Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Masumiyet” dizisinde “Takipçilerimden korkuyorum” tadında bir cümle geçti.

        Ki zaten farkında mısınız bilmiyorum ama, dizinin en başrol oyuncusu tam da “Sosyal medya”.

        Çünkü dizide sürekli “Sosyal medya ahalisi ne dedi”, “Nasıl yorum yaptı”, “Sosyal medya bu olaya nasıl baktı”, “Sosyal medya kimi koruyor”, “Takipçiler hızla gidiyor”, “Takipçiler çoğaldı” tadında.

        Son yılların trendi “Sosyal statü”, “Göz boyama”, “Fotoşoplu fotoğraflarla yalan bir hayat sunma”, “Hep eğlence, hep gezme, hep süs-püs” tadında dizi.

        Ki aslında çoğu dizi de öyle diyeceğim ama diziyi geçtim gerçek hayat artık öyle.

        Bu “Takipçilerimden korkuyorum” durumu maalesef çoğu insanda var artık.

        Takipçilerin yazdıklarına göre hareket edenler.

        Takipçilerin yazdıklarını kafaya takanlar.

        Takipçilerinin çoğunun fake olduğunu bile bile onlar için yaşayanlar.

        Ve maalesef hayatlarını onlara göre şekillendiren çok kişi var etrafımda.

        Ki bence bu ciddi bir hastalık.

        Yani doktor değilim elbet ama bunun ciddi bir hastalık olduğunu görmek için doktor olmaya da gerek yok.

        Bu insanlara sadece “Allah bir an önce acil şifalar versin” diyorum.

        Gerçekten sizleri Allah kurtarsın.

        Usta bir el atsan

        Usta bir el atsan
        0:00 / 0:00

        “Masumiyet” demişken…

        Dizinin hırçın, zengin, yakışıklı, çapkın, ele avuca gelmez kahramanı İlker Ilgaz yani Serkan Tütüncü’nün donuk ifadesine bir el atmak gerekiyor.

        Bazı sahnelerde öyle bir donuyor ki, televizyonun ayarlarıyla oynama ihtiyacı hissediyorum.

        Oysaki, dizide oyunculuğu ile nam salmış, usta bir isim yani Mehmet Aslantuğ var.

        Keşke Serkan Tütüncü, bu durumu faydaya çevirse. Dizinin boş anlarında Mehmet Aslantuğ’un fikirlerinden, ustalığından yararlansa.

        Çünkü gerçekten o donuk ifadesi çok rahatsız ediyor.

        Bu arada yine bu konudan bahsetmişken. Sevgili Hülya Avşar’ın yüzüne de ekstra filtre konuyor.

        Aynı sahnede bir diğer kişinin yüzü gayet normalken, Hülya Avşar’ın yüzünde öyle bir filtre dolanıyor ki, sanki arada bir başka diziye gitmiş de gelmiş gibi oluyorum.

        Balkondan ya da camdan mı söylenseniz

        Balkondan ya da camdan mı söylenseniz
        0:00 / 0:00

        “Sokaklar çok kalabalık, sokaklar çok kalabalık. Kimse evinde oturmuyor. Herkes sokakta”, “Mekanlar kalabalık. Mekanlar tıklım tıklım” diye veryansın eden sen:

        -Acaba evde otururken mi söylensen...

        -Farkında ol artık “Herkes sokakta diye” şikayet ediyorsun ama sen de sokaktasın...

        -Farkında ol artık, “Mekanlar kalabalık” diyorsun sen de mekanlara oturuyorsun...

        -Ya da camdan, varsa balkonundan mı söylensen bunları...

        -Hadi tamam eline kahveni de al öyle söylen, kabul...

        -Yani farkına var sen de sokaktasın, mekandasın. Ordasın buradasın.

        HES kodu dövmesi

        HES kodu dövmesi
        0:00 / 0:00

        Evet evet öyle insanlar var ki, gerçekten ciddi bir AVM tutkuları var. Asla vazgeçemiyor bazıları AVM’lerden. "Bu kişiler kesinlikle HES Kodlarını dövme yaptırsın” diye mavra yapıyordum ki o da ne!!!

        Evet gerçekten HES kodunu dövme yaptıranların çoğaldığını görüyorum.

        Şaka değil.

        Bileklerine çoğu insan HES kodlarını dövdürmüş.

        Allah’ım…

        Ben şu korona belası bitsin ne HES kodu, ne maske, ne mesafe duymak, görmek istemiyorum.

        Kodu dövdürmek ne demek!!!

        Ben çıkamadım bu işten…

        Diğer Yazılar