Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Habertürk, 17 yıldır uygulanmayan eski bir geleneği yeniden başlatmak için bir süredir çağrıda bulunuyor.

        Seçim öncesi, rakip adayları birlikte ekrana çıkartıp tartıştırma geleneğini.

        Batı demokrasilerinin seçimler öncesi neredeyse olmazsa olmazı olan bu durum, Türkiye’de son olarak 2002’de, 3 Kasım seçimleri öncesi yapılabildi.

        Seçimden yaklaşık 20 gün önce AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yanlış hatırlamıyorsam Kanal D ekranında, yine yanlış hatırlamıyorsam Uğur Dündar’ın Seçim Arenası programında karşı karşıya geldiler.

        O seçimden AK Parti büyük bir zaferle çıktı ve bir daha da böyle bir tartışma programı yapılamadı.

        Şimdi Habertürk aynı iki partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarını tartışmaya çağırıyor.

        Önceki akşam Sevgili Didem Yılmaz Habertürk’ün bu çağrısını Binali Yıldırım’a sordu ve “Katılır mısınız böyle bir tartışmaya?” dedi.

        Binali Bey, “Ekrem İmamoğlu katılıyor mu” dedi.

        Didem, İmamoğlu’nun olumlu yanıt verdiğini aktardı.

        Binali Yıldırım, “Olabilir, bakarız. Benim tek başıma vereceğim bir karar değil ama prensip olarak olabilir niye olmasın” dedi ve programın ilerleyen dakikalarından sözlerinin yanlış anlaşılmış olabileceğini ifade ederek konuya ilişkin şu açıklamayı getirdi: “Tek başıma karar veremeyeceğimi söylememi sanki partisine soracak izin alacak gibi yayıyorlar, bunu maksatlı yapıyorlar. İki kişinin programa gitmesine bir kişi karar verebilir mi. Gayet açık. İki boyutu var. Birincisi iki adayın bunu kabul etmesi. İkincisi kimle yapılacağı konusunda mutabık kalınması” dedi ve kapattı.

        Ben Binali Yıldırım’ın böyle bir tartışmaya katılma konusunda olumlu bir tavra sahip olduğunu biliyorum.

        Ancak önünde bir engel var.

        AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin hiçbir adayının, hiç bir seçimde veya tartışma ortamında diğer partilerin rakip adayı veya adayları ile karşı karşıya gelmesini istemiyor.

        Bu konudaki tavrı çok net ve çok kesin.

        En küçük bir risk almak, ekranda savunma yapar pozisyonda görünmek gibi bir tercihi düşünmüyor.

        Bu yüzden de Binali Yıldırım’ın istese de böyle bir tartışmaya çıkacağını zannetmiyorum.

        Keşke çıksa.

        Ama imkansız gibi bir şey!

        Göz yummak

        Türkiye ekonomisinin geleceği ile ilgili dünya medyasında yapılan yorumlar tatsız.

        Bazılarındaki karamsarlık çok abartılı, bazıları ise nispeten makul.

        Ekonomimizin sıkıntılı bir dönemden geçtiği ve bunun kısa sürmeyeceği de açık.

        En kötüsü geride kaldı mı kalmadı mı bilemem ama son dönemde üzerinde en çok konuşulan konu ekonominin, acil bir biçimde yurt dışı kaynağa ihtiyaç duyduğu.

        Aylar önce bu durum yine gündemdeydi ve Katar’dan Türkiye’ye 15 milyar dolarlık bir kredi geleceği açıklanmıştı.

        Benim merak ettiğim Katar bu söz verdiği parayı yolladı mı, yollamadı mı?

        Yollamadı ise biz Katar’ın Kıbrıs’ta Amerikalılar ve Rumlarla ortak petrol çıkarmasına boşu boşuna mı göz yumuyoruz!

        REKLAM

        ***

        Şirketler niye zorda!

        Vatandaş şirketlerin neden zorda olduğunu anlamakta zorlanıyor.

        Gelen maillerden bunu anlıyorum.

        Basit bir örnek vereyim.

        Düşünün ki, bir şirket bundan 7 sene önce 2 milyar dolara bir özelleştirme ihalesi almış olsun.

        O günkü dolar kurundan bu yaklaşık 4 milyar TL etsin.

        Özelleştirmeden alınan şirketin de yıllık karı 400 milyon TL olsun.

        Satın alanlar 10 yıl içinde şirketin tüm ana para borcunu ödeyebilirlerdi.

        Ancak dolar kurunda hızlı artıştan dolayı, o 2 milyar dolar bugün 12 milyar TL ediyor.

        Şirketin karı da bir miktar artmış olsun 600 milyon TL’ye çıksın.

        Şimdi şirketin borcunun sadece ana parasını geri ödemesi süresi 20 yıla çıkıyor.

        Artacak faizler de cabası.

        Ucuz dolar zamanında yatırım yapan, ihale alan tüm şirketlerin durumu şimdi bu.

        REKLAM

        ***

        Erkek egemen yargı mı!

        Nevin Yıldırım ismini hatırlıyorsunuzdur belki.

        Bir cinayet zanlısı idi.

        Kendisine tecavüz eden adamı pompalı tüfekle vurmuş, adamın kafasını kesip köy meydanına atmıştı.

        Uzun süren yargılamışı bitti ve müebbet hapse mahkum oldu.

        Hiç bir indirim uygulanmadan.

        Ben eminim ki, bu cinayeti işleyen bir erkek olsa idi her türlü iyi hal, haksız tahrik gibi indirimler uygulanır, fail kısa süre sonra serbest kalırdı.

        Nevin Yıldırım’ın bir tecavüz mağduru olduğu bile göz önüne alınmadan verilen karar “Erkek egemen yargının” eseri mi, yoksa Türkiye’nin giderek bozulan anlayışının mı?

        Ben bilemedim.

        Siz karar verin.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Önyargı bir kültür haline getirilmediği zaman.

        Diğer Yazılar