Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Haydi hayırlısı.

        Dizi izler gibi izledik Johnny-Amber davasını. Ve bir dizinin daha sonuna geldik. Karar açıklandı ve sonuç; Johnny Deep kazandı. Ve Amber 15 milyon dolar tazminat ödeyecek eski eşi Johnny Deep'e.

        Ne kötü... Öyle bir aşkla başlamıştı. Milletin gözü onlardaydı. Ve sonunda biz "Ve Johnny kazandı" diyoruz.

        Taciz-iftira-şiddet derken jüri kararını verdi ve Johnny Deep için "Suçsuz" dedi.

        Yahu aşk bu aşk. Böyle bir aşk böyle mi sonuçlanmalıydı? Bu mudur yani!!!

        Johnny ve Amber 2011 yılında "The Rum Diary" çekimleri sırasında tanışmış ve 2015 yılında evlenmişti. 2017 yılında ise boşanmışlar ve sonra da Hollywood'un en gözde çiftçi olmuşlardı.

        Herkesin gözü onlardaydı. Ama ne oldu. Olan oldu. Mahkemede günlerce izledik.

        İşte birçok güzel aşkın sonu tıpkı böyle hüsranla son buluyor. O süper aşk, harika duygusallık yok oluyor. Ve yerine öfke geliyor.

        Yani bu davada da gördüğümüz üzere, hiçbir şey ilk gün ki, gibi olmuyor. Bazıları mis gibi güle oynaya, tokalaşarak bitiyor. Bazıları da böyle korkunç bir hal alıyor.

        Bu davayı izlerken bizim ülkemizden de de en son Emre Aşık ve eşinin boşanma olayı geldi aklıma. Aman neler neler olmuştu. İddialara göre birileri falan tutulmuş, şahıslardan birileri ölüm tehditleri falan almıştı. Şimdi detaylar girmek istemiyorum hala bazı olaylar sonuçlanmadı.

        Fakat ben her zaman şunu söylerim; çocuklar varsa bu duruma gelmemek gerek. Sonrası sadece çocuklara zarar. Büyükler kendi egoları ve kendi düşünceleri yüzünden çocukları kullanıyor. Maalesef!!!

        Bazıları sırf mal yüzünden evleniyor

        Bazıları sırf mal yüzünden evleniyor
        0:00 / 0:00

        Selen Görgüzel, "Boşanırken mal mülk istemek bana arsızlık gibi geliyor" demiş.

        Al benden de o kadar!!!

        Bana da öyle geliyor ama maalesef bunun için evlenenler var.

        Ben de hemcinslerim adına utanıyorum çoğu zaman. Çünkü bazıları, "Ben bi evleneyim. Bi de çocuk yapayım, dokuz ay sonra boşanırım" diyerek evleniyor. Bunun örnekleri var.

        Bir arkadaşım üç yıldır sırf bu yüzden boşanmıyor mesela. Kadın istedikçe istiyor. Her seferinde de, "Kendime bir şey istemiyorum, çocuklarıma istiyorum" diyor. Ama çocukların her türlü bakımı karşılanıyor zaten.

        Aslında amaç daha fazlası. Arkadaşım en son babasına, "Beni evlatlıktan, mirasından men et. Yoksa bu işin sonu yaş. Ben bu kadından kurtulamayacağım" dedi. Bakalım ne olacak durum.

        Ayakları üzerinde duran, kendi parasını kazanan kadınlar da yapıyor bunu çoğu zaman. Vardır elbet bir bildikleri ama çoğu zaman sevimsiz gözüküyor uzaktan. Şimdi bana diyeceksiniz ki, "Sen de çok biliyorsun. Başına gelsin sen de istersin!"

        Evet başıma geldi... Tam tersi oldu maalesef. Kurtulmak için neyim varsa verdim.

        Keza benim dört ablam var. İkisi de bu yoldan geçti. İkisinin de başına benim geldiğimden geldi. Yani onlarda kurtulmak içinne gerektiriyorsa verdiler.

        Galiba biz yanlış seçimler yaptık ya da evliliği bir mal-mülk-para gözüyle görmedik.

        Hala da göremiyoruz. O yüzdendir ki, Selen'i anlıyorum. Ne demek istediği de bana çok yakın geliyor. Tabii bazılarının anlamamasını da anlıyorum. Ama o ben olamıyorum.

        O yüzdendir ki, Selen ve bizler biraz azınlık kaldık günümüzde.

        Hatta bazıları "Of çok demodesiniz" diyor. Öyleyiz evet ama huy işte değişmiyor ne yapacaksın!!!

        Hayır senin kim olduğunu bilmiyoruz

        Hayır senin kim olduğunu bilmiyoruz
        0:00 / 0:00

        Geçen gün Etiler'de bir yerde oturuyorum.

        Yan masamda birisi garsona kızıyor, söyleniyor. Sonra da son yılların o en bomba cümlesini patlayıverdi: "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"

        Ya şöyle okkalı bir kahkaha patlattım Allah sizi inandırsın. Duydular zaten güldüğümü.

        Ki burada da şu an yazarken gülüyorum.

        Son yıllarda bazılarının iki cümlesinden biri "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" oluyor. Ya da "Sosyal medyada şu kadar takipçim var seni yazarım" ya da "Bilmem nerde yazıyorum seni rezil edeceğim!"

        Edin kardeşim edin.

        Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum, bilmekte istemiyoruz.

        Bu ne rezillik gerçekten ya. Allah size akıl fikir versin.

        Diğer Yazılar