Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aşk öyle bir şeydir ki bazen yarım kalır.

        Bitmemiş, yaşanmamış hadiseler vardır.

        Onların yaşanması için yeniden bir araya gelmek gerekir.

        Ki Sıla ve Ahmet Kural’ın aşkı da yarım kalmıştı.

        Aniden, apansız, saçma sapan şekilde bitmişti.

        O güzel bakışlar, iltifatlar, sözler sahipsiz kalmıştı.

        İşte ikili yeniden sahiplendi bu aşkı.

        Sıla ve Ahmet Kural aşkını sevenler ise çok memnun bu durumdan.

        Hatta pek mutlular.

        Fakat bahisler de açılmıyor değil.

        'EVLENMEZLER, AYRILACAKLAR'

        Çoğu insan:

        -Uzun sürmez.

        -Yılbaşını görmez.

        -Yok yok kesin evlenirler.

        -Bir anda evlenip çıkacaklar karşımıza.

        -Asla evlenmezler. Ayrılacaklar.

        -Yaza kadar sürerse benim adım da bilmem ne değil.

        Gibi yorumlar yapılıyor.

        Ancak şunu duyuyorum ki ikili çok mutlu. Ayrı kaldıkları zamanın tadını çıkartıyor.

        Yakında el ele, göz göze daha çok göreceğiz.

        ***

        Sıla’nın değişimi

        Bu konuyu özellikle değinmek istiyorum. Ahmet Kural aşkı mı kendisine iyi geldi, ya da yaş almak mı Sıla’ya iyi geldi bilmiyorum ama son yıllarda kıyafetleri, duruşu, saçı, makyajı, halleri tamamen değişti.

        Bir dönem “Sıla Allah aşkına işi bilenlerle çalış. Şu kıyafetlerine bir çeki düzen ver” diye yazılar yazdığımı hatırlıyorum.

        Fakat şimdi Sıla’ya bakmaya doyamıyorum.

        Her sahne kostümü bir başka güzel.

        Saçları, makyajı, ayakkabıları birbirinden güzel.

        Demek ki, bir şeyler Sıla’ya geldi.

        Ne yapıyorsan devam et Sıla.

        Doğru yoldasın…

        ***

        İnfilak

        Bu yaz ve hala Simge Sağın’ın “Öpücem”i dinliyorum. Buram buram Sezen Aksu kokan “Öpücem”den sonra şimde de “İnfilak” geldi, Gülben Ergen yorumu ile.

        Şükür Sezen Aksu sonunda kendini hissettirmeye başladı. Ki inşallah devamları gelir.

        “İnfilak” doğru bir kişi tarafından yorumlanmış.

        Gülben Ergen hem güzel yorumlamış hem de klipte güzel ifade etmiş.

        Diyecek söz yok.

        Alkışlamak gerek.

        Ki zaten samimi ve güzel bir şey yapılınca alkışlanır.

        Ki Gülben Ergen’i en çok eleştiren, didikleyen biri olarak başarılı ve güzel şeyler yaptığı zaman da her zaman hakkını vermişimdir.

        Şarkı ve klip güzel.

        Ticari değil.

        Eller havaya, hoppa, zıpla, kulüplerde çalsın, çoşsun, kopsun, eğlenilsin durumu yaşanmıyor.

        Gülben Ergen ile “İnfilak” uzun süre unutulmayacak, dinlenecek şarkıların arasında yerini alır. Sessiz ve derinden yerini sağlamlaştırır.

        ***

        Ünlü insana karşı bir güvensizlik hakim

        Nur Yerlitaş’ın beyin ameliyatı sonrası evinde ziyaret etmiş ve detayları bu köşede yazmıştım.

        Tedavisi devam eden Nur Yerlitaş hastane çıkışı “Bana 'reklam yapıyorsun’ diyenler oldu. Beynimde tümör var ne reklamı! Kafamı baştan başa yarıp aldılar” açıklaması yapmış.

        Doğru söylüyor.

        Ben de kendisini ziyaret ettikten sonra birçok kişi “Doğru söyle gerçekten doğru mu hastalığı. Yoksa reklam mı yapıyor” diye sormuştu.

        “İnsan hastalığı ile mi, yoksa başkalarının kendi hakkında düşündükleriyle mi savaşsın belli değil” dediğimiz dönemlerden geçiyoruz.

        Çok acı…

        Nur Yerlitaş’ı gördükten sonra yaşadığım üzüntü ile kendisine dua ederken bir de insanlara onun hastalığını ispat etmeye uğraşmıştım.

        Garip hissetmiştim kendimi.

        Ama bu durum sadece Nur Yerlitaş için geçerli değil. Birçok ünlü isim için güvensizlik yaşıyor çok insan.

        Çoğu olayda “Doğru mu?”, “Olmuş mu?”, “Yaşanmış mı?”, “Hasta mı?”, “Reklam mı?”, “Kesin düzmecedir”, “Kesin yalan söylüyordur” gibi yorumlarla geliyor insanlar.

        Aslında bu tarz yorum yapanların bir fikri var ama illa ki soruyorlar. Ama yine bildiklerini okuyorlar.

        Fakat, bu duygu ile yaşanmaz.

        Bu güvensizlik insanı bir yerden sonra mahveder. Kendi hayatı için de daha da mutsuzluğa sürükler.

        Tamam sanat dünyasında reklam, kurgu, olmayan olayları olmuş gibi gösterme çok fazladır.

        Ama işin içine sağlık konusu girdiği zaman ben daha henüz bir kurgu olduğuna hiç şahit olmadım.

        Siz siz olun işin içine sağlık konusu girdiği zaman “Reklam mı?” diye düşünmeyin derim.

        Diğer Yazılar