Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir nebze ahlakı, bir nebze insanlığı, bir nebze gelişmişliği olan insan bilir ki, “Hekim önemlidir”

        İlkel toplumlarda bile farklı adlar altında iş yapsalar da, insanları tedavi edenlere saygı gösterilirdi.

        Henüz toplum olmaktan uzak kabilenin en saygın kişileriydi “Tedavi ediciler”

        Kabile şefinin bile üstünde bir itibarları vardı.

        Dokunulmazdılar.

        Ama biz bugün ilkel kabilelerden bile daha ilkel bir noktaya doğru sürükleniyoruz.

        Doktarlar dövülüyor, doktorlar öldürülüyor.

        Yeni de değil bu!

        Yıllardır sürüyor ve giderek artıyor.

        1980’lerdeydi.

        Mektebi Sultani’den bir sınıf arkadaşım, parlak bir doktor.

        Mecburi hizmeti sırasında yanılmıyorsam Mardin’de, kendisine ölü getirilen bir kadını yaşatamadığı için canını sağlık ocağının penceresinden kaçarak kurtarmış, kapıda bekleyen silahlı adamları gece karanlığında atlatarak İstanbul’a, oradan da yurt dışına kaçmıştı.

        “Bu ülkede doktorluk yapacağıma, bakkallık yaparım daha iyi” diyerek ticarete atılmak zorunda kalmıştı.

        O günden bugüne değişen bir şey yok.

        Geriye gidiş var.

        Dünya çapında profesörlerimiz, kesip attığı tırnak kadar değeri olmayan magandalar tarafından üniversite bahçesinde kurşunlanarak öldürüldü.

        Yüzlerce doktor darp edildi, dövüldü, öldürüldü.

        Son olarak da Urfa’da bir doktorumuz ağır bir saldırıya maruz kaldı.

        Bakın ben size bir şey söyleyeyim, doktoruna böyle davranan bir toplumun yaşama hakkı yoktur.

        Sağlık hizmeti talep etme hakkı yoktur.

        Hayvanlar bile kendilerini tedavi eden veterineri ısırmazlar.

        O yüzden de doktorlara saldıranları kayıt altına alsın Sağlık Bakanlığı.

        İsimlerini, sicillerini sisteme işlesinler.

        Ve hiç bir doktor bu aşağılıklara bakmasın, tedavi etmesin.

        Topluma bunlar gerekmiyor.

        Doktoruna bunu yapan toplumun geri kalanına ne yapmaz.

        Bırakınız ne halleri varsa görsünler.

        Sürünsünler.

        ************

        F35’lerde damping

        Türkiye F35 uçaklar verilecek mi verilmeyecek mi, gelecek mi gelmeyecek mi tartışadursun, Pentagon uzakların üreticisi Lockheed Martin ile yeni bir anlaşma yaptı.

        Dünyanın en büyük ama en tartışmalı savunma sanayi projelerinden biri olan F35 projesinin büyüyerek devam etmesi konusunda anlaşma sağlandı.

        141 uçağı kapsayan 12 milyar dolarlık bu yeni anlaşma ile Amerikan Ordusu elindeki savaş uçaklarının büyük bölümünü F35’lerle yenilemenin önemli bir adımını atmış oldu.

        ABD dışında müttefiklerinin de 500 F35 alacak olması da Lockheed’in bir diğer avantajı.

        Bu anlaşmanın en önemli yönü ve Türkiye’yi de ilgilendiren tarafı, şu anda 122 milyon dolarlık fiyatı kendi sınıfında en pahalı savaş uçağı olan F35’lerin fiyatının 95 milyon dolara geriletilmiş olması.

        Bu indirimin elindeki savaş uçağı filosunu en geç 10 yıl içinde yenilemesi kaçınılmaz olan Türkiye’ye bir avantaj sağlayıp sağlamayacağı, Türkiye’nin alacağı uçakların da bu fiyata düşüp düşmeyeceği ise Türkiye açısından şimdilik belirsiz.

        ************

        Maaşı değil etkinliği

        Şimdi de TRT World’deki spikerlerin maaşları üzerinden bir tartışma başladı.

        Türkiye’de yıllarını TRT’ye veren bazı isimler 10-15 bin TL’ye çalışırken TRT World’deki yabancı spikerler ayda 15-20 hatta 25 bin dolar ücret alıyorlarmış.

        Bence tartışma konusu yanlış.

        Eğer uluslararası bir yayıncılık yapıyorsan, bunu iddialı biçimde yapmak istiyorsan, Dünya çapında bir televizyon olmayı hedefliyorsan bu maaşları hatta daha fazlasını da verirsin.

        Ne bileyim belki de Christian Amanpour’u transfer eder bir kaç milyon dolar da verebilirsin.

        “Bu kadına nasıl bu parayı verirsiniz” diye itiraz edecek olan TRT çalışanına da “Git sen de BBC’de, CNN’de iş bul” diyebilirsin.

        Burada tartışılacak olan maaşlar olamaz.

        Ama şunu tartışabilirsiniz elbet.

        Bunca harcamaya, bunca transfere, bunca maaşa rağmen Dünya’da neredesiniz, saygınlıkta ne derece başarılı oldunuz diyebilirsiniz.

        Bu tartışmaya kimse bir şey diyemez.

        Ama maaş tartışması doğru bir tartışma olmaz.

        ************

        Ar damarı çatlaklar

        Bayılıyorum bu ülkenin kimi medyacılarına.

        Medyacı ne demek diye sormayın.

        Ben de bilmiyorum.

        Ama gazeteci olmadıklarını bildiğim için medyacı diye bir şey uyduruyorum.

        Niye bayılıyorum biliyor musunuz, dönüş hızlarına ve geçmişi unutturma başarılarına.

        Adam veya kadın düne kadar “Fethullah Hocaefendinin en sevdiği benim ve onu en çok seven benim” diye böbürlenirken, Devletin zirvesinin tavrı değiştiği anda ertesi sabaha “En böyyük fetö düşmanı benim, bunların ne adi olduğunu en iyi ben bilirim” diye çıkıyor.

        Tam buna alışacakken bu sefer düne kadar “Adnan Hocacağım, canım benim, senin kedi canını seveyim” diye kedicik alemlerinden çıkmayanlar, bir operasyonla beraber Adnan Oktar aleyhine ne kadar çok şey bildiklerini, bu adamın şerefsizliğine nasıl da şahadet ettiklerini anlatmaya başlıyorlar.

        İşin kötüsü dinleyici de bulmuyor değiller.

        Ben buna “Grup halinde utanmazlık” demekten başka bir şey bulamıyorum söyleyecek.

        İşin kötüsü kalabalık bir grup halinde olması.

        ************

        Bedelli yüzsüzlük

        Yanılmışım.

        Bedelli askerliğin yasalaşması beni kurtarmadı.

        Mailler tam gaz devam.

        Bu sefer konu üçleşti üstelik.

        Bir grup “25 gün çok, 1 veya 2 gün yeter. Zaten para veriyoruz” diyenler.

        İkinci grup ise “15 bin TL çok tek seferde ödeyemeyiz. Bankaya da faizle borçlanmak istemiyoruz. Devlet bu parayı taksitle alsın” diyenler.

        Ve son grup “benim yaşım 23 yasa beni kapsamıyor, yasanın kapsamı genişletilsin” diyenler.

        Tüm bunlara söylenecek bir cümle var ama burada söylenmez ayıp olur.

        Ama en azından bilin ki bu duruma “Bedelli yüzsüzlük” derim ben.

        Cılkını çıkardınız çünkü.

        ************

        SPK’dan rica

        Sermaye Piyasası Kurulu’ndan bir talebim var.

        Salı günü yapılan tüm işlemleri gözaltına alsınlar.

        “Rahip Brunson serbest bırakılacak” dedikodusunu kim yaydıysa, bu dedikodudan kim büyük bir vurgun yaptıysa tespit etsinler.

        Ve gerekli cezai müeyyideyi uygulasınlar.

        Çünkü bu kadarı gerçekten vurgunculuk ve dolandırıcılığa giriyor.

        ************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Medeniyete hayretle bakmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar