Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Daha iki hafta oldu ama Show TV'de yayınlanan "Aile" dizisi öyle bir sardı ki, çıkamıyorum. Kıvanç Tatlıtuğ ve Serenay Sarıkaya oynamıyor döktürüyor.

        Bazı sahnelerde "Bu kadar gerçek olamaz" diyorsun. Kıvanç gerçekten Aslan Soykan, Serenay ise Devin Akın oluyor. Tabii bunun yanında ekip, kurgu, senaryo, yönetmen hepsi bir bütün. Ve bu bütünlük bu dizide aşırı sağlanmış.

        Yıllardır bu ikilinin bir araya gelmesini beklerken "Aile" sanırım en doğru karar olmuş. Çünkü gerçekten çok iyiler. Çok iyi bir uyumları var. Hele bu haftanın bir sahnesinde Kıvanç Tatlıtuğ resmen Aslan Soykan oldu. O nasıl oyun. Resmen kükredi ve gerçekten bazı sahnelerde gerçek Aslan'ı izledik. Gerçekten son günlerde hangi masaya otursam, kiminle konuşsam "Kıvanç" diyor.

        Bir kere bunca yıldır kendini asla yıpratmadı.

        Saçma sapan durumlara sokmadı.

        Gram iş disiplini bozmadı.

        Her rolde farklı bir oyunculuk sergiledi.

        Kendini geliştirdi, oyunculuğunu geliştirdi.

        Ki büründüğü karakter Aslan Soykan ile tavan yapıyor bu durum. Gerçekten bravo. Ve hayatına kattığı kadının da etkisi çok büyük. Her zaman söylüyorum çiftler birbirini ya büyütür, donatır, geliştirir ya da "yok eder" diye.

        Yani bazen bir kadın adama, bir adam kadına iyi gelmez ya. İşte ondan bahsediyorum. Başak Dizer, Kıvanç'a aşırı iyi geldi. Gerçekten Başak kendini geri plana çekip, Kıvanç Tatlıtuğ'u çok güzel tamamladı. Kıvanç Tatlıtuğ, Başak Dizer ile birlikte olmaya başladıktan sonra daha da şaha kalktı ve daha da kalkacak gibi.

        Evlilik de, ilişki de bir bütün işidir. Eğer mutlu değilsen o bütünlüğü yakalayamazsın. Eğer net, gerçek, dürüst değilsen o bütünlüğü yakalayamazsın gibi.

        Maya tutmaz. İşte Kıvanç ve Başak çok iyi bir maya tutturdu. Ve bu durum bence Kıvanç'ın da oyunculuğuna aşırı yansıyor.

        Ezgi ve Zeus aşkı

        Ezgi ve Zeus aşkı
        0:00 / 0:00

        Geçen hafta tanıştım depremzede Zeus ile. Nasıl tatlı, nasıl güzel bakıyor anlatamam. Ezgi, "Esin depremzede Zeus, Kahramanmaraşlı" dedi. Meğer enkaz altında kalmış. Ama kısa sürede de Ezgi ve Zeus aşkı olmuş.

        Ve Zeus, Ezgi'ye emanet.

        Emanet diyorum Ezgi, Zeus'un sahibi Ali Bey toparlanınca sahibine geri teslim edecekmiş. Çünkü Ali Bey, depremde tüm ailesini kaybetmiş. Allah sabırlar versin. Ancak Zeus inanılmaz emin ellerde. Ezgi Mola gibi birine teslim olmayı ben bile isterim şahsen. Çünkü hem gerçekten, insan hem gerçekten hassas, hem de hakkaniyetli.

        Hatırlayın evlere kapandığımız, hiç çalışmadığımız bir dönemde ilk Ezgi Mola, ev sahibi olarak kiracısına, "İki ay kira almayacağım" demişti.

        Düşünün arkadaş, böyle bir seferberliği ilk Ezgi başlatmıştı. Bu bile Ezgi'yi pamuklara sarmamız için bir etken. Çünkü insan ve düşünebiliyor. Hassasiyetleri var ve harekete geçebiliyor.

        Şimdi de Ezgi Mola, "Önümüzdeki hafta benim doğum günüm ve ben bu sene doğum günümde depremden etkilenen üniversiteli öğrencileri arkadaşlarıma burs hediye etmek istiyorum. Bana doğum günü hediyesi yollamak isteyen markalar, arkadaşlarım, sevenlerim bütçeleri neyse verebileceklerinizi üniversiteli öğrencilerimiz için burs benim için en güzel hediye olacak" dedi. Bravo Ezgi gerçekten bravo. Yardımlarını gittiği yerlerin anlamı bile çok büyük.

        Ve tabii Ezgi, üretmeye de, kazandırmaya da devam ediyor. Dizi, film dışında Ezgi Mola, nişanlısı Mustafa Aksakallı ile birlikte işlettikleri Alaçatı'daki Boop'u Kuruçeşme'ye de açtılar. Kıvanç ve Başak'a verdiğim örneği Ezgi ve Mustafa'ya da verebilirim. İnanılmaz tamamladılar birbirlerini.

        İstanbul'daki mekanlarında 22.30'dan sonra DJ müziği hızlandırıyor ve insanlar dans etmeye başlıyor. Rahat bir mekan bir kere kasmıyorsun, daralmıyorsun. İkincisi de çok tanıdığın oluyor. Ekip de şahane; Ezgi'nin kardeşi Ozan Mola, Kübra Altay, İbrahim Tatar, DJ Berk Sunal daimi kadro.

        Aslında mekanın arka kısmında mini bir bahçe var. Tek masa var orada da. Eğer görünmek istemiyorsan orada takılacaksın. Ve yazın da sokakta partiler olacakmış. Sosyalleşilecek anlayacağınız. Yazı ben de sabırsızlıkla bekliyorum.

        Anlayacağınız Mustafa ve Ezgi'de Alaçatı-İstanbul arasında mekik dokuyacak.

        İftar yemekleri

        İftar yemekleri
        0:00 / 0:00

        Son günlerde herkesin dilinde otellerdeki iftar yemekleri ve fiyatları var. Öncelikle, o otelin giderlerini, çalışanlarını aldığı maaşları,düşününce fiyatlar günümüzde gayet normal kalıyor sanki. Keza çarşı-pazar fiyatlarını duyunca kulaklarım yerinden çıkıyor. Tabii gidebilen gitsin. Allah kabul etsin.

        Şahsen ben "Oraya gideceğinize" diye başlayan cümleler kurmam. Milletin cebine ve kararlarına karışacak değilim. Ancak şu dönemde en azından yaptıkları iftar yemeklerini abartmasalar ya da kazandıkları paranın bir kısmını depremzedelere gönderseler şahane olur mesela.

        Bakın Ömür Akkor depremin ilk günlerinden itibaren Elbistan'da açtığı ücretsiz lokantayla depremzedelerin yemek ihtiyacını karşıladı ve halen de yardımlar etmeye devam ediyor. Şimdi de işte o ünlü otellerden birinin iftar menüsünü hazırlamış. İftardan elde edilecek gelirin yüzde 10'u da depremzedeler için AFAD'a bağışlanacakmış.

        Öyle bir zamandan geçiyoruz ki, "Hep bana hep bana" diyemeyeceğimiz bir dönemdeyiz. Ki özellikle bu ayda bu tarz yardımların anlamı büyük. Hem Ömür Akkor'un elinden çıkmış özel lezzetlerle orucunuzu açmak hem de depremzedelere yardım etmek için iyi bir fikir. Sonuç olarak oraya gidiyor, yemeğinizi yiyor ve yardım yapıyorsunuz. Diğer otellerinde böyle hassasiyetleri olacağına inanıyorum. O zaman ödenen fiyatın da anlamı daha büyük olur.

        Abartmamak gerek

        Abartmamak gerek
        0:00 / 0:00

        Ramazan demek abartmamak demek.

        İsraftan kaçınmak demek.

        Göstermeden, bağırmadan, sessizce yardım elini uzatmak demek.

        Bol dua demek.

        Af dilemek demek.

        Arınmak demek.

        Hissetmek demek.

        Saygı, sevgi demek.

        Dili, dini, ırkı ne olursa olsun eleştirmemek demek.

        Oruç tutan kadar, tutmayana da saygı demek.

        Diğer Yazılar