Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - İNSAN konuştukça daha çok hata yapıyor, haksız oluyor. Belki haklı olabilecekken amansız bir haksızlık, hezimet ve hoş olmayan bir duruma düşüyor. Ve asla kendine yakışmayacak pozisyonda görünüyor. Yüzü değişiyor, farklılaşıyor. Örnek mi: Fatih Terim.

        - Bir insan bu kadar güzel fiziğe sahipken neden kendini bu kadar çirkinleştirir? Neden gözü yoracak 80’lerden kalma kıyafetler giyer. Hayır yüzüne bakmaya doyamıyorsun. Güzellik desen var, fizik desen var, ses desen var da ne gerek var öyle tarlatanlı kıyafetler giymeye? “Giy çık bir düz siyah elbise” derken, üçüncü gün konserinde ikinci yarıda siyah elbiseyle çıktı. Şükür! Örnek mi: Sıla.

        - Bizim bir Eurovision’umuz vardı. Hatırladınız mı? Bizim nesil pek iyi hatırlar. Merakla beklerdik Eurovision gününü. Ülkede bir bayram havası olurdu. Ekran başına geçer, çekirdeklerimizi alır, mısırlarımızı patlatır, mandalinalarımızı soyar, heyecanla tahminler yapardık. Sonrasında seçilen şarkıyı hemen ezberler, yarışacağı günü beklerdik. Ama yok şimdi. Artık yapamıyoruz öyle günler. Tatsız, tuzsuz... Bir film festivalimiz de vardı, o da yok olmaya başladı. Artık ondan da bahsedemeyeceğiz. “Hangi film gidiyor, hangi film seçilmiş?” diye konuşamayacağız. Yeşilçam Sokağı’na gidip ağlamak istiyorum. Tabii kaldıysa. Örnek mi: Antalya Altın Portakal Ödül Töreni.

        - Nereden nereye geldi şu magazin. “Sosyal medya çıktı mertlik bozuldu” diyorum ama kimse dinlemiyor. Eskiden bir ünlü bir yere gideceksa paparazziler mesken tutardı o bölgede. Dağ, bağır dinlemez, kapılarda yatardı. Şimdi ne mi oluyor? Ünlüler fotoğraf paylaşıyor, oluyor bitiyor. Örnek mi: Hülya Avşar. Eskiden Ayvalık’ta günlerce yatardı paparazziler. Şimdi yeni nesil paparazzi yolu bilmiyor.

        - Sorduğun soruya asla yanıt alamadığın günler. Hayır ciddiye almadığından mıdır yoksa sorunun yanıtını bilemediğinden mi bilinmez ama hâlâ yanıt beklediğim doğrudur. Örnek mi: Yılmaz Özdil.

        Şöyle ki...

        - Bu ülkede her şey olursun rezil olamazsın.

        - Kimse koltuğunu bırakmak istemez.

        - İstifa kelimesi bile ayıp karşılanır.

        - Yaptığı hatayı, terbiyesizliği kimse üstüne almaz.

        - Birbirlerine laf söylerler, çamur atarlar, “Hodri meydan” derler, kavga ederler ama sonra barış imzalarlar.

        - Sosyal medyada TT olunur. Günlerce unutulmaz ama artık 3 gün bile sürmüyor. 3 dakika sonra unutuluyor.

        Anlayacağınız her şey unutulur. Geçer, gider. Herkes yoluna bakar. Mutlu, musmutlu, bahtiyar.

        Son günlerin gizlisi ‘Raf

        1990 doğumlu yeni nesil DJ’lerden Deeperise. Yaptığı çok güzel işler var ama son günlerde herkesin dilinde olmasının nedeni ‘Raf’.

        Mesut Yılmaz yani Deeperise ve Mücahit Turan’ın yani Jabbar’ın yeni projesi. Soranı çok, sosyal medyada paylaştığım an mesaj üstüne mesaj yağıyor ve “Ne olur kim bunlar, kim söylüyor? Bu şarkıyı arıyorum” diyen bol. Deeperise feat. Jabbar olarak arayacaksınız. Karşınıza ‘Raf’ çıkacak. Buğulu bir vokal, sakin bir melodiyle “Tenime yazılmışsın, elimden ne gelir. İçime kazınmışsın, beynim kalbime yenilir” diye diye... Reklamsız, ricasız, minnetsiz, gayet sakin ve derinden... Herkesin kulağında yer ettiler. Bence en büyük başarı budur. İnşallah devamı gelir.

        10 gündür takıldığım 3’lü

        1-Deeperise feat. Jabbar: ‘Raf’

        2-Pinhani: ‘Kediköy’

        3-İlyas Yalçıntaş: ‘Gel Be Gökyüzüm’

        Diğer Yazılar