Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        22 Mart'ta bu köşede, “Masumiyet” demişken sevgili Hülya Avşar’ın yüzüne de ekstra filtre konuyor.

        Aynı sahnede bir diğer kişinin yüzü gayet normalken, Hülya Avşar’ın yüzündeki filtre inanılmaz fark yaratıyor. Sanki arada bir başka diziye gitmiş de gelmiş gibi oluyorum” diye yazmıştım.

        Düşünün kaç bölüm önce.

        Çünkü diğer oyuncularda olmaması ve Hülya Avşar’da ekstra fazla olması çok göze batıyor ve rahatsız ediyor.

        Bu hafta daha da fazla filtrenin ayarı kaçmış sanırım. Daha önce buna dikkat çeken biri olarak bu bölümü önceki gün izledim.

        Şu meşhur filtreyi görmek için.

        Ancak diyalogları duyunca gerçekten Hülya Avşar’ın filtresi bana çok masum geldi.

        Ortada dayak yemiş bir kız var.

        Fakat herkes ona dayak yediği için suçlu muamelesi yapıyor.

        Baba para alıyor.

        Babaanne, hala, yeğen Allah ne verdiyse kızın açığını ortaya çıkartmaya çalışıyor.

        Ki günümüz dayak yiyen, öldürülen kadından geçilmiyorken.

        Erkek her zaman kendini haklı görürken.

        Dizide dayak atan adamı haksız bulan bir tek anne.

        Ve dizide öyle diyaloglar geçiyor ki, “Bakın görün bu olaylar aslında böyle oluyor” diyerek izleyeni, yani beni utandırdı.

        REKLAM

        Keşke izlerken “Allah bu erkekleri” diyerek onların utanmasını sağladığını düşündüğüm bir bölüm izleseydim.

        Çünkü dizide:

        -Kadın kadını sevmiyor.

        -Kadın kadından nefret ediyor.

        -Kadın kadını ezmeye çalışıyor.

        -Kadın kadını kullanıyor.

        -Kadın parayı en çok seven taraf olarak gösteriliyor.

        -Kadın kadının açığını çıkartmaya çalışıyor.

        -Kadın kadını yok etmek istiyor.

        -Kadını asıl akrabası mahvediyor ve yine kadın.

        -Ve en korkunç olanı “Kızına sahip çıkamadın” cümlesi yine bir kadının ağzından çıkıyor. Üstelik “Babaanne”den.

        -Ve sürekli konu komşu düşünülüyor. “El alem ne der” diye.

        Dayak yiyen kızı düşünen yok.

        Ancak para alacaklarını duyunca düşünüyorlar.

        Yani diyeceğim odur ki, gerçekten Hülya Avşar’ın filtresi bu çirkin diyalogların yanında pürü pak kalıyor.

        Ama oradaki asıl adam neredeyse aranan erkek.

        Tercih edilen yakışıklı.

        Aman da aman.

        Onunla evli olmak çok önemli.

        Onunla birlikte olmak harika.

        Evet günümüzü anlatıyor.

        Evet tıpkı normal hayatta yaşananları anlatıyor.

        Ama maalesef bu anlatımda yine biz kadınlar utanıyoruz.

        Utandım ben izlerken.

        Hemcinslerimden utandım.

        İsyan ettim.

        Kahroldum.

        Sesini duyuramayan kadınları düşündüm. Onlar için dua ettim.

        Böyle diziler sözde memleketin kanayan yarasını ortaya dökerken daha da kaşıyorlar aslında.

        Oysaki, bu tarz olayların kahramanı olan erkeklerin olaylarını göstermeleri gerekirken.

        Sonra da bitsin kadına zulüm, işkence, dayak, taciz.

        İnanın daha çok bekleriz.

        Bu senaristler böyle yazmaya, alıcı böyle diziler izlemeye devam ettiği sürece İm-kan-sız…

        Bravo Edis

        Bravo Edis
        0:00 / 0:00

        Edis’in ilk çıktığı zamanları hatırlıyorum.

        Gerçekten o ışık vardı.

        O ışığı gayet güzel göstermişti.

        İlk zamanlar yanlış anlaşmalar yüzünden biraz kafası karışıktı ama yine de doğru yolu bulmayı çok iyi biliyordu.

        Ve her yaptığı şarkıda, klipte üstüne koya koya gidiyor.

        En son yaptığı “Martılar” efsane.

        Bayıldım.

        Harika dans ediyor. Tıpkı yıllar önce “Edis sen harika dans edebilirsin. Kalk tembellik etme çalış” diye eleştirip yazdığımda söylediğim gibi.

        Yanıltmadı beni.

        Şarkı harika.

        Nasıl özlem duydum öyle bir ortama, dans etmeye.

        Yani kısacası Edis dilime “Martılar”ı bir doladı kurtulamıyorum.

        Harikasın Edis.

        Devam.

        Diğer Yazılar