Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sık sık da yazıyorum. Dile getiriyorum. Şu boşanmaya çalışan anne ve babaların çocuklarına yaptığı duruma kahroluyorum.

        Evet benim çocuğum yok. Şimdi bazı kadınlar, “Sen anne değilsin anlamazsın” diye bilmiş bilmiş konuşacaklar eminim.

        Ancak asla kabul etmiyorum.

        Siz bence anne olsanız çocuklarınıza bu durumu yaşatmazsınız.

        Kimden mi bahsediyorum.

        Bakın şimdi de Özcan Deniz ve Feyza Aktan boşanmaya çalışıyor.

        Ama boşanamıyor.

        -Çünkü çekişiyorlar.

        -Çünkü dünyaya getirdikleri çocuklarını düşünmüyorlar.

        -Çünkü kendilerini düşünüyorlar.

        -Çünkü benciller.

        -Çünkü o çocuklara gelecekte nasıl bir iz bıraktıkları ile ilgilenmiyorlar.

        -Çünkü inatlaşıyorlar.

        Feyza Aktan çocuğunu Özcan Deniz’e göstermiyormuş. Üstelik doğum gününde bir babaya çocuğu gösterilmiyor.

        Kardeşim!!!

        Senin istediklerin olmuyor diye sen çocuğu neden babasından mahrum bırakıyorsun?

        Senin rahatın bozulacak diye neden çocuğun psikolojisiyle oynuyorsun?

        Bakın ilişkilerindeki, durumu bilemem. Dört duvar arasında yaşananları kimse bilemez.

        Hiç kimsenin ilişki dinamiklerini kimse bilemez. Tabii ki bizlere laf düşmez.

        REKLAM

        Benim söylemek istediğim çocuklara yapılan çirkinlik.

        Belki tamamen Özcan Deniz kabahatli.

        Bunu da bilemem.

        Buna hakim karar verecek.

        Ancak bu çocuklara yapmayın böyle zulümler.

        Çocuklarınız sizin yaşadığınız durumları çekmek hatta bunu geleceğe taşımak zorunda değil.

        Son yıllarda boşanmaya çalışan ne ünlüler gördük ekranlara çıkıp ne rezillikler yaptı.

        Bizler utandık.

        O çocukları düşünemiyorum.

        Ki o rezillikleri çocukların yanında da yapıyorlarsa vah ki vah!!!

        Bir kere siz boşanma yoluna gitmişsiniz. Artık bu durumdan çocukların en az hasarla çıkması için yanlarında bile bu konuyu konuşmamamız gerekmiyor mu?

        Bir de çocuğu göstermemek.

        Çocuğa anne ya da babasıyla ilgili kötü kötü şeyler anlatmak.

        Sürekli çocuğun yanında durumla ilgili konuşmak.

        Yazıktır gerçekten.

        Bu çocuklar büyüyecek. Ve akılları erdiğinde tüm bu olan biteni öğrenecekler.

        Mesela yıllar yıllar sonra Özcan Deniz'in yazdığı "Oğlum sensiz doğum günü kutladık. Getirmediler bana" mesajını okuyunca annesinden nefret etmeyecek mi?

        Bence anne ve babaların bunu düşünerek adım atmasında yarar var.

        Geleceğe güzel nesiller yetiştirmek küçük yaşlarda atılan temellere eş orantılı. Bunu unutmasak pek güzel olacak.

        Fatma'yı izlerken sayıkladıklarım

        Fatma'yı izlerken sayıkladıklarım
        0:00 / 0:00

        -Burcu Biricik’in performansına sağlık. Bu nasıl güzel bir oyunculuk. Fakat bazı bakışlarda, duruşlarda Nalan’a (Camdaki Kız karakteri) gitmedim dersem yalan olur.

        -Burcu “Kırmızı Oda”, “Camdaki Kız”, “Fatma” derken uzun bir süre psikoloğa gitmesi şart. Gerçekten bu rollere hazırlanmak da başka bir olay. Allah eşine-dostuna sabırlar versin.

        -Yine dram, yine sıkıntı, yine mutsuzluk. Bir ara “Yeteeerr” diye bağırıp kapatacaktım. Ama sonunu merak ettim.

        -Maalesef dizilerde şu uzun sessizliklerden, durağanlıktan çıkamıyoruz. O da bizim normal kanallardaki 120 dakikanın bıraktığı bir miras. Kurtulun artık şu durumdan. Daha hızlı daha hızlı daha hızlı… Biraz daha hızlanın.

        -Evet senaryo güzel ama eksik geldi bana. Cüneyt Özdemir'in önceki gün yayında bahsettiği senaryo konusundaki cümlelerine katılıyorum, oldukça doğru tespit.

        -Dizide Fatma kardeşine "Ablam" kardeşi Fatma'ya "Abla" diyor. Hangisi abla çözemiyorsun uzun bir süre. Bırakın artık şu annelerin çocuklarına "Annem", babaların çocuklarına "Babam" demesini. Bunu ablalar, abiler, teyzeler, halalar falan da yapıyor. Yeter Allah aşkına yeter. Nereden geldi bu dilinize, nasıl yapıştı sizlere. Yeter.

        -Fatma'da mantık hataları yok değil. Kopukluklar da var elbet. Ama onun dışında enteresan konusu ile Netflix’te Türk dizi listesinde başa oturmuş. O bir gerçek.

        Yeşilçam'ı izlerken sayıkladıklarım

        Yeşilçam'ı izlerken sayıkladıklarım
        0:00 / 0:00

        -Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda ne çok giderdim Beyoğlu’nda hayaller sokağı Yeşilçam Sokağı’na.

        -O dönemden gazeteci arkadaşım Mehmet Çalışkan’ın ikinci adresiydi Yeşilçam Sokağı. Diziyi izlerken kulaklarını bol bol çınlattım.

        -Keşke tam da Yeşilçam dönemine gelseydi mesleğim. Çok başkaymış o yıllar çok.

        -Ve Çağatay Ulusoy ne güzel de girmiş Yeşilçam ruhuna bayıldım. Yapımcı Semih rolüne cuk oturmuş.

        -Çağatay Ulusoy izlemeyi gerçekten sevdiğime karar verdim. Şimdiye kadar izlediğim her rolünden keyif aldım. Fakat Yeşilçam’da çok daha beğendim.

        -Çağatay Ulusoy birlikte rol aldığı her partneri ile çok yakışmıştı. Ancak Afra Saraçoğlu ile tam uyumlu olmuş.

        -Meğer Afra Saraçoğlu’nun gözleri ne güzelmiş. Şimdiye kadar bunu fark etmemiştim.

        -Bizler hala o güzel Yeşilçam filmlerinden çıkamıyoruz. Çünkü doğallardı, gerçeklerdi, kendileri gibiydi, samimilerdi ve gerçekten oldukları gibilerdi. Yeşilçam’da bunları tekrar izlemek keyif verdi.

        -Selin Şekerci’yi de çok beğendim. Tam da o dönemin starlarını ne de güzel yansıtmış.

        -Hele kadınların evlerinde giydikleri otrişli sabahlıklar. Ah ah güzellermiş. Ne özenlilermiş.

        -Kısacası Blu TV’deki Yeşilçam iş yapar. Ve dizi tarihinde de güzel bir iz bırakır.

        Diğer Yazılar