Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün Bülent Serttaş’ın konuk olduğu Hülya Avşar Show’u izliyorum. Bülent Serttaş, Hülya Avşar’a, “Burada da olmalıydım dediğin bir yer var mı?” diye sordu.

        Avşar Kızı da klasik, “Birinci belli, ikinci kim?” minvalinden Hollywood’a ayar çekerek, “Aslında pişman değilim, ama orada olmalıydım. Dünya sinemasında yüzüm olmalıydı. Çünkü oradaki kadınların hepsinden güzelim” dedi. O zaman ben de Hülya Avşar’a şunları söylüyorum:

        - Hülya Hanım, sizin Bülent Serttaş’a ilk sorduğunuz soruyu size soruyorum: “Ne kafası yaşıyorsunuz?”

        - Sizce sinemada oyunculuk mu yoksa güzellik mi önemli?

        - Gerçekten yaşadığınız kafayı bir anlatın, vallahi ondan istiyorum.

        *************

        ‘EBRU’YA YER BULAMIYORUM’

        İŞTE buyurun... Tanıyan, tanımayan arayıp Ebru Gündeş’i soruyor. Ne mi diyorlar? “Ebru Gündeş’e gideceğiz, yer bulamıyoruz.” Yani durumunu merak eden yok, tek dertleri Ebru Gündeş’i izlemek. Haydi buradan izleyin sayın seyirciler. Eşi Reza Zarrab’ın davası devam ediyor. Türkiye’ye verilen zararlar ortada, ama millet Ebru Gündeş’i görmek istiyor. Yorumu size bırakıyorum.

        *************

        MIRILDANIYORUM

        - KIVILCIM Ural, “Bu hikâyede herkes antidepresan kullanıyor” demiş. Mırıldanıyorum ben de okuduğumdan bu yana. Vallahi Kıvılcım, dizileri aratmayacak aşk hikâyen sayesinde toplum olarak sanırım biz de o dediğinden kullanmaya başlayacağız. Haberin ola.

        - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, “Zabıtanın dayak yeme görüntülerini kim sızdırdı?” diye soruşturma başlatmış. Oysa ne güzel bir adım atmıştı. Hemen dayakçı daire başkanını görevden uzaklaştırmıştı. Keşke “Teşekkürler kim yaydıysa, bu zihniyet bize yakışmaz” deseydi. Gördüğüm kadarıyla herkes şimdi “İşsiz kalırız” diye korkuyor. Keşke bunu yapmayarak gönüllerimizde taht kursaydı.

        *************

        ADINA ‘BİTMEYEN HAFTA’ DEDİM

        BU hafta o kadar hareketli, o kadar yoğun geçti ki... Açılışlara, partilere, yeni yıl alışverişlerine gitmeyi ne yağmur engelledi ne de İstanbul’un korkunç trafiği. Şimdiye kadar hiç görmediğim bir trafik yaşadığım doğrudur. Hiç yürümediğim kadar yağmurda yürüdüğüm de... Yılın son haftasına girerken “bitmeyen bir hafta” yaşandı. Peki neler mi oldu?

        - Yılbaşı çekimleri.

        - Yeni yıl alışveriş şenlikleri.

        - Açılan yeni mekânlar.

        - Şirketlerin özlediğimiz yeni yıl davetleri.

        - Cem Yılmaz’ın kostümlü partisi. “Kostümüm yok, beni almazlar” telaşı.

        Derken bu hafta bitmedi, bitmiyor. Durmadı, durmuyor. Şükür ki durmasın. Uzun süredir özlenen bir yılbaşı haftası yaşanıyor.

        Diğer Yazılar