Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta cumartesi günü Mersin’e gitmek için Adana uçağına bindim.

        Uçakta yer yoktu.

        Bu cumartesi de Gaziantep’e gitmek için yine yollardaydım.

        Ve yine uçakta yer yoktu. Hem gidiş, hem dönüşte.

        Hatta son dakika gelmek isteyen arkadaşlarım yer bulamadığı için Gaziantep’e gelemedi.

        Dolar ve Euro’nun artışı memleketimize mi yaradı artık ya da insanımız memleketin kıymetini mi anladı bilemiyorum ama uçaklar tıklım tıklım dolu.

        Bu çok sevindirici tabii.

        İnsanların sosyal medyasında da bol bol Kars, Gaziantep, Trabzon, Diyarbakır, Urfa, Mardin var. Ve kiminle konuşsam hafta sonu memleketin bir köşesine turu düzenliyor ya da planlıyor.

        Benim önümüzdeki günlerdeki rotam Diyarbakır, Midyat ve Mardin olacak.

        10 senedir gitmediğim Diyarbakır ve Mardin’e gideceğim.

        Yanlış anlaşılmasın ben cennet memleketimizin her köşesini daha önce gezdim. Neredeyse bu ikinci turlarım. Birçok yere üçüncü turum.

        Gezmeye, gitmeye, oralardaki yemekleri yemeğe, doğasını içime çekmeye doyamıyorum. Sizlerde vakit buldukça gidin lütfen.

        ***

        Gaziantep’de hayat var

        Inside Dünya İç Dekorasyon Festivali kapsamında en iyi dekorasyona sahip mekanlar arasında ülkemizden bir tek Gaziantep’ten Hışvahan yer almıştı hatırlayın.

        Bunu da daha önce bu köşede yazmıştım.

        Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin tarafından Mine ve Erhan Özmen’a emanet edilen otel Gaziantep’e çok ciddi katkı sagladı.

        Adeta Gaziantep’in incisi oldu. Kiminle konuşsam konağı görmek için Gaziantep’e gidiyor. Murat Özalp, Şebnem Ercantürk ve Mimar Mahmut Anlar’ın yaptığı konakta bu hafta sonu buluştuk yeniden.

        Kalabalık ve güzel bir ekip.

        Bizden bir gün önce Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi Pervin Ersoy’da konaktaydı.

        Benim gittiğim gün Fatma Şahin dostlarıyla mini toplantı yapıyordu.

        Konakta her an bir ünlü, siyasetçi, iş adamıyla karşılaşmak mümkün.

        Bizler bu sefer mini Gaziantep turumuza bir de Halfeti turu ekledik.

        Gaziantep’den bir saat süren yol sonunda Halfeti’ye ulaştık.

        Ancak tabii Gaziantep’i küçükte olsa gezip, dolanmadan da dönmedik.

        Neler mi yaptık?

        -Bakırcılar Çarşısı’nda tıkır tıkır seslerin arasında kaybolduk.

        -Tahmiş Kahvesi’nin o güzel hareketliliğine bıraktık kendimizi. Menengiç Kahvesi’ni içip müzikler dinledik. Gündüz vakti göbekler attık.

        -Kuru dolmalık patlıcan, kabak, salçalar, biberler satın aldık.

        -Baklavalar yemeden dönmedik.

        ***

        Kalbim Halfeti’de kaldı

        Gaziantep’den Halfeti’ye gitmek için yola çıktık. Ama ilk önce 'Patlıcanın Anavatanı’ dedikleri Birecik’te durup bir patlıcan kebabı yedik ayıptır söylemesi. Biz Gülbaba Lokantası’nda yedik. Hala tadı damağımda. Fırat Nehri kenarında bol bol fotoğraflar çektirdik.

        Yemek sonrası ulaştığımız Halfeti bizi bir anda içine çekti.

        Bir tekneye bindik.

        50 dakikalık bir tur ile solumuzda Gaziantep’i, sağımızda Şanlıurfa'yı, karşımıza da Rum Kalesi’ni alarak batık şehirde gezindik.

        Duygulandık, gözlerimize inanamadık. Ne kadar güzel bir ülkede yaşadığımız için kendi adıma şükrettim.

        Gez gez, gör gör bitmiyor.

        Her köşesi tarih kokuyor.

        Halfeti’de kalbim kaldı. Sanırım bir kez daha yolumuz düşüreceğim o güzelliğe.

        ***

        Halfeti turu bin TL

        Halfeti’de 50 dakika gezmenin bedeli bin TL. Tekneler sizi bin TL’ye gezdiriyor. İsterseniz tekneye bir kişi binin, isterseniz 100 kişi. Tekneler 100 kişilik anlayacağınız. Biz o gün 18 kişiydik.

        Kaptan rehberlik yapıyor aynı zamanda. Ve Halfeti’de çekilen dizileri de tek tek anlatıyor.

        HALFETİ'DE DÜŞEN BİR YILDIZ

        Halfeti tekne turundayız. Ekibimizde Biricik Suden de vardı.

        Kendisine bir kez daha hayran kaldım.

        Neşesi, enerjisi ayrı güleryüzünü hiç eksik etmedi. Teknede biraz da espri amaçlı şu meşhur 'falling stars' pozunu verdi.

        Özlem Avcıoğlu’da çekti.

        Biricik Suden
        Biricik Suden

        Son zamanlarda gördüğüm en keyifli 'falling stars' pozuydu diyebilirim.

        Zaten instagram da oldukça beğeni almış.

        ***

        Her kadın güzel gözükmek ister

        Ben bir döneme tanıklık etmiş bir gazeteciyim.

        Nedir o dönem?

        Her gazetenin bir magazin eki vardı. Kuşe kağıda baskılı magazin ekleri. Adeta yok satardı.

        400-500 bin satışlara şahitlik ettim.

        O dönemlerden bahsediyorum.

        Ve ön kapak, arka kapak fark etmez yer alabilmek bir olaydı.

        Ve işte Nihat Odabaşı’nın doğuşu da o dönem başladı.

        Kadınlar o dergilerde boy göstermek ve Nihat Odabaşı’nın objektifine poz verebilmek için adeta yarışıyor ve yalvarıyorlardı.

        Çünkü Nihat kadınları olduğundan da güzel gösteriyordu. Çünkü photoshop gerçeğini ile tanıştırmıştı herkesi.

        Şimdi tabii instagram çıktı çıkalı herkes bir photoshop uzmanı oldu ama hala Nihat Odabaşı’na poz vermek bir ayrıcalık.

        Ben o dönemler neredeyse tüm zamanımı Nihat’ın stüdyosunda geçirdim. Ama hep iş odaklı olduğum için bir kez “Nihat bir kare fotoğrafımı çek” dememişim.

        Ya da Nihat o kadar güzel kadından dönüp bana bakmamış.

        Burcu Esmersoy’da benim gibi dertliydi.

        O da “Benim de bir Nihat fotoğrafım yok” diye Nihat’a dert yandı.

        Mersin’de bir araya geldik Nihat Odabaşı ve Burcu Esmersoy ile. Uzun uzun içimizi döktük.

        Hatta küçük bir sözü de kaptık ama dur bakalım ne zaman gerçekleşecek. Hatta o sözü bir an önce gerçekleştirirse Nihat şu köşe fotoğrafımı da değiştireceğim söz veriyorum.

        Çünkü sizlerden gelen “Bu fotoğraftaki sen değilsin değiştir artık” laflarının da sonu gelecek söz veriyorum.

        Diğer Yazılar