Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adnan Oktar’ı ben çocuktum bilirdim, büyüdüm, kazık kadar oldum biliyordum.

        Yani şu çıkan ifadeler sonrasında “Aaa öyle miymiş? Ben yeni duydum” diyenler külahıma anlatsın.

        Adnan Oktar hakkında günlerdir yazılanları, çizilenleri okudukça çoğuna da şaşırmıyorum.

        Çünkü bunlar yıllardır fısıltı gazetesi şeklinde hep anlatılır, konuşulurdu.

        Ki yıllarca Fatih Altaylı da yazdı çizdi. Bizi aydınlattı.

        Yani bizim kulağımıza geliyordu da bu sanat camiasının nasıl kulağına gitmiyordu öyle değil mi?

        Herkes bunu sorguluyor.

        Bir kaç kişi bana sordu?

        Ve “Esin gerçekten bu sanat camiası bu kadar saf mı hiç bir şeyi bilmiyor mu?” dedi.

        Hayır efendim saf değiller.

        Hatta sizden, benden, ondan, şundan bundan daha da akıllılar.

        Özellikle bir dönem.

        Kimin kim olduğunu, kimin ne olduğunu, ne yaptığını, ne kadar parası olduğunu, ne kadar elinin uzun olduğunu, kimlerle ilişkileri olduğunu herkesten ama herkesten çok iyi bilir…

        Sadece nasıl ve nerede durmak isteyeceği, koyacağı tavrı önemlidir.

        Ve bunu da kendi belirleyebilir.

        Ya da korkar.

        Yani neden korkar: Aman iş kaybederim, aman sahnemi engeller, aman para kazanmamı durdudur diyerek korkar.

        O yüzden de teslim olur.

        Bir dönemin sanatçıları da bu hacıcı, hocacılara hep teslim olmuştur.

        Yani şunu söylemek istiyorum “Ben paramı alır, şarkımı söylerim, kim kim olursa benim için fark etmez” diyeni de çok fazla olmuştur. Oldu da.

        Evet para herkes için önemli ama bir dönem sanat dünyası için para çok önemli. Ve hala da çok önemli.

        O yüzden para ve güç odaklı kim önemli ve öndeyse onların gecesinde her zaman sahneye çıktılar ve çıkmaya da devam ettiler.

        * * * * *

        Anne ev pazarlığı yapıyor pes

        Önceki gün kanımız dondu yine.

        Habertürk’te Zülfikar Ali Aydın’ın haberinden öğrendik Fatih Oflaz’ın kızına yaptığı iğrençlikleri.

        Zülfikar, “Şimdi okuyacağınız satırlar milyonlarca dolarlık TV kanallarının sahibi Fatih Oflaz’ın mahkeme kayıtlarına geçen ibretlik hikayesi” diyor.

        Kızının hayatını kararttığı ibretlik bir hikaye.

        Korkunç.

        Okurken tüylerim diken diken oldu.

        Bu adam beş kuruş parasız, işsiz, eğitimsiz değil. Olsa ne yazar.

        Ama hani yıllardır hep okuyoruz ya bu tarz hikayeler.

        Ama hep bir yerinden eğitimsiz, geçim sıkıntısı çeken, sorunlu aileler oluyor ya bu hikayelerin baş kahramanı.

        Palavra…

        İşte çıkıyor ortaya bakın.

        Ve yok farkları.

        Sapık sapık olunca eğitimli, eğitimsiz, fakir, zengin hiç bir farkları yok.

        Bu adam eğitimli üstelik milyonlarca dolarlık bir serveti var.

        Yani bir şeyi eksik değil.

        İstediği her şeye anında kavuşabilen bir güce sahip.

        Ama o ne yapıyor kızına göz dikiyor.

        Ama okudukça daha da çirkinleşen mevzular da yok değil. Anne daha da korkunç.

        Ev pazarlığı yapıyor.

        Delirmemek içten değil.

        Bir anne kızının bu durumunda nasıl ev pazarlığı yapar?

        Kızın şu ifadesine bakar mısınız: “Hep bir kabusla uyandım. Babamdan, beni babamın evine gönderen annemden, buna engel olmadığı için abimden ve karşı koymadığım için kendimden nefret ediyorum”

        Sonunda kendini suçluyor.

        Yazık kızın hayatını karartan herkese yazıklar olsun.

        Çocuk doğurmak kolay kolay olmasına ama ya sonrası? İşte ya sonrası tüm mesele bu.

        Şimdi o kızın hayatını düşünebiliyor musunuz?

        Ben düşünemiyorum.

        Ben Mustafa Ceceli ve Sinem Gedik’ın oğlunun hayatını da düşünemiyorum.

        Mesela o anne ve baba da oğullarının hayatlarını el birliği ile mahvetti.

        Özellikle baba Mustafa Ceceli.

        Allah tüm çocuklarının hayatlarını mahveden anne ve babalarına en yakın zamanda cezalarını versin diliyorum.

        * * * * *

        Mustafa Ceceli ve koruma talebi

        Güler misin ağlar mısın?

        Bizler “Adam sen ne yaptın oğlunu hiç düşünmedin. Oğlunun anasını kurda, kuşa yem ettin” diyoruz adam kalkıyor bir kadından kendini korumak için mahkemeye başvuruyor.

        Gerçekten komik.

        Acınası komik.

        Mustafa Ceceli artık sınırları zorluyor.

        Ki son yıllarda moda olan mahkemeden koruma talep edilmesi artık komik üstüne komik bir karardır ve bu kararın önüne geçilmesi gerekmektedir.

        Neyse efendim 2 ay süreyle Mustafa Ceceli’ye İntizar yaklaşamayacakmış. Ki zaten öyle bir talebi olduğunu da pek düşünmüyorum ama karar çıkmış.

        İletişim araçlarıyla rahatsız etmemesine ve şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davarınları da kapsıyor.

        Diğer Yazılar