Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün Nişantaşı Grey’de karşılaştım Alişan’la. Heyecanlıydı çünkü sevgilisini bekliyordu. Bana da “Sevgililer Günü hediye mi gördün mü?” dedi heyecanla. Açtım baktım, Alişan için şarkı söylemiş Buse Varol. Nasıl güzel sesi var. Öncelikle o sesin güzelliğine şaşırdım. Sonra Alişan’a “Sen ne hediye aldın?” dedim. “Akşama vereceğim. Şimdi değil” dedi.

        Sonra Buse Varol geldi. İlk kez gördüm. Sesi kadar yüzü de güzel. Yakışmışlar. Alişan “Bu kez tamam evlilik tarihi, kesin evleniyoruz” dedi ama ben “Alişan seni nikâh masasında görmeden, o imzayı atmadan inanmam” dedim. Her zaman takılırım kendisine, aşk gününde de takıldım ama bu sefer tamam galiba. Bir masaya geçip öğlen yemeklerini yediler, kumrular gibiydiler. Bu sefer Alişan gidiyor belli ki. Tamamdır bu iş.

        ***********

        ELLERİN KIRILSIN!

        SEVGİLİLER Günü’nde akşama kadar sayısız çiçek, hediye paketi gördüm. Güzel kadınlar, şık beyefendiler gördüm. İnsanın içi açılıyor, biraz olsun umut doluyor. Ama aynı günün akşamı haberlerde ve bir gün sonra gazetelerde, kadınları döven iğrenç adamları ve gözleri patlamış kadınları da gördüm. Gerçekten batsın sizin aşkınız! Elleriniz kırılsın! Olacak iş değil. Aklım mantığım almıyor.

        Soruyorum size. Adam karısının üstüne kuma getiriyor. Üstelik işsiz. O kuma gelince, karısı 2 çocuğunu alıp gidiyor haklı olarak. Sonra o kuma işsiz, yobaz adamdan dayak yiyor, bir de eli kırılıyor ve adamı terk ediyor. Bizim yobaz terk edilince ne yapsın, karısına “Eve dön” diyor. Kölesi ya! Pislik! Tabii kadın dönmeyince de başlıyor dövmeye. Boğazına bıçak dayıyor. Kadının gözlerini patlatmış elleri patlayasıca!

        Allah kahretsin sizi! Kelimeler bitti, sözler tükendi. Yeter! Durdurun şu adamları!

        ***********

        AŞK GÜNÜNDEN GERİYE KALAN

        - Sevgililer Günü’nde sabah erkenden Nişantaşı’nda yürüyorum. City’s’in arka kapısında bir kız, elinde kahve, köşede oturmuş telefonla konuşuyor. Kız telefonda konuştuğu kişiye “Düşünebiliyor musun, kaç sene oldu hâlâ bana evlenme teklifi etmedi” diye yakınıyordu.

        - Gün içinde mağazalarda kadınlar koşturuyor, sevgililerine hediye alıyordu.

        - Sokakta kaç tane elinde kırmızı balonlu kadın, erkek gördüm hatırlamıyorum.

        - Mekânların birçoğu kadın müşterilerine kırmızı gül armağan ediyordu.

        - Gün içinde gördüğüm her kadında illa ki bir kırmızı renk vardı. Ya rujunda, ya bluzunda, ya eteğinde, ya ayakkabısında, ya çantasında. Kırmızı bir yerde illa göze çarpıyordu.

        - Ancak bu sene pul-payet kırmızıdan rol çalmış. Yılbaşı gecesi gibiydi birçok kişinin kıyafeti.

        - Mekânlarda çiftler çok fazlaydı. Ancak 6 kişiden oluşan bir kız grubu, 4 kişiden oluşan bir erkek grubu, 8 kişiden oluşan bir kız grubunun içinde 2 erkek olduğuna tanıklık ettiğim masalar da vardı.

        ***********

        BEREN’E YAPILAN HAKSIZLIK

        EVLENEN insanlara sürekli “Hamile mi?”, “Ne zaman bebek geliyor?”, “Bebeğin olmuyor mu?”, “Bildiğim bir doktar var, çok iyi” gibi konuşmalar yapılır. Beren Saat için de bu çok fazla yapılıyor özellikle son zamanlarda. Tarkan baba olacağını açıkladıktan sonra daha da çoğaldı. İyi ama yazık değil mi? Bu bile insanın psikolojisini bozmaya yeter.

        Çok kez tedavi görüp bebeği olsun diye uğraşan bir arkadaşım “Çevremde o kadar baskı var ki inan psikolojik olarak bebeğim olmuyor ve tedavilerden bıktım. Artık milleti mutlu etmek için tedaviye gidiyorum, bebeğim olsun diye uğraşıyorum” demişti.

        Yapmayın insanlara bu eziyeti. Gerçekten toplum olarak bu bebek, evlilik konularında topluca tedaviye ihtiyacımız var. Bu kadar hassas bir konuda insanları yaralamayın, yeter. Beren Saat ve Kenan Doğulu’ya da bu haksızlık fazlasıyla yapılıyor.

        Diğer Yazılar