Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        -Skandal bir çocuk kitabı yazıp sonra da özür dileyen Musa Dinç’i.

        -Bindiği atı yumruklayıp sonrasında özür dileyen Halis Karataş’ı.

        -Kravat takıp hakim karşısına geçen, tecavüzcüleri, sapıkları, dayakçıları.

        İstemiyorum.

        Olmaz efendim olmaz.

        Yapıp, edip sonradan özür olmaz.

        Geçmiş olsun.

        Bir kez yapan hep zaman yapar.

        Bitti…

        Hep bakımlı olmak çok zor çok

        Hep bakımlı olmak çok zor çok
        0:00 / 0:00

        Defne Samyeli 48 yaşında taş gibi maşallah.

        Bikinili bir fotoğraf paylaşınca bakmaya doyamıyoruz. Ama o görüntü hiç de kolay olmuyor.

        Hep bakımlı olmak ciddi bir mesai.

        Ciddi bir efor istiyor.

        Emek istiyor.

        Ve artık Defne Samyeli’nin kendini salması, bırakması gibi de bir lüksü yok.

        Geçmiş olsun bitti.

        Hep bakımlı olmalı, hayatının sonuna kadar bu mesaiyi harcaması gerekiyor.

        Tıpkı Ajda Pekkan gibi, tıpkı Nebahat Çehre gibi.

        Onların kendilerini şöyle bir salmaya, bırakmaya da lüksü yok.

        Bir saldılar mı, geçmiş olsun.

        Hoppp en başa tekrar dön.

        Öyle bir acımasız bu iş.

        Ha bir de kötü yorumlar cabası.

        O yorumlar için insan kendini salamaz artık.

        Ki insan hali. İnsanın bir günü bir gününe tutmaz.

        Ya da bir sene başka bir şey olur “Ben artık böyle olacağım” dersin.

        Ama artık mesela bu isimlere böyle bir misyon yüklendi ki, geçmişler ola!

        Ve bunun da ciddi bedelleri var.

        Mesela Ajda Pekkan, “Bir gün kendimi bırakayım iki gün bir şey yemiyorum” demişti bir keresinde.

        Nebahat Çehre’de aynısını söylemişti. Hatta bir gün uçakta birlikte yolculuk yaparken yanımda kocaman bir sandviç yemiş ve sonrasında “Esinciğim şimdi bir hafta hiç bir şey yemeyeceğim” demişti.

        Bu böyle bir şey hani…

        Her gün her gün, gelsin kekler, börekler, çörekler yiyip, sonrasında da “Fıstık gibi olayım” gibi bir durum yok.

        Sürekli bakımlı, güzel olmak istiyorsanız ciddi çalışmanız, emek harcamanız gerekiyor.

        Keza bu kadınlar öyle yapıyor.

        Bakınız Defne Samyeli, “Haftanın beş günü tekvando ve Muay Thai yapıyormuş. Haftanın bir günü karabuğday diyeti uyguluyormuş. Maydanoz ve dereotunu sofrasından eksik etmiyormuş ki ben pek bir şey yediğini düşünmüyorum. Yüzüne avokado, Türk kahvesi ve bal karışımından elde ettiği bir maskeyi uyguluyormuş.

        Zeytinyağı ile toz şekeri karıştırıp ellerine dirseklerine sürüyormuş. Saçlarına susam yağı ile bakım yapıyormuş” falan filan.

        Sardı başa.

        Ciddi bir mesai.

        Ki bir sene bıraksa geçmiş ola.

        O da ciddi bir mesai.

        Yani diyet, bakım, güzellik saçını süpürge ettiğin kocadan, sevgiliden bile nankör.

        Çat diye unutur seni. Tekrar başa sarar.

        O derece fena…

        Kadınlar hep bakımlı olmak zorunda mı?

        Kadınlar hep bakımlı olmak zorunda mı?
        0:00 / 0:00

        Tabii artık günümüzde değişti birçok şey. Erkekler de bakımlı.

        Hatta erkeğin de bakımlı olması bekleniyor ama kadın gibi değil elbet.

        Mesela erkekler “Oh sakal kesmiyorum aylardır. Çok keyifli bir şey” diyip saldıklarını sakalla anlatmaya çalışıyor.

        Ama düşünün sakalla bitmiyor ki iş.

        Kadının da bir o kadar hep bakımlı, güzel ve fit olması bekleniyor.

        Bir kesim tarafından.

        Kendini bırakmış kadına geçmişler olsun. Ciddi acımasız yorumlar yapılıyor.

        Yok selilüt, kilo, baldır, bacak, göbek, kollar, gıdı diye uzayıp giden bir liste.

        Gerçekten bu misyonu üstelenen kadınlara saygı duyuyorum.

        Ben üç-beş sene yapmayı denedim yok olmuyor.

        O ciddi bir mesai, ciddi bir uğraş işi.

        Moral bozuk olmayacak, motivasyon hep iyi olacak.

        Uykunu tam kıvamında alman çok önemli. Moralin her daim iyi olmalı ki, nasıl?

        Hele ki, bul ülkede. Bu şartlarda. Bu insanların acımasızlığında...

        Yapabilene alkış. Hem de ciddi alkış.

        Ama bana soracak olursanız. Hanımlar her hanım da bir Defne Samyeli gibi, bir Nebahat Çehre gibi, bir Ajda Pekkan gibi olmak zorunda değil.

        Tabii gönül ister her daim fit, güzel, kaslı, zayıf.

        Ama hani yani... Zorlamayın çok. Olduğunuz gibi mutlu olun bence...

        Sevin kendinizi sevin...

        Ve sizi olduğunuz gibi kabul edecek insanlarla birlikte olun...

        Diğer Yazılar