Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KOMŞUMUZ Suriye’deki gelişmelerle “hemfikir” olduğumuz tek bir yönetim veya tek bir lider var.

        ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki YPG/ PKK’ya verdiği destek çok açık, net ve belli ki sürecek.

        Keza Rusya da ABD kadar açıkça olmasa da aynı Kürt terör gruplarını destekliyor ve hem askeri, hem siyasi anlamda görüşüyor.

        İran’ın da açık bir tavrı yok. Belli ki, PEJAK üzerinden o da bu gruplarla belirli bir uzlaşı içinde.

        Bu gruplara karşı olduğunu açıkça, net bir dille ortaya koyan tek lider kim?

        Suriye Devlet Başkanı Esad.

        Sadece ve sadece Beşar Esad, ABD’den her türlü askeri ve siyasi yardımı alan YPG/PKK için “Vatan haini” cümlesini kuruyor.

        Esad, “Başta ABD’den yardım alanlar olmak üzere başka ülkelerden destek görerek Suriye’yi karıştıran gruplar vatan hainidir” diyor.

        Böylelikle YPG/ PKK’ya “Hain” diyen tek ülke olmaktan çıkıyoruz ve uzun bir aradan sonra Esad’la aynı dili, aynı jargonu kullanmaya başlıyoruz.

        Kimbilir belki gerisi de gelir.

        *************

        RAHAT OLUN, DÜZELİR

        ABD-Türkiye ilişkilerinin geldiği nokta için “Felaket” deniliyor.

        Doğrudur. Berbat bir yerdeyiz.

        Ben bu yazıyı yazarken henüz açıklama olmamıştı ama Türkiye’nin “Düşman devletler” statüsüne alınma olasılığından bahsediyordu dünkü yazısında Serdar Turgut.

        İşin aslı, Türkiye-ABD ilişkilerinin bugün geldiği noktanın başlangıcı 2013 yılı baharında Obama ile Washington’da yapılan görüşmedir.

        O görüşmede başlayan karşılıklı gerilim, adım adım bu noktaya kadar geldi.

        ABD’de güvendiğim kaynaklardan gelen bilgiler, Zarrab davasından sonra Türkiye’nin farklı bir biçimde daha net olarak hedefe oturtulabileceğini söylüyor.

        ABD’de Adalet Bakanlığı’nın elinde Zarrab’ın mahkeme öncesi alınan bir ifadesi olma ihtimalinden ve ifadenin Türkiye aleyhine unsurlar içeriyor olma olasılığının güçlü olduğundan söz ediliyor.

        Bu da mümkün.

        Birkaç yıl önce, dış politika konularında uzman bir dostuma, “Türkiye’nin birkaç yıl içinde Kuzey Kore ile aynı sınıfa sokulması ihtimalinden” söz etmiştim.

        O da haliyle gülmüş, “Şimdi saçmaladın” demişti.

        Bugün hâlâ aynı fikirde mi bilmiyorum ama gidişat o yönde.

        Benim kanaatimi soracak olursanız, bu gidişat bende çok büyük rahatsızlık yaratmıyor.

        Durun, kızmayın ve küfretmeyin. Rahatım şu yüzden.

        Bu kalıcı bir durum olmak zorunda değil de ondan rahatım.

        ABD zaman zaman “abuk sabuk” işler yapan bir ülke olsa da, belirli bir akılla hareket etme refleksine hızla geri dönebilir.

        Bölgenin bugünkü şartlarında, daha doğrusu dengelerinde Türkiye’yi kolayca gözden çıkarmaz.

        Çıkarmış gibi yapsa da çıkaramaz. Aynı şey Türkiye için de geçerli.

        Sonunda her iki tarafta da aklıselim galip gelir.

        Ya da “pragmatizm” kazanır.

        Gelmez diyen var ise.

        O zaman korkun işte...

        *************

        BU NASIL AÇIKLAMA

        BERNA Yılmaz ve Mesut Yılmaz evlat acısıyla sarsıldılar.

        İki kardeşi de tanır, ikisini de severdim.

        İyi yetiştirilmiş çocuklardı.

        Sevgili Yavuz nur içinde yatsın.

        Berna Hanım ve Mesut Bey’e de sabırlar dilemekten başka yapacak bir şey yok.

        Gariptir, pek çok siyasetçi evlat acısı tadıyor.

        Allah kimseye göstermesin.

        Sevgili Yavuz’un ölümünden sonra hastaneden yapılan açıklama ise çok ama çok talihsiz.

        Bir tıp kurumu, böyle bir açıklamayı nasıl yaptı anlamadım.

        Epilepsiymiş, kötü gidiyormuş, felç olacakmış.

        Yani “bu yüzden intihar etmiş olabilirmiş”.

        Bu ülkede on binlerce epilepsi hastası var.

        Böyle bir açıklamanın bunca hasta üzerinde nasıl bir etki yaratacağını, bu açıklamayı yapan hastane hiç düşünmez mi?

        *************

        5 AY KALA KAPTIKAÇTI SEÇİM

        HADİ biraz Galatasaray dedikodusu aktarayım size.

        Bizim takımda Dursun Özbek yönetimi, rahmetli İlhan Cavcav’ın rekorunu kırmaya çalışıyor.

        2 yılda 4 teknik direktörü yolladı 5’inciyi getirmeye çalışıyor.

        Bu arada bir de “erken seçim” kararı alınmış.

        İşte dedikodular da tam burada.

        Tudor’un gönderilmesi ve erken seçim kararı, aslında kaybedilen Yeni Malatyaspor maçından hemen önce alınmış.

        Başkan Dursun Özbek’in en önemli destekçisi ve akıl hocası Ahmet Yüce (Ocaklı), önceki gün Dursun Özbek’le bir görüşme yapmış ve “Tudor’u yollayalım, hemen seçime gidelim. Mayısı beklersek işler çok daha zor ve karışık bir hal alabilir. Bugün seçime gidersek muhalefet bu kadar kısa sürede aday çıkaramaz; çünkü onların hepsi mayısa hazırlanıyorlar. Sen de yönetimini yeniler, güçlendirir ve 3 yıl daha rahat edersin” demiş.

        Bu fikir başkanın da kafasına yatmış olmalı ki, dün bu karar açıklandı ve Galatasaray ocak ayının ortasında, zamanında yapılacak bir seçime 5 ay kala erken seçime gidiyor.

        Maksat belli.

        Geçen yıl “Erken seçim yap” diyenlere “Asla” diyen başkan, şimdi seçime kısa süre kala “seçim” diyor.

        Maksat, Galatasaray’da doğru düzgün bir adaya süre bırakmadan 3 yıl daha iktidarda kalmak.

        Müstafi bir yönetim hangi yüzle yeniden aday olacak tartışması bir yana, böyle bir baskın seçimle 3 yıl daha yönetimde kalmak mümkün mü?

        Yani bu gidilen baskın seçim 5.5 aylık bir yönetim için mi, yoksa 3 yıllık bir yönetim için mi?

        Eski tüzüğe göre, böyle bir seçimde gelen yönetim, eskisinin görev süresini tamamlardı. Yani 5.5 ay görev yapardı.

        Birkaç yıl önce değişen yeni tüzüğe göre bu da net değil.

        Net olan tek şey, Galatasaray’a yazık edildiği!

        *************

        HER TÜRLÜ MEDYADAN UZAK

        MUSTAFA Sandal ile Emina Sandal’ın evliliğiyle ilgili haberler yapılıyor.

        Belli ki, sıkıntılı bir süreçten geçiyorlar. Gayet normaldir.

        Evliliklerde bazen böyle sıkıntılar olur.

        Bazen atlatılır, bazen atlatılamaz.

        Mustafa ile Emina şu ana kadar medyanın duruma ilgisini çok iyi idare ettiler.

        Her ikisini de az çok tanırım.

        Mustafa şahane bir çocuktur.

        Tanıdığım kadarıyla eşi de çok zeki, çok aklı başında bir genç kadın.

        Umarım bu tavırlarını, sorunları öyle veya böyle çözülünceye kadar sürdürürler.

        Medya ve sosyal medyadan uzak dururlar.

        Çünkü işin içine ne kadar çok insan dahil olursa sorunların çözülmesi o kadar zorlaşır.

        *************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Seçimlerimizin kalitemizi gösterdiğini unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar