Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Normalde hastalanan biri değilim.

        Boğazım da sürekli ağrımaz.

        Ancak kötü bir “Buz”a denk gelir ve o buz ile hazırlanan bir şeyi içersem sesim de anında kısılır.

        Bunu da en yakınlarım çok iyi bilir.

        Hatta hangi mekan kaliteli buz kullanıyor, hangi mekan kalitesiz hepsini de çok iyi bilirim.

        Çünkü boğazım anında tepki veriyor ve kısılıyor.

        Belli bir saat sonra ise hiç çıkmıyor.

        Hatta bu buz yüzünden yıllar önce Doktor Dilaver Öztüran’ın yaptığı bir ameliyat ile modül ve polip ameliyatı bile olmuştum.

        Bu sebeptendir ki, boğaz ile ilgili her detayı bilirim.

        Ancak bu sefer farklı.

        Değişik bir ağrı var.

        Böyle bir şey çimdikliyor gibi.

        Kasılıyor gibi.

        Hatta zorluyor gibi.

        Değişik anlayacağınız.

        Bir kaç gün de halsizlik oldu.

        İyice tribe girdim.

        Sonra bir doktor arkadaşımı arayıp “Telaşlanmalı mıyım?” diye sordum.

        Çünkü günlerdir ekranlarda, o kadar çok doktor konuşuyor ki, hangi ağrıyı, hangi belirtiyi ciddiye alacağımı şaşırdım.

        Neyse doktor arkadaşım, “Sadece sen değil herkes böyle. Şu an yüzde 90 kişinin boğazı ağrıyor. Tamamen psikolojik bir durum var” dedi.

        Evet çünkü:

        -Kendimizi çok fazla dinliyoruz.

        -Evde sürekli ekranlara çıkan doktorları dinleyip “Bende de var sanki” deyip duruyoruz.

        -Gece yatağa yattığımızda gözümüzün önüne hastanelerdeki durumlar geliyor.

        -Uykularımız düzensizleşti.

        -Sürekli yemek yemek istiyoruz.

        -“Eklemlerim mi ağrıyor, kolum mu ağrıyor, karnım mı ağrıyor” diye sürekli düşünüyoruz.

        Kısacası evet psikolojik durumlar biraz karışık.

        *

        Bir vatandaş olarak merak ediyorum

        Biz ülke olarak hemen birleşiriz.

        Çok ciddi yardımlar yapılır, paralar toplanır.

        Deprem olur, sel baskını olur.

        Zelzele olur özel kanallar bile üç-beş ünlü ismi ekrana çıkartır bir-iki saatte milyonlar toplanır.

        Şimdi Cumhurbaşkanımız başlattığı bir kampanya ile yine birleşildi.

        Ünlü isimlerden, işadamlarına kadar herkes seferber oldu.

        Evet ciddi paralar toplanıyor.

        Ama bir vatandaş olarak merak ettiğim bazı detaylar var. Önceki gün araştırdım ama asla bulamadım.

        Mesela bu toplanan para ile nereye, kime, nasıl yardım yapılacak?

        Mesela çalışmayan ya da işsiz kalan bir vatandaş kirasını, elektrik, su, doğalgaz faturalarını nasıl ödeyecek?

        Mutfak alışverişlerini yapması için parayı nereden bulacak?

        Ya da yetkililer bu kişilerenasıl ulaşacak.

        Bu kişiler bir yere mi başvuracak mesela.

        Önceki gün Habertürk’te de bin TL yardım yapılacak kişilerin detayları adı altında bir haber vardı.

        Yardım alacak liste dışında birisi mesela kime, nereye başvuracak?

        Günlük yevmiye ile çalışan, hiç bir yere kayıtlı olmayan insanlar var bu ülkede.

        Onlar ne yapacak?

        Nereye başvuracak?

        Kime sesini duyuracak?

        Kimseyle de temas etmemesi gerekiyor şu günlerde.

        Ama nereye gidecek?

        Nasıl olacak, ne olacak?

        Ben anlamadım.

        Anlayan biri varsa Allah rızası için bir anlatabilir mi?

        *

        Biz evdeyiz ama millet sokakta

        İşe gitmek zorunda olan insanlara asla lafım yok.

        Asla asla asla…

        Onlar mecburen sokağa çıkıyorlar ki, çoğunluğu da çıkmak istemiyor.

        Fakat bir de keyfi sokakta olanlar var.

        Önceki gün Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın haber bültenini izliyorum yine millet sokakta.

        Caddebostan sahilinde yürüyüş yapıyor kimisi.

        Kimisi bisikletinde.

        Kimisi arabada oh keyfi yerinde hiç umurunda değil.

        Kimisi teknesindeçay içiyor.

        Hani “Böyle gidersek İtalya'yı geçeriz” deniyor ya.

        Bu lafa da sinir oluyorum. Çünkü biz çok iyi önlemler aldık. Ama insanların bu keyfi sokağa çıkma merakı bitmediği için böyle giderse İtalya'yı bile geçeceğiz gibi gözüküyor.

        Çok sinir oluyorum çok.

        Çünkü bizim evde oturmamız bu keyfine meraklı insanlar yüzünden uzayacak maalesef.

        *

        1 Nisan şakası olabilir mi?

        Çocukluğumdan bu yana 1 Nisan şakalarını hiç sevmedim.

        Hatta birileri yapınca, suratlarına manasız bakıp saçma bulduğumu ifade ederdim.

        Ve benim de mesleğe başlama günüm tam 1 Nisan günüdür falan.

        Tabii sevmeme durumum mesleğe başladığım gün olduğu için değil elbet.

        Sonuçta saçma gelirdi bana 1 Nisan şakaları.

        Fakat bugün tüm sağlık çalışanları bir araya gelip “1 Nisan” diye bağırsa yemin ederim sevinçten gözyaşı dökeceğim.

        Yeminle her sene dört gözle “1 Nisan gelse de şaka yapsam” diye bekleyeceğim.

        Diğer Yazılar