Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Arda Turan ruhsatsız silah taşıma, silahla ateş etme, kasten yaralama suçlarından toplam 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılıyor.

        Ama, lakin, fakat.

        Bu cezaların açıklanması geri bırakılıyor.

        Beş yıl içinde kasıtlı suç işlemezse bu olay hiç yaşanmamış gibi olacak. Yani ne sabıka, ne de bir gün hapis cezası.

        Tabii böyle bir karar çıkınca da “Beraat ettim, hak yerini buldu” nidaları atıyor.

        E haklı tabii.

        Kim olsa yapar.

        Yani Berkay’ın burnunu kırması, iddia edildiği gibi sözlü taciz uygulaması üstüne üstlük hastane basıp silahla ateş etmesinin karşılığı tamamen bu şekilde ödeniyorsa Arda Turan neden nidalar atmasın?

        O sevinmeyecek de kim sevinecek?

        Üstüne üstlük bir de tacizden beraat ediyor.

        Yani “Tacize uğrayan kadın zaten canım. Kadınlar yalan söyler” diyerek adaletimiz erkeği koruyor. E bir de o erkek “Arda Turan olursa” daha da koruyor.

        Yani Arda nidalar atmayacak, eğlenmeyecek kim eğlenecek?

        Parti yapsa yeridir?

        *

        Bu tür adamlar çoğalırsa ne yapacağız?

        Peki hadi bir düşünelim.

        Sıradan bir vatandaş tüm bunları yapsa. Hastane bassa.

        Birinin burnunu kırsa ve burnu kırılan kişi “Karıma taciz var” dese.

        Sonra da mahkemede bir ceza verilse. Ama Arda Turan’a uygulanan cezanın fazlası verilse?

        O kişi“Hakim Bey, Arda Turan’da bu suçların hepsini işledi. Ama ona bu kadar ceza verdiniz. Bana neden fazlasını veriyorsunuz” dese hakim ne yanıt verecek?

        “O Arda Turan haddini bil” diyecek?
        Ki önceki gün mahkemenin sonucundanaynen böyle bir şey ortaya çıkmıştır.

        Adalet gerçekten neye göre belirleniyor?

        Gerçekten bu ülkede adalet yok mu?

        Ya“Arda'ya bu kadar ceza verilmiş. Hastane basalım. Adamın burnunu kıralım, bilmem ne yapalım” diyen adamlar çoğalırsa.

        Zaten verilen karar ortada?

        O zaman ne olacak?

        *

        Magazin programı sunan kadınlara soruyorum

        Her zaman söylüyorum ya “Kadının düşmanı kadındır” diye.

        “Kadınlar birbirini korusa erkekler ya da adam görünen zavallılar hiçbir şey yapamaz” diye.

        Ama ne yazık ki, özellikle bizim ülkemizde kadın kadını korumuyor.

        Kadın kadından nefret ediyor.

        Mesela magazin programlarında oturmuş “Tacize uğrayan kadını” suçlayan kadınlara özellikle soruyorum.

        Özellikle Gülşen Yüksel ve Müge Dağıstanlı’ya soruyorum.

        -Siz tacize uğrarsanız susar mısınız?

        -Hiç tacize uğradınız mı?

        -Uğrayıp da, “Yok ben hiç taciz edilmedim” mi dersiniz?

        -Tacize uğrayan bir kadını savunacağınız yerde nasıl suçlayıp “Kem küm” ediyor sonra da nasıl kafanızı yastığa yastığa koyabiliyorsunuz?

        -Bir gün siz ya da sizin çocuklarınız, ya da yakınınız bu duruma düşse “Ama kadın da konuşup kocasını kışkırtmasaydı canım mı?” diyeceksiniz?

        Soruyorum evet.

        Şu an ülkenin magazin programı sunan tüm kadınlara soruyorum?

        Ve evet tekrar tekrar soruyorum.

        -Siz tacize uğrarsanız susar mısınız?

        -Hiç sustunuz mu?

        -Başınıza geldiğinde ne yaparsınız?

        -Bir kadın arkadaşınız tacize uğradığınız söylerse ne yaparsınız? Ona “Sus” mu dersiniz, yoksa “Hakkını ara” mı dersiniz?

        -Bir gün biri çıkıp sizin hakkınızda “Ben ona bilmem ne yaptım, bilmem şunu yaptım. Sesi çıkmadı. Tacizi kabul ediyor” diye anlatırsa ne yaparsınız. Kendinizi savunur musunuz? Yoksa korkup susar mısınız?

        -Başınıza bir olay gelse “Aman kimseler duymasın” diyerek kapatmaya mı çalışırsınız yoksa “Ben hakkımı savunuyorum” diye adalet mi ararsınız?

        -Ekranlarda çıkıp her konuştuğunuz kelimenin, cümlenin sorumluluğunu alıyor ve üstleniyor musunuz?

        -Yoksa sadece reyting uğruna adam mı kayırıyorsunuz?

        Unutmayın adalet bir gün herkese gerekli.

        *

        Özlem Ada Şahin tacize göz mü yumsaydı?

        Bu konuyu defalarca konuştuk, yazdık daha önce.

        Ancak, karar çıkmış birileri hala “Özlem o gecekulübünde ne işi vardı?” ya da “O anda neden eşine söyledi. Kavga çıkacağını bilmiyor muydu?” gibi sözler söylemeye maalesef devam ediyor.

        Gerçekten korkunç cümleler kurup “Kadına tacizi” normal hale getiriyorlar.

        Ve bunu da gerçekten çoğunluk olarak bazı kadınlar yapıyor.

        Gerçekten, gerçekten sizlere yazıklar olsun!

        Özlem Ada Şahin diyor ki:

        “Öncelikle benim yaşadığım olay kadına şiddet olaylarının bir başka görünümüdür, kaynağıdır, bu algının temelidir. Bir kadının özgürce, taciz edilmeden bir birey olarak hayatını sürdürebilmesinin önündeki en büyük engel; bugün verilen karar ve benzeri kararlardır. Malum şahıs sevinç nidalarıyla duyurduğu gibi böyle bir suç işlemediği için beraat etmemiştir, sadece yeterli delil bulunamadığı için beraat etmiştir. Hukuksuzlukla dolu bir kararın gerekçesi ise ortam karanlık olduğu için ve kimse duymadığı için tacizin ispatlanamamasıdır. Bir kadın akşam bir sokakta, arkadaşıyla bir mekanda, sinemada, toplu taşımada kimse duymadan kimse görmeden tacize uğrayabilir demenin bir başka şeklidir. Bu şahıs, eşimle birlikte olduğum bir mekanda kulağıma malum cümleleri söyleyebilecek kadar cüretkar ve bunun ortaya çıkmayacağından, çıksa dahi gerekli cezayı almayacağından emindir. Açıkça hem toplumun erkek olarak ona verdiğini hem de maddi gücünün ona sağladığını düşündüğü tüm imkanların arkasına sığınmış ve üzülerek gördük ki, ne yazık ki amacına da ulaşmıştır. Bu ve benzeri olayları yaşayan, yaşamak zorunda bırakılan, yaşama ihtimali olan tüm kadınlar adına ve bu şahsı örnek alarak büyüyeceğinden korku duyduğum çocuklar adına, bu düşünceyi yıkmak için davamın arkasında duracağımı ve peşini bırakmayacağımı bildiririm. İtirazlarımız sonucunda karar hukuken değişmese dahi, vicdanen onun ve tüm destekçilerinin yakasını bırakmamasını temenni ediyorum.”

        Ki sonuna kadar hakkını savunmalı. Özlem Ada Şahin, tacize uğrayan, sesi çıkmayan, hatta sesi kesilen tüm kadınların sesi olmalıdır.

        *

        Berkay hakkını sonuna kadar savunmalı

        Bu olay ünlü birinin başına yani Berkay’ı başına.

        Ya sıradan bir adamın başına gelseydi.

        Ne yani susup oturacak mıydı?

        Ya da “Karşı taraf çok güçlü ben kazanamam” deyip sineye mi çekecekti?

        İşte Berkay tam da bu ünlü olmayan, güçsüz insanların sesi olmalı.

        Hakkını savunabildiği kadar, sesini duyurabildiği kadar konuşmalı.

        İki kız babası.

        Yarın kızlarının da başına böyle bir olay gelmemesi için, başka kadınların da başına gelmemesi için konuşmalı. Sonuna kadar adalet aramalı.

        Diğer Yazılar