Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Show TV’nin iddialı dizilerinden “Alev Alev”in bu hafta yayınlanan bölümünde Demet Evgar “Eşiniz neden vurdu?” sorusuna cevabında inanılmaz bir ders veriyor. Tabii anlayana…

        Diyor ki: “Sesimi duymayan, beni görmezden gelen herkes yüzünden vurdu. Bir de diyorsunuz ki, neden vurdu? Sizin birilerine inanıyor olmanız için bir yerde silahların falan patlaması gerekiyor. Birilerinin bir yerde gerçekten can çekişiyor olması lazım. Bir insanın hayatı sosyal medyada hashtag olana kadar sizin aklınız nerede? Evet ben ün peşindeyim, şöhret peşindeyim şimdi bana inanıyor musunuz? Ama artık çok geç kaldınız!!! Ben eminim ki bir yerlerde bir kadın katlediliyor!”

        Diyor da diyor… Peki anlaşılıyor mu?

        “Alev Alev” dizisi bu sezon kadın cinayetleri, kadına şiddeti, kadına yapılan zulmü, gücün ve kuvvetin neleri ört pas edebileceğini en iyi şekilde anlatan tek diziydi.

        Öncelikle senaristleri kutluyorum.

        İnanılmaz replikler yazdılar ve oyuncular da gerçekten hakkını verdi.

        Tekrar ediyorum: Tabii anlayana…

        Özellikle dizilerde yazılan repliklere çok şaşırıyorum. Kadın senaristlerin yazdığı cümlelere çoğu zaman şok geçiriyorum.

        Ancak “Alev Alev”de yazılan replikler gerçekten kadını koruyan, kollayan, farkındalık yaratmaya çalışan özenle seçilen cümlelerdi.

        Ama maalesef “Alev Alev” de önümüzdeki hafta final yapıyor.

        Şahsen ben üzülüyorum. Çünkü kadınların mücadelesini daha çok anlatan, daha çok dile getiren diziler olması gerekirken olanda bitiyor.

        Tamam yabancı bir diziden uyarlanıyor “Alev Alev” ve konu itibariyle de bitmesi gerekiyor elbet.

        Ancak, bundan sonra yapılacak dizilerde “Alev Alev” gibi olmalı.

        Çünkü bu dizide sonuna kadar mücadele eden kadınları izledik.

        Sesi olmayan kadınların sesi olan karakterler izledik.

        Ki Demet Evgar oyunculuğu diye de bir gerçek var.

        İnanılmaz oynadı.

        Gerçek, samimi ve içten bir şekilde yaşanan dehşeti anlattı.

        Bu yüzdendir ki, daha çok kadın dizisi.

        Daha çok kadın sorunlarının anlatılması ve işlenmesini bekliyorum.

        Bir dirhem et maalesef bin ayıp örtmüyor

        Bir dirhem et maalesef bin ayıp örtmüyor
        0:00 / 0:00

        Baktığınızda “Bir dirhem et bin ayıp örter” sözü ne kadar güzel değil mi?

        Anlamlı, içi dolu.

        Fakat günümüzde kimse bu lafın inceliğinin farkında değil. Hatta günümüzde maalesef hiç de ayıp örtmüyor.

        Daha da ayıp, çirkin, edepsiz bir hal alıyor. Bir dirhem et.

        Dünyada bir kilo takıntısı var elbet ama bizim memleketimizde artık hastalık boyutuna geçmiş durumda.

        İnsanlar kilo takıntısı ile yaşayamaz olmuş.

        Artık sohbetler “Ay çok kilo aldım”, “Ay çok kilo verdim”, “Ay bilmem kimi gördün mü nasıl şişmiş”, “Diyetteyim hiç bir şey yiyemiyorum”, “Ne diyeti yapıyorsun” gibi uzayıp gidiyor.

        Ve tabii bir arkadaş gurubu bir araya gelse, birlikte iki saat geçirse bir buçuk saati kilo konuşarak geçiyor.

        Ne acı öyle değil mi!!!

        Bir haftadır oyunculuğa başladığında 140 kilo olan Uraz Kaygılaroğlu’nun fotoğrafları her yerde.

        Hatırlarsanız daha bir iki ay önce “Kilo aldığım dönem kapak çekimine gidip, sonrasında iç sayfalara alındığımı öğrendiğim oldum. Hatta dizi sektörü de kilolu diye kadına başrol vermiyor” diyen Hazal Kaya’yı konuşmamış mıydık?

        Bakın bir gram yol katedememişiz. Hala aynı mevzu. Yani kilo kilo kilo…

        Uraz Kaygılaroğlu, “Kiloluysan başrol oyuncusunun en yakın arkadaşı olup onun yaşadığı aşka seyirci kalıyorsun. Kilolu insanlar âşık olamaz mı? Kilolu oyunculara ne yazık ki sektörde şans verilmiyor” diyor.

        Ve ne acıdır ki, ünlü, şöhretli değil sıradan kişiler bile sosyal medyaya fotoğraf koyarken kendini inceltiyor.

        Sırf laf işitmemek için.

        Kendini kandırıyor.

        Tövbe yarabbim…

        Ne kiloymuş arkadaş!!!

        Bi kendinize gelin.

        Kilonuz ile barışın.

        Başkasının kilosu ile de uğraşmayın.

        Başkası için değil kendiniz için sağlığınız için zayıflamak istiyorsanız zayıflayın.

        Ya da kilolu kalın.

        Kime ne!

        Bu inceltme ya da kilolu bir kişinin fotoğrafını görünce korkunç yorumlar yazmaktan vazgeçin.

        Ve ben de sürekli yazıyorum ama nafile.

        Uraz’ın dediği gibi “Yurtdışında sektörün dinamiğinde böyle bir ayrımcılık yok. Ama ülkemizde ne yazık ki durum hâlâ aynı” diyor.

        Değişmeyecek.

        Bu takıntı bizi öyle avucunun içine almış ki, sektörde zehirlemeye başlıyor, normal hayata intikal ediyor.

        Vah ki ne vah!!!

        Diğer Yazılar