Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’de “imar” alanında ender bile olsa iyi şeyler de oluyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan “İstanbul’u elbirliğiyle katlettik” dese de, “Artık dikey mimari istemiyorum” diye net bir şekilde belirtse de partisinin belediyeleri bile imar ve rant konusunda bildiğini okumaya devam ederken iyi bir haber Ataköy sahilinden geldi.

        İstanbul’da Ataköy sahilindeki yapılaşmayı duymayanınız, görmeyeniniz yoktur.

        Bakırköy’den başlayıp Yeşilköy’e kadar uzanan bir hat boyunca karanın denizle bağlantısı Çin Seddi gibi yükselen çirkin binalarla kapatıldı.

        Sahilyolu diye bilinen Kennedy Caddesi’nin sahil olma özelliği ortadan kalktı.

        TOKİ’nin verilerine göre, Zeytinburnu ile Yeşilköy arasındaki bu binaların satış değeri 32 milyar TL.

        Çin Seddi gibi deniz kenarında yükselen binaların arasında kalan tek boş nokta, Osmanlı döneminde barut fabrikası ve deposu olarak kullanılan ve Baruthane olarak bilinen yaklaşık 60 dönümlük bir alandı.

        Birkaç yıl önce TOKİ bu alanı da ihaleye çıkarmıştı ve burada bir inşaatın kazıkları çakılmıştı.

        Ancak yargı bu ihaleyi iptal etti.

        Normalde ne beklersiniz?

        Yargı kararını kimse takmaz, itiraz edilir, bu arada inşaat başlar ve biter, yargı kararı uygulanamaz hale gelirdi değil mi?

        Türkiye’de bu işler böyle yürür normalde.

        Ancak bu kez bir istisna oldu.

        İhale iptal edilince, TOKİ’nin yeni yönetimi, daha doğrusu başkanı, “Bu alanı ihaleye çıkmayalım ve halka açık bir park haline getirelim” dedi.

        Kimse inanmadı.

        TOKİ’nin birkaç milyar liralık ranttan vazgeçeceğini kimsenin aklı almadı, Türkiye’nin genetiğine aykırı bir durumdu.

        Ama başkan bu fikrinde direndi.

        Ve yargı kararı neticesinde sözleşmeler iptal edildi.

        Yargının etrafından dolanma cihetine gidilmedi.

        60 bin metrekarelik bu alanın halka açık bir park olması kesinleşti.

        Arazinin içinde yer alan ve 2. Mahmud döneminden kalma Osmanlı eserleri de yapılacak bir restorasyonla ihya edilecek ve buralarda son derece şık restoranlar yapılacak.

        Sahilde gözetleme kulesi olarak yapılan ve zaman zaman Baruthane’yi ziyaret eden padişahların üzerinde kahve içtiği kule de onarılacak.

        Böylelikle Ataköy sahilinde en azından bir nokta halkın malı olacak, halk denizle buluşacak.

        TOKİ bununla da yetinmeyerek bölgede tamamlanan tüm projelerin sahille birleştiği yerde halka açık geniş bir yürüyüş parkuru bırakacak şekilde geri çekilmesini de sağlamış vaziyette.

        Birkaç gün önce gidip park yapılacak alanı gezdim.

        Söylenecek tek şey var: Bravo TOKİ yönetimine, bravo TOKİ Başkanı Ergün Turan’a.

        Uzun zamandır ilk kez halk rantı yenmiş oldu.

        Helal olsun!

        ***********

        BİR İYİ HABER, BİR BEKLENTİ

        BİR iyi haber de Ayşe Öğretmen’den geldi.

        Beyaz Şov’da “Çocuklar ölmesin artık” dedikten sonra yargılanıp 6 aylık bebeğiyle hapse giren Ayşe Öğretmen önceki gün serbest bırakıldı.

        Yargı, Ayşe Öğretmen’in avukatlarının yaptığı başvuruyu inceledikten sonra, cezasının kalan bölümünü cezaevi dışında, evinde denetimli serbestlik koşullarında çekmesine izin verdi.

        Bu karar büyük bir ayıbı ortadan kaldırmasa da en azından üzerini örtmek suretiyle yok edilmesini sağladı.

        Doğru bir karardır.

        Yargının ayıbını, yargı kabul edilebilir bir noktaya çekmiştir.

        Ayşe Öğretmen’in serbest kalması, bana başka bir meseleyi daha hatırlattı.

        Osman Kavala’nın durumunu.

        Kavala da biliyorsunuz 6 aya yakın süredir tutuklu.

        Kavala’nın hemen hiçbir fikrine katılmam.

        Konuları ele alış biçimi bana çok terstir.

        Türkiye’yle ilgili pek çok konuda Kavala’yla neredeyse taban tabana zıt düşündüğümü söyleyebilirim.

        Ama Kavala’nın tutuklu yargılanmasını gerçekten içime sindirmekte zorlanıyorum.

        Kavala’nın ne yargılandığı davada delilleri karartacak hali var ne de Türkiye’den kaçacak bir durumu.

        FETÖ elebaşları bile denetimli serbestlikle tutuksuz yargılanırken, Kavala’nın tutuklu kalması vicdanen doğru değil.

        Onun da bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

        ***********

        BAŞKAN, ARDA’YI DOKTORA GÖTÜR

        “KÖRLE yatan şaşı kalkar” lafını bilirdim de, “Emre ile antrenmana çıkan Emre’yi mumla aratır” lafını hiç duymamıştım.

        Zaten duyamazdım; çünkü yakın zamana kadar böyle bir laf yoktu.

        Ama artık var.

        Arda Turan sayesinde var.

        Yılların efendi, terbiyeli, düzgün futbolcusu Arda Turan, Emre ile dostluğu ilerlettikçe, Başakşehir’de birlikte antrenmana çıktıkça Emre’yi bile aratacak hale gelmiş.

        Cuma akşamı oynanan maçta, işin cılkını çıkararak sonunda hakeme gerçek anlamda saldırdı.

        Önce verilmediğini iddia ettiği bir faul yüzünden yan hakemi tartakladı, ardından orta hakemi itip kaktı.

        Bazen futbolcular ortamın gerginliğiyle bu noktalara yaklaşabiliyorlar ama Arda’nın durumunda böyle bir şey de yoktu.

        Sadece ortada Arda’ya göre verilmeyen bir faul vardı.

        Ve Arda hakeme fiili saldırıda bulundu.

        Bu çok da normal olmayan bir ruh halini işaret ediyor.

        Arda kardeşimizin çok acilen bir psikiyatra, hatta bir de psikoloğa gitmesi gerekiyor.

        Ortada çok ciddi bir öfke kontrol sorunu ve buna yol açan çok ciddi bir kişilik meselesi var.

        Psikiyatra gitmek ayıp değil.

        Acilen bunu yapması lazım.

        Kendisi yapmıyorsa Göksel Gümüşdağ’ın Arda’yı elinden tutup doktora götürmesi lazım.

        Sonuçta Arda böyle yapınca onun da cebi yanıyor.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Tencereler dibi karalıkta yarışmadığı zaman.

        Diğer Yazılar