Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -Herkes canının derdinde. 20 gündür anamın, babamın yanına bile gidemiyorum. Ki benim gibi o kadar çok insan var ki. Hepimiz onlara zarar vermemek için yanlarına gitmiyoruz. Ki birçok kişinin annesi ve babası bakıma muhtaç. Düşünün.

        Bizlerin tek düşüncesi onlar zarar görmesin.

        Onlara bir şey olur korkusu ile göremiyoruz.

        Ama yetkililer “Senin kampanyan, benim kampanyam” kavgasında.

        Allah aşkına şu günlerde ara verin bu tartışmalara. Ne olur yeter.

        Beraberlik zamanı madem. Bu sefer siyaset yapmayın.

        O parti, bu parti değil mevzu.

        Ki zaten virüs ne parti, ne ünlü, ne ünsüz. Ne zengin, ne fakir. Ne dil, din, ırk tanımıyor.

        Farkında değil misiniz hala. Daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor. Daha kaç gün evlerimizde oturmamız gerekiyor.

        *

        -Bakan Fahrettin Koca ilk günden bu yana canla başla çalışıyor. Ve ilk günden bu yana da babacan tavırları ile hepimizi güçlü tutma derdinde.

        Fakat önceki gün gözyaşlarını zor tuttu.

        Gözyaşlarını içine akıttı. Bizlere göstermedi.

        Çünkü bizlerin yıkılmaması için. Güçlü durmamız için.

        Ve Fahrettin Koca, ilk günden bu yana da vaka gözüken illeri açıklamama gayretindeydi.

        Ancak önceki yoğun sorulara dayanamadı ve açıkladı.

        Keşke de kararından dönmeseydi.

        Açıklar açıklamaz olan oldu.

        Trafik kilitlendi bazı yerlerde.

        Mesela en az vakanın gözüktüğü yerlerden biri olan Marmaris de yollar kilitlendi.

        Benim mahalle komşum Sera Yörekde Marmarisli. Kendisiyle aynı mahallede oturmamıza rağmen 20 gündür görüşmüyoruz.

        Kendisi okullar ilk kapandığında Marmaris’e gidebilecekken gitmedi.

        Ailesini tehlikeye atmamak için.

        Bu düşünce toplumun geneline yayılmazsa virüs hızla genele yayılacak.

        Ve o nefret ettiğim “Böyle giderse İtalya gibi olacağız” lafı gerçek olacak.

        Allah aşkına bir durun.

        Allah aşkına evinizde oturun.

        Allah aşkına yeter.

        Biraz bilinç. Biraz sabır. Biraz ailesini, çevrenizi düşünün.

        *

        -16 Mart günü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarını sadece haber kanalları değil tüm kanalların ortak yayın yapması konusunda bir yazı yazmıştım.

        Hatta sosyal medyadan da bu düşüncemi dile getirmiştim.

        Bugün yine tekrarlıyorum.

        Duyun sesimizi yetkililer.

        Hala Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasını dinlemeyen, mevzudan bir haber insanlar var.

        Çünkü çoğu ara verilmemiş setlerde çekilen dizilerin yeni bölümlerini ve Survivor izliyor.

        Önceki gün koronavirüs tespiti ile hastaneye yatırılmaya çalışılan bir kadının görüntüsüne denk geldim.

        Kadın “Bir de Korona çıkarttınız başımıza. Bu nedir, ne koronası” diyordu.

        Kimisi var ki, “Korono da neymiş dış güçlerin ülkemize yaptığı oyun” diyor.

        Kimisi ise hiç haberi yok.

        Allah aşkına toplumun genelinin bu bilince ulaşması için bari sağlık bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarını ortak yayın verin.

        Bu bile işe yarayacaktır eminim.

        *

        Sevdiklerine sarılamamak çok acı

        En son 14 Mart Cumartesi günü annemi gördüm. Babamı göremedim çünkü bir işi olduğu için dışardaydı.

        O günden bu yana da annem ve babama gidemedim.

        Sırf onlara zarar vermemek için.

        Dün Habertürk.com'daKadir Kaymakçı’nın yazısını okuduğumda ağladım.

        Ki her sabah, öğlen, akşam neredeyse üç öğün annem ve babam ile sadece FaceTime görüntüsü ile görüşebiliyorum.

        Gözler doluyor.

        Boğazlar düğümleniyor.

        Babam KOAH hastası ve 1938 doğumlu.

        Annem tansiyon hastası ve 1946 doğumlu.

        Siz hesaplayın artık.

        Benim elim hesaplamaya gitmiyor.

        Ve eğer uyuyabilirsem sabah ilk işim gözümü açar açmaz onları aramak oluyor.

        Çünkü yanlarına gidemiyorum.

        Çünkü sarılıp öpemiyorum.

        Çünkü dizlerinde yatamıyorum.

        Ve bu durum daha ne kadar sürecek bilmiyorum. Bilemiyoruz.

        15 gün öncesine kadar telefonda sürekli arayarak “Ne olur dışarıya çıkmayın”, “Evde kalın”, “Eve hiç kimseyi almayın” dediğim annem ve babam şu anda evden hiç çıkmıyorlar.

        Ama yanlarına gidip sarılamamak çok acı.

        Evet yaz aylarında bir, iki ay onları göremediğim oluyordu.

        Ama bu başka bir şey.

        O zaman özgürdür. İstediğimiz zaman kavuşabilirdik. Ama şimdi yasak.

        Çünkü en ufacık bir risk onların hayatını tehlikeye atabilir.

        Çok garip zamanlardan geçiyoruz.

        Büyük derslerin olduğu çok büyük günler.

        Allah herkesin anasını, babasını, ailesini, çocuklarını, sevdiklerini korusun.

        Diğer Yazılar