Ben nasıl atlarım bu barışmayı?
ÖNCEKİ gün Yıldız Tilbe, Sezen Aksu’yla; Seda Sayan, Lerzan Mutlu’yla barışınca ben de haliyle küs dünyasından birkaç isim yazmıştım. Ve “Küs” denince de aklıma direkt Bülent Ersoy ve Ajda Pekkan geliyor. Malum olaylı bir küslük mevzusu. Günlerce onların küsmelerini konuştuk, yazdık, çizdik. Yattık, kalktık. Ancak meğer onlar barışmış. Ve bunu es geçmişim. Yani hiç dikkat kesilmemişim. Nasıl olur? Yahu bu barışma öyle es geçilecek bir barışma olabilir mi? Ciddi benim hatam. Olacak iş değil. Yuh bana!
Gazeteci arkadaşım Seyhan Erdağ hatırlattı, “Çok oluyor onlar barışalı” dedi. Pes bana pes! Seyhan, “Son ramazanda Huber Köşkü’nde barıştılar. Bülent Ersoy, Emel Sayın’la da barıştı. Hepsi aynı masadaydı ve birbiriyle çok yakındılar. Espriler, samimiyet çok iyiydi” dedi.
Ben de bu konuşmadan sonra oturdum taradım tüm kayıtları. Evet, aynı masada oturuyorlar. Evet, ben bu fotoğrafı hatırlıyorum. Ama sadece oturuyorlar. Belli ki selamlaştılar, geçti mevzu. Sonrasında bir araya gelmediler tabii ama Cumhurbaşkanı’nın oturduğu masada yan yanalar.
Cumhurbaşkanı masasında tabii küslük olmaz. Barışma olmuş. Öyle kayıtlarda “Barıştılar, sarıldılar, öpüştüler, koklaştılar” türünde bir şey yok. O yüzdendir ki hafızam almamış bu barışmayı.
Olabilir, keşke yan yana da gelip bir fotoğraf koysalar şöyle dosta düşmana, pek güzel olur. Hem hafızalarımıza da daha bir iyi kazınır.
***********
MAGAZİNDE ÖNEMLİ, ÖNEMSİZ
- Küsünce çok büyük olay olur, barışınca cılızdan bir ses çıkar.
- Aldatınca çok büyük olay olur, aldatmayınca cılızdan bir ses çıkar.
- Kavga edince büyük olay olur, güzel güzel anlaşınca cılızdan bir ses çıkar.
- Takipten çıkarınca büyük olay olur, takip edince cılızdan bir ses çıkar.
- Sevmeyince büyük olay olur, sevince cılızdan bir ses çıkar.
- Çapkınlık yapınca büyük olay olur, çapkınlık yapmayınca cılızdan bir ses çıkar.
UNUTMADAN
BELLİ ki Bülent Ersoy ve Ajda Pekkan hatta Emel Sayın barışmasından cılızdan bir ses çıktı. Pek dikkat kesilemedik. Ama barışmak güzeldir. Şahanedir. Hatta mistir, mis.
***********
HAFIZANIZI TARAMAK İSTESELER
‘BLACK Mirror’ yeni sezonuyla birlikte bir heyecan yaptı. Ve haliyle bir çırpıda izlendi tüm yeni bölümler. Önceki gün Oben Budak kontrolcü ailelerin konu edildiği ‘Arkangel’i, Onur Baştürk ilişki süresinin belirlendiği ‘Hang the DJ’i yazmış. Ben en çok kontrolcü ailelerin bölümünden etkilendim. Yakında böyle şeyler olursa korkmayalım derim.
İlişki durumuysa şaşırtmadı, zaten son 10 yıldır bölümde izlediğimizin benzeri bir durum yaşanıyor. Tek fark birisi bir düğmeyle “36 saat sürecek” demiyor ama o düğme görevini de meraklı turşucu arkadaşlar yapıyor. Hemen “Sürmez bununla, sabah biter” diyorlar. Al sana düğme! Yani süreceği varsa da sürmüyor özellikle bilmiş yakın kız arkadaşlar sayesinde.
Diğer bölümlerden ‘Timsah’ı mesela ayrıca çok sevdim ve destekliyorum. Yalana dolana geçit vermeyen hafıza tarayıcıyı, bir sigorta şirketi yapılan kazayı araştırırken ortaya istemediğiniz her şey de dökülüveriyor. Mesela porno film izlemişsiniz, bir başka kişiyi röntgenlemişsiniz. Tabii bunlar özel hayata saygıdan gizli tutuluyor. Ve tabii hafızanızın taranmasını istemiyorsanız mahkemeye başvuruluyor. Ve bu kararla hafızanız taranıyor. Tarama işlemi yapılırken de koku ve ses detaylarından yardım alınıyor ki hatırlamanıza yardımcı olan iki önemli unsur. Tabii masum olaylar değil ama daha tehlikeli olaylar hafızanızdan dökülünce geri dönüşü yok.
Bence bu hafıza tarayıcıdan özellikle suçluların ifadeleri alınırken yardım alınmalı. Çünkü gerçekten her şey olduğu gibi izleniyor. Kesin çözüm. Yalan ifadeye son.
