Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İtalyanlar ile benzeşiriz aslında. Yüksek sesle konuşmamız, tavrımız, tarzımız. Kadınlarımız, erkeklerimiz. Meğer kalplerimiz de benziyormuş. "365" filminin yıldızı Michele Morrone sessiz sedasız Hatay'a gitmiş.

        Öncesinde sevgilisi Moara Sorio ile İstanbul'da tatil yapmış ve sonra da soluğu, depremde en çok yarayı alan, en çok kaybımızın olduğu Hatay'da almış. Ne güzel bir hareket. Ne güzel bir davranış. Bravo şefkatli İtalyan. Yapmasa yapmazdı, gitmese gitmezdi. "Aman yaaa" der yalandan bir yardım yapar, yalandan bir fotoğraf koyar geçerdi. Ama o ne yaptı, "Gitti, gördü, temas etti" ve tabii kimsenin bu durumu unutmaması için bir kez daha hatırlattı.

        İçimizi ısıttın komşu. Hele çocuklara sımsıcak sarılman, onlara şefkat göstermen, onlarla zaman geçirmeni asla unutmayacağız. Oyuncak, kıyafet ve yiyecek götürmüş oyuncu ve "Görevimiz çocuklara yaşadıkları zorlukları birkaç saatliğine de olsa unutturmak. Burada binlerce evsiz kalan insan ve kimsesiz kalan çocuklar var” demiş. Bunu hissetmesi, yansıtması ne güzel.

        Ünlü isimlerin özellikle dünyaca ünlü starların oraya gitmesi şu yönden gerçekten çok önemli; deprem gerçeğini asla unutmaması gerektiğini sadece ülkemize değil tüm dünyaya göstermek, unutturmamak için.

        REKLAM

        Ve tabii bu zorlu günlerde destekleri, yardımları da asla bırakmamak gerektiğine dem vuruyorlar.

        Tabii hal böyle olunca bazı isimler, "Bizimkiler nerede" tartışması başlattı. Gördüğüm kadarıyla gidiyorlar yavaş yavaş ama daha çok gitmek lazım. Daha çok orayı bırakmamak gerekiyor. Daha çok zorlu kış şartlarında ciddi sorunlar yaşayan 11 şehrimizi unutmamak gerekiyor.

        Gözümüz, kulağımız, imkanlarımız her daim o bölgelerde olmalı ve tabii ülkemizin her yerinde gerçekleşebilecek depremi de unutmamak gerekiyor.

        Bu yüzden de teşekkürler şefkatli İtalyan. Bu duyarlılığını unutmayacağız.

        Daha kış demeyin sezon yavaş yavaş açılıyor

        Daha kış demeyin sezon yavaş yavaş açılıyor
        0:00 / 0:00

        Ben daha kış beklerken üstelik "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" diye söylenirken, Nisan dayandı kapıya.

        Nisan demek bahar demek. Ve özellikle Alaçatı için de festival demek. Bu sene 12'ncisi gerçekleşecek "Alaçatı Ot Festivali" Ramazan ayı sebebi ile bayram ile birlikte yapılması planlanıyormuş duyduğuma göre. 20-24 Nisan arası gerçekleşecek Şeker Bayramı ile birlikte Ot Festivali'nin yapılması istenmiş. Fakat henüz karar verilmemiş tabii. Çünkü bu yörenin otel, restoran ve esnafı bayram sonrasında yapılması için ısrar ediyorlarmış ki, en doğrusu da bu olur. Yani 27-28-29-30 Nisan'da olması hem sektörün başlaması, hem işlerin durduğu esnafın da yüzünü güldürür.

        Bu hafta sonu konuşulan konuların en başında bu geliyordu Alaçatı'da.

        Diyeceksiniz ki, "Ne işin var Alaçatı"da.

        Lexus'un Türkiye'de satışa sunduğu yeni RX SUV'u deneyimlenmek için küçük bir gurup düştük yollara. Fakat bu bölgeyi bu mevsimde küçümsemeyin çünkü tıklım tıklım.

        Açık olan restoran ve kulüplerde yer yok.

        Ben tabii çok alışkınım. Kış aylarında özellikle Cuma-Pazar buraların kalabalığına fakat yeni gelenler şok oldu. Açık olan bazı mekanlara kalabalıktan girilmiyordu bile.

        Yani Alaçatı bu yaz sezonuna aşırı hazır. Bu hafta sonundan da bunu belli etmiş oldu.

        Eğer yolda kalırsan merak etme helikopter gelir alır seni

        Eğer yolda kalırsan merak etme helikopter gelir alır seni
        0:00 / 0:00

        Bazılarına göre ille de lüks, her zaman lüks, sonuna kadar lüks.

        Son yıllarda malum gerek sosyal medya, gerekse yeni dünya düzeninde lüks bazılarının göbek adı oldu. "Lüks olmadan olmaz" diyenler en abartılı şekilde her şeyi sergilemeye bayılıyor. Bazıları kaliteyi bile lüks ile adlandırıyor. İşte lüks sevenlerin tercih ettiği Lexus da sıradan bir otomobil markası değil. Ve bizler de bu hafta sonu Urla-Alaçatı arası bu lüksü deneyimledik hatta küçük bir görevi de tamamlamış olduk.

        Test etmedik hatta film tadında sahnelerin yer aldığı bir görevi de tamamlamış olduk. Üç farklı hibriti "Görevimiz Tehlike" mantığıyla kullandık ve oyunculuğumuzu da konuşturmuş olduk.

        Urla’dan başlayan yolculuğumuz da Alaçatı'da son buldu. Şöyle ki, yol boyunca, nereye gideceğimizi şifreli çantalardan çıkan zarflardan öğrendik. Ve zaman zaman, bizi takip eden araçlardan kaçtık. Yolculuk sürprizli geçti anlayacağınız.

        Başkalarını bilmem ama ben Oscar'a aday olacak bir oyunculuk sergilediğimi düşünüyorum. Ancak arabanın içinde görüntülendiğimiz zamanlarda ses kaydımız yapıldıysa vah ki ne vah. Çünkü yol arkadaşım ile görev esnasında küçük bir dedikodu kazanı kaynatmış olabiliriz.

        Şaka bir yana, son yıllarda hibrit sevenlerin de çoğaldığı günümüzde hem verimli hem de Takumi zanaatkarlığımın elinden çıkan bu araçlar kısa süre içinde tercih sebebi olacak gibi. Tabii lüks demişken, eğer oldu ki, yolda kalırsanız nerede olursanız olun helikopterler gelip sizi alıyor.

        REKLAM

        E gayet yerinde bir servis olmuş.

        Bu arada markanın Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt bizi hem çok güzel ağırladı hem de lüksün tanımını çok iyi yaptı. Ve "Lüksün yeni tanımını yapıyoruz. Bugüne kadar çok emek harcadık ve markanın bilinirliğini önemli bir seviyeye getirdik. Markamız o kadar iyi ki, daha bir kişi yolda kalmadı ve helikopterlerimiz kimseyi almaya gitmedi. Klimalarımız bile yaşlanma karşıtı. Aracın içerisindeki havanın mümkün olduğu kadar saf ve temiz kalmasını sağlamak adına yeni RX modelinde de nanoe X teknolojisini kullanıyor" diyor. E lüksün sınırı yok malum.

        Ülkemizde yaşanan büyük felaketten sonra küçük de olsa güzel bir mola vermiş olduk.

        Hem de güzel Urla ve Alaçatı sezonunu da kendimizce açmış olduk.

        Bu sene sezon nasıl geçer

        Bu sene sezon nasıl geçer
        0:00 / 0:00

        Malumunuz ülkemiz deprem bölgesi.

        Geçmiş senelerde de bu böyleydi; ancak bu yıl özellikle, deprem sonrasında bu bölgelere göç çoğaldı.

        Ne satın alınacak, ne de kiralanacak ev bulmak mümkün değil. Bulursanız da, şanslısınız ya da çok paranız var demektir. Çünkü fiyatlar cep değil yürek yakıyor.

        Her gün fiyatlar değişiyor ben şimdi size "Şu kadar parayı gözden çıkartın" diyemeyeceğim ki yer bulmak da mümkün değil. Bir kere iyi bir ev satın almak istiyorsanız en düşük 20 milyonları gözden çıkartmanız gerekiyor. Burada telaffuz edilen rakamlar bu boyutta.

        Bu arada şu mevsimde bile Cuma-Pazar gelip iyi bir restoranda yemek yiyip, iyi bir otelde konaklamak istiyorsanız. Hatta açık olan kulüplere de gittiniz tamam. İki gün için tek kişi en az 20, en fazla 30 bin TL'yi gözden çıkartın.

        Bu mevsimde hal böyleyken siz varın Temmuz-Ağustos ayını hesap edin.

        Diğer Yazılar