diye çokeşliliği yasaklamakla kalmayıp, kumaları kurtarma programı başlatması. Yığınla çocukla daracık evlere sıkışan kadınlar oralardan çıkarıldı, ayrı bir ev ve hayat kurmaları için yardım yapıldı. Ancak 1993'ten sonra başka bir fasıl başladı. Erkekler bu sefer de, artık zevkinden mi, sosyal sistem soygunculuğu hevesinden mi bilinmez, memleketlerinden biçare kadınları toplayıp toplayıp Fransa'ya getirmeye başladılar. Yol iz bilmeyen bu kadınların bir kere girdaba girdikten sonra çıkış yolunu bulması zordu. Bir süre sonra devlet de göz yummaya başladı.
Birçok AB ülkesinde çokeşlilik yasak. Fransa'daki ceza bir yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası. AB ülkelerinde çokeşliliğe kültürel olgu gözüyle bakanlar da var. Ancak kadın grupları aynı görüşte değil. İsveçli Sosyal Demokrat milletvekili Carina Hagg, "Bunu etnik ve mezhepsel kökenle karıştırmayın, bu bir kadın hakları sorunudur" diyor.
Gerçekten, kültürel nedenlerle çokeşliliği savunup kadın haklarını görmezden gelmek kolaycılık olmuyor mu? Tamam, yoksullukta çokeşlilik kadın açısından koruyucu, kollayıcıdır. Ama aynı zamanda insan haklarına aykırıdır. Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Çokeşlilik, bir insan hakları ve yoksulluk sorunudur. AB'ye uyum alanına da girer. Sıra bu meseleye geldiğinde, "O bizim hassasiyetimiz" mi diyeceğiz?
Bu arada Lies Hebbadj vatandaşlıktan çıkarılmazsa, Fransa kumaların tamamını metres kabul etmiş olacak, ona göre....
