Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cem Yılmaz, İbrahim Selim’in talk show programında gelen 'stalk’lama sorusuna, “Diyelim ki Serenay Sarıkaya ne yapmış diye bakıyorum ve dalıp gidiyorum ona. Bu stalk mu oluyor şimdi” diye yanıt verdi.

        Öncelikle:

        1- Cem Yılmaz elbette stalk’un ne olduğunu çok iyi biliyordu.

        2- Konuyu bir şekilde Serenay Sarıkaya’ya getirmek istedi.

        3- İbrahim Selim bir gazeteci değil.

        4- Hani klasik “Ben magazinci değilim”, “Ben konuklarımı sıkıştırmam” ayarında olduğu ve konuğuyla dostluğunun bozulmaması, arkadaşlığının bozulmaması için elbet “Serenay Sarıkaya ile aşk dedikodunuz çıktı. Doğru mu?” sorusunu sormayacaktı.

        5- Cem Yılmaz bunu çok iyi bildiği için konuyu Serenay Sarıkaya mevzusuna getirdi.

        6- Çünkü bu konunun tekrar gündeme gelmesini istedi.

        7- Yakın zamanda “Aranızda bir şey var mı?” sorularını kesin bir dille yalanlamıştı.

        8- O durumu tamir etmek için hafifletme yoluna gitti.

        9- Kısacası klasik magazin yanıtı verdi.

        10- Bu saatten sonra da magazin muhabirlerinin Serenay Sarıkaya ile ilgili sorularına kızamazsın. Sinirlenemezsin. Çünkü tam unutulmuşken yeniden start verdiğin için gelen sorulara kızmadan yanıt vermek durumundasın.

        Ha bir de unutmadan: “Magazini sevmiyorum. Hiç izlemiyorum. Hatta nefret ediyorum” diyenlere de lütfen itibar etmeyiniz.

        *

        Tuğçe Kazaz’ı nasıl bilirdiniz?

        -Kafasına göre yaşayan.

        -Geçmiş zamanda alkollü halde dolaşmaktan çekinmeyen.

        -Sabahlara kadar içip dans eden.

        -İstediği zaman düşünmeden dinini değiştirebilen.

        -Atatürk’e söylenmedik söz bırakmayan.

        -Bir dönem türban takan.

        -Sonra sıkılıp türbanı çıkartan.

        -Sonra yine gündeme gelmek için Atatürk’e hakaret eden.

        -Ara ara tuhaf açıklamalar yapan.

        -İstediği ilişkiyi istediği zaman yaşayabilen....

        Diye sıralayabiliriz.

        Hatta daha fazlasını da söyleyebiliriz.

        Malum geçmiş zamanında Tuğçe Kazaz’ın nasıl ünlü olup buralara geldiğini bilen bir magazin gazeteciliği dönemi var, hala hayatta.

        Onu da geçiyorum.

        Bu aklına eseni yapıp, söyleyen, kendisinin bile ne olduğuna karar verememiş kadın, ülkenin kurucusu Ulu Önder Atatürk’e laf saydırıyor. Ve kimse hiç bir şey yapmıyor.

        İyi ne neden?

        Açık açık Atatürk’e hakaret ediyor.

        Bugün Tuğçe yarın başkaları mı olacak?

        *

        Doğduğun ev kaderin değildir Harry

        Tam bir “Şok şok şok” haberi yaşandı iki gün önce.

        Kraliyet ile birlikte Türkiye kadınları da birbirine girdi.

        Kimisi Meghan Markle ve Harry’nin sessiz sedasız, 'Kraliyet'ten ayrılma kararı alıp taşınmalarını; üstüne üstlük Buckingham Sarayı’nın bile son dakika haberi olmasına “Helal olsun” derken kimisi de “Şımarıklık” diyor.

        Hatta dozu kaçırıp “Meghan’ı zaten hiç sevmedik” diye açıklamalar yapıyor.

        Günlerdir öyle şeyler yazılıp çiziliyor, karikatürleri hazırlanıyor ki bu olay daha çok su kaldırır.

        Daha çok konuşuruz, yazarız çizeriz.

        Çünkü kraliyet her daim popüler olmuş.

        Belgeselleri, dizileri izlenme rekorları kırıyor.

        Mesela Netflix’teki “The Crow”un bu sene üçüncü sezonu yayınlanıyordu ki, daha 10 hatta 20 sezonluk iş çıkar bu saraydan.

        Çünkü konu üstüne konu ekleniyor.

        Bak alım önümüzdeki günlerde neler olacak ama?

        Benim en son günlerde görüp bayıldığım espri budur. Fotoğrafı bırakıyorum.

        Yani “Doğduğun ev kaderin değildir Harry...”

        Bu kaderi değiştirmek için bir kadın gelir ve seni cesaretlendirir.

        Hadi sana kolay gelsin.

        Diğer Yazılar