Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gece İrem Derici’nin görüntüleri çekilmiş Cihangir’de. Bazı gazeteci arkadaşlar “Alkollü müsünüz?" diye soruyor.

        1 Bir gazeteci olarak en nefret ettiğim soruların başında geliyor. 22 senedir bu işi yapıyorum. Asla kimseye sormadım, sorulmasını da asla tasvip etmiyorum.

        2 Alkollü ya da değil, kime ne? İçer ya da içmez, bize ne? Sana ne?

        3 Kişinin kendi kararı, kendi bileceği iş alkol alıp almamak.

        ANCAK EN ÖNEMLİ KONU

        Bir kişi alkol alabilir. Sabaha kadar içebilir, dağıtabilir. Yani ne isterse onu yapabilir. Kimsenin kimseyi bu konuda yargılamaya hakkı yok. Kişi kendinden mesuldür. Ancak bir sanatçı ve ünlüysen, göz önündeysen dikkat etmen gereken konular var. En başında da bu durumlarda yanındaki kişinin önemi gelir. Yani bu durumlarda seni daha da zor duruma düşürmeyecek kişi gerekli. Mesela önceki gece İrem Derici’nin koluna girmiş kendisine iyilik yaptığını düşünen kadın, aslında daha da büyük zora sokuyor farkında değil. Belli ki gazetecilere sinir olmuş ve hatta oluyor. Verdiği yanıtlar dik dik, kışkırtıcı. Gazeteciler soru soruyor, İrem’in kötü bir avukatı olmuş sözde onu koruyor, yanıt verdikçe veriyor. Oysa öyle yapacağına...

        *İrem’i 1-2 saat daha o mekânda oturtabilirdi.

        *Ya da taksi çağırıp ona bindirerek arkadan evine dolandırabilirdi.

        *2 kahve içirip öyle kalkabilirdi.

        *Biraz sakinleşmesini bekleyebilirdi.

        *Öyle koluna girip yürüterek, dik dik yanıt vererek olmaz, daha da kötü haller ortaya çıkar. Bu görüntüler gibi. Ki bu da sanatçıya zarar verir.

        *Eğer tüm bunlar olduysa, sen düşüncesiz davranıp hareket ediyorsan, konuşmayacaksın; yanıt vermeyecek öylece yürüyüp gideceksin. Sessiz sedasız...

        *Öbür türlü tüm ihale sanatçıya kalır.

        *Eğer “Iyyy nefret ediyorum bu magazincilerden” tavrınız varsa ki o hanımın biraz var gibi. O zaman sanatçıların yanında dolaşmayacaksınız.

        **************

        SAĞIM SOLUM ÖNÜM ARKAM

        1- Seren

        2- Seren

        3- Seren

        Yani Seren Serengil. Herkes onu konuşuyor. Çünkü konuşturacak o kadar çok malzemesi var ki. Zaten kendi de kendi programını “Seren magazini”ne çevirdi. O da konuşuyor. Tam da istediği gibi, hayal ettiği gibi, düşlediği gibi, sevdiği gibi... Yıllardır Seren Serengil’i tanırım. Sever gündemde olmayı. Ama şu an durum başka. İster 3 gün ister, 1 gün. Cezaevine girdi. Kötü mü kötü. Sevimsiz mi sevimsiz. Hoş değil. Ama hoş olmayan diğer mevzu, mevzuun çok saçma bir hal alması. Konuşmalar, hareketler, olaylar... Hani ekşi bir limon ya da erik yediğiniz zaman suratınız nasıl buruşur... İşte aynı onun gibi. Baktıkça, okudukça, izledikçe, dinledikçe öyle his bırakıyor.

        ********************

        SERDAR'IN EBRU OYALANMASI

        SERDAR Ortaç şarkı yapacağına sürekli “Ebru Gündeş” diyor başka da bir şey demiyor. “Küstü” diyor, “Barışmak istiyorum” diyor. “Barışacağım” diyor. “Çağırsa koşa koşa giderim” diyor ama nafile. Yaptığı hiçbir şey yok. Öylesine konuşuyor. Ebru Gündeş çağırsa da gitmez ben size söyleyeyim. Serdar şu an bu mevzuyla oyalanıyor. Bir zaman da hastalık mevzuu vardı. Sonra evlilik, ardından çocuk mevzuları geldi. Sonra işte “Boşanacak mı, boşanmayacak mı?” mevzuu. Öyle işte; Serdar son yıllarda böyle oyalanıyor şarkı yapacağına.

        Diğer Yazılar