Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Çankırı'nın bir köyünde yaşanan bir konu daha yeni gün yüzüne çıktı.

        Bakın; Vedat, dayısının eşi, yani yengesiyle ilişki yaşadı. Vedat, dayısının kızı, yani kuzeniyle evlendi. Vedat ve karısı boşanma kararı alınca yengesiyle olan ilişkisi ortaya çıktı. Dayısının 4 çocuğundan 2'si Vedat'ın çıktı. Vedat, kayınbiraderi ve baldızının babasıymış.

        İnanın bu paragrafı bir değil, birkaç kez okudum. Çünkü beynim yandı...

        Ve memleketin en sevdiği dizi Aşk-ı Memnu. Ve memleketin en sevdiği karakter Bihter. Yani Türk televizyon tarihinin en entrikalı dizilerinden olan Aşk-ı Memnu ne zaman yayınlansa reyting rekorları kırıyor. Ve üçüncü kez çekilmeye hazırlanıyor.

        Düşünün Beren Saat'in canlandırdığı Aşk-ı Memnu her gün yayınlansa bıkmadan, usanmadan izleniyor. Hiçbir dizi onun gibi konuşulmuyor. Tamam izlenen diziler olmadı mı? Çok oldu. Bu kadar entrikası olmadı mı? Tabii ki oldu. Ama Bihter'in hayatının gerçek bir travması var. O da Türk toplumunda sıkça görülen anne-kız ilişkisi.

        Yani kuşaklar arası aktarım.

        Benim bile annem ile aramda yıllarca çatışma oldu ki sadece ben ve annem arasında değil. Çevremde 50 kadın arkadaşım varsa 49'unun annesi ile ilgili travmaları vardı. Ki sadece bizim ülkemizde değil. Dünyada da anne-kız ilişkisi diye bir gerçek var. Aşk-ı Memnu'nun en büyük travması da budur aslında.

        Adnan ve Behlül arasındaki en derin fark ise; Adnan'nın dengeli, limitlerinin farkında olması. Behlül ise, tam tersi dürtüsel olması değil miydi? Erkek arasındaki fark ise birinin diğerinden çok farklı olması. Ama Firdevs ve Bihter arasındaki en büyük çatışma bir diğerinin bir diğeri ile yarışması. Derinlerdeki travma.

        Yani anne-kız travmasıdır Aşk-ı Memnu'yu vazgeçilemez kılan.

        Bakın dizi ilk 1970'li yıllarda televizyonun siyah-beyaz olduğu dönemlerde Müjde Ar'ın canlandırmasıyla ekrana geldi. 2000'lerde Beren Saat oynadı. Şimdi de Farah Zeynep Abdullah hayat verecek Bihter'e.

        Bergen'i bu kadar müthiş canlandıran bir oyuncunun Bihter'i harika oynayacağına eminim. Hiç şüphem yok.

        Farah Zeynep Abdullah'ın film de çok izlenecek. Çünkü Bihter ile orantılı bağ kuran bu toplum onunla da bağ kuracak.

        Çünkü bu travmadan kurtulamıyoruz. Anne-kız yaşanan derin izlerimiz, rekabetimiz, çatışmamız ile İzlemeye devam edeceğiz. Ancak tabii bu ülkede özellikle sadece dizilerde entrikalar, çatışmalar yaşanmıyor. Gündüz kuşaklarında da daha fazlası yaşanıyor.

        Beynimizin almadığı, "Bin yıl düşünsek aklımıza gelmez" dediğimiz olayların döndüğü entrikalar kuşağı ile devem edecek. Kimisi, "Bu gündüz izlediğiniz olayların daha fazlası yıllardır yaşanıyor. Şimdi duyuyoruz, izliyoruz" dese de bunun bir sonu olmadı.

        Atatürk ne demiş; "Bir millet zenginliğiyle değil ahlak değeriyle ölçülür."

        Ki bu ahlak toplumumuzda gün geçmiyor yerle yeksan olmasın. Daha da yok oluyor gibi, ki hepimizi aslında farkında olmadan budur korkutan.

        Her dost muhabbetinde, her sohbette konuşulan "Duydunuz mu?" diye başlayan ahlaksızlık silsilesi günden güne çoğalıyor. Ve hız kesmiyor.

        Eskiden ekranlar eğlence odaklıyken, şimdi entrika, aldatma, ihanet, ahlaksızlık diz boyu dizilerde vazgeçemediğimiz mevzu belki de yaşananları "Benden daha kötüsü varmış" diye izleyip göklere çıkartmamız. Magazin programlarında bile doğrusunu araştırmadan, bilmeden parmak sallayarak kendi ahlaksızlıklarını bastırarak bir başkasının ahlaksızlıklarını ortaya çıkartıp rahatlamaya çalışan yorumcularla daha da ahlaksızlaşıyor.

        Peki sonu nerede olacak?

        Ben bilmiyorum, bilen biri anlatsın istiyorum.

        Neden bu kadar ahlaksızlık seviliyor ve reyting alıyor onu da çok merak ediyorum.

        İnsanların kolayına mı gidiyor, yoksa izlerken "Bilmem kimin öyle ahlaksızlıkları var ki, ben neyim ki!" diyerek kendini mi rahatlıyor onu da merak ediyorum doğrusu.

        Ahlaksızlık demişken

        Ahlaksızlık demişken
        0:00 / 0:00

        Şu yaşıma geldim.

        Yıllardır magazin yapan yapan, renkli dünyanın içinde olan biri olarak şunu gördüm ki;

        -Birisi birine olmadık bir iftira atıyorsa kendisi daha beterini yapıyordur. Ya da zamanında yapmıştır.

        -Birisi her gün birilerinin dedikodusunu yapıyorsa o kişi o dedikodusunu yaptığı kişi ve kişilerden daha da beterini yapıyordur.

        -Birisi birinin ya da birilerinin hakkında olmadık sözler sarf ediyorsa kendisi ondan daha beterdir.

        -Birisi sürekli kendini başka insanlardan üstün görüyorsa kesin bilinç altında korkunç ahlaksızlıklar gizlidir.

        -Birisi kendini "Ben şöyle iyiyim, böyle süperim. Benim aile değerlerim önemli" diye anlatıyor konuşuyorsa kesin bilinç altında korkunç fikirleri vardır.

        -Birisi sürekli "Ailem şöyle, ailem böyle" diyorsa kesin yaptığı korkunç planları vardır.

        Diye uzayıp götürebilirim elbet. Sizlerin de biraz gözlemlemesi yeterli olacaktır.

        Kesin bizim için

        Kesin bizim için
        0:00 / 0:00

        Özellikle toplumumuzda evli, çocuklu insanlar dokunulmazlık istiyor.

        Kimse kusura bakmasın ama evli insanların yaptıkları aşikar. Gündüz entrika kuşaklarında izliyoruz çoğunu. Fakat izlemediklerimiz var.

        Bakın çok sık yaşadığım bir olayı örnek vereceğim. Ben bekarım ve bazı bekar kadın arkadaşlarımda yanımda olduğu bazı buluşmalarımız oluyor. Bir geceden örnek vereceğim. Tabii bi her zaman yaşanmıyor. Ama yaşandığı zamanlarda olmuyor değil.

        Yazın Bodrum'dayız. Ben de bekarım, kadın arkadaşım da bekar.

        Yanımızda da iki kadın ve bir erkek arkadaşlarımız var.

        İki kadın arkadaşımız evli ve çocukları var.

        Erkek de evli ve çocukları var.

        Biz bekarız.

        Dışardayız, eğleniyoruz.

        Yanımızdaki üç evli arkadaşımız çapkınlık peşinde koşarken biz iki bekar gayet eğleniyorduk ve onları izliyorduk. Sonra aramızda gülüştük ve "Hayır biz bekarız. Bunu biz yapsak adımız O....pu'ya çıkardı" dedik.

        Bakın anlatmaya çalıştığım tam da bu aslında.

        Kimin benim hakkımda ne dediğini gerçekten umurumda değil. Çünkü ben kendimi çok iyi biliyorum. Oraya takılmıyorum. Takıldığım nokta şu; İnsanımız kendi ahlaksızlıklarını bir başkasının üzerinde kapatmaya çalışıyor. Ki en tehlikelisi de bu..

        Sadece bu anlattığım bir örnek. Bunu tabii bekar insanlarda yapıyor.

        Durum bu.. Açık ve net!!

        90'lar anlatılmaz yaşanır

        90'lar anlatılmaz yaşanır
        0:00 / 0:00

        Melisa Döngel, "Prestij Meselesi" filminin geçtiği 90'lar için, "O dönemde insanlar birbirine karşı çok daha anlayışlı, nazik ve saygılıymış" demiş.

        Ahhh Melisacağım ahhh.

        Kendimi çok şanslı hissediyorum o dönemleri gördüğüm için. Gerçekten 90'lar anlatılmaz yaşanır ve çok güzeldi.

        Gerçekten daha güzeldi.

        Daha renkliydi.

        Daha veriliydi.

        Daha yaratıcıydı.

        Daha üretkendi.

        Daha kaliteli ve saygındı..

        Ekranlar çok kaliteli ve parlıyordu.

        Böyle korkunç ahlaksızlıkların, entrikanın döndüğü değil daha yaratıcı ve keyifliydi.

        Tamam olaylar da vardı elbet. Ama bu kadar çirkinlik diz boyu değildi.

        Diğer Yazılar