Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İran’da “önemli” birinin ölümü İran’ın başına gelen en büyük felakettir.

        Ölen kişinin öneminden değil, cenaze töreninde olacaklardan ötürü.

        İran’ın “Derin İran”ı General Kasım Süleymani’nin cenazesi de farklı olmadı.

        Süleymani’nin cenazesinde de Acem geleneklerine uygun olarak 40 kişi izdiham nedeniyle hayatını kaybetti.

        Benim gibi yaşı uygun olanlar hatırlar, İran Devrimi’nin lideri, “Şii İslamcı” İran’ın kurucusu, dini ve siyasi lideri Ayetullah Humeyni’nin cenazesinde de benzer olaylar yaşanmış, Humeyni’nin ölü bedeni ortalığa saçılmış, kefeni parçalanmıştı.

        O günkü görüntüler bana Caravaggio’nun “Aziz Peter’in çarmıha gerilişi” tablosunu hatırlatır hep ama aslında tam bir felakettir.

        Bu yüzden Süleymani’nin cenazesinde yaşananlar da sizi şaşırtmasın.

        Kasım Süleymani’nin ardından, İran’ın ileri gelenlerinin yaktığı ağıtlara da çok aldanmayın.

        General İran’da çok önemli ve çok güçlü bir adamdı.

        Siyaset üstü idi, siyasetten güçlü idi.

        Bu nedenle de bir o kadar başına buyruk, bir o kadar kontrol dışıydı.

        Ölümünün İran’ı yönetenlerin en azından bir bölümünde “sevinç” değilse bile bir “Rahatlama” yarattığını söyleyebiliriz.

        İran’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne tepkisinin ne olacağı konusu ise pek çok kişiyi ürkütüyor.

        Ben size bir şey söyleyeyim.

        İran’ı yönetenler öyle dandik sıradan adamlar değildir.

        Büyük bölümü ABD’nin ve dünyanın en iyi üniversitelerinde okumuş, diplomalı, bilgili, dünya görgüsüne sahip insanlardır.

        İran’da belki sanayi yoktur, üretim kısıtlıdır ama akıl vardır.

        Sadece siyasetçileri değil, din adamları arasında da Avrupa’nın önemli okullarında okumuş, din eğitiminin yanı sıra Batılı eğitim almış kişiler de mevcuttur.

        Yapacakları her şey ölçüye ve bilgiye dayalıdır.

        Korkacaksanız İran’ın yapacaklarından korkmayın.

        Trump’ın yapabileceklerinden korkun.

        Dünya için tehlike olan İran değildir.

        Trump ve benzerleridir.

        Sorumsuzca adım atanlardır.

        Cahil cesaretidir…

        Asıl ondan korkmak gerekir.

        Peki İran ne yapar diye ısrar edeceksiniz. Ayinesi iştir devletin lafa bakılmaz.

        Bence İran bölgede bir ABD hedefini veya Suudi’leri vurur.

        Sonrasına sonra bakar.

        Humeyni’nin cenaze töreni bir Caravaggio tablosu gibi görünse de aslında bir felakete dönüşmüştü.

        *

        Helal sana polis kardeş

        Dün beni en çok etkileyen görüntü neydi biliyor musunuz?

        Motosikletli bir kurye, Boğaz Köprüsü’nden geçiyor.

        İstanbul’u uçuran fırtınadan dolayı yolda zorlukla durabiliyor.

        Ve o sırada bir polis aracı gelip yanında ilerlemeye başlıyor ve motosikletli kuryenin köprüden nispeten güvenle geçmesini sağlıyor.

        O polis otosunu kim sürüyorsa helal olsun ona.

        Kötülüğün egemen olduğu bir ülkede insan evladı olmak böyle bir şey…

        *

        Arda ve Galatasaray ve aile

        Galatasaraylılar soruyor, “Arda Turan’ın Galatasaray’a dönmesi ile ilgili Terim’i mi haklı buluyorsun, Başkan Mustafa Cengiz’i mi” diye.

        Madem soruyorsunuz fikrimi söyleyeyim.

        Katılsanız da umurumda değil, katılmasanız da; onu baştan söyleyeyim.

        Arda Turan, son yıllarda yaptıkları, yaşadıkları, yaşattıkları ile büyük ayıplara imza atmış bir genç kardeşimiz.

        Özellikle bir sanatçı ve eşi ile yaşadığı olaylar, sonrasında yaptıkları, belinde silahla hastaneye gitmeler, orada sık bana demeler falan olacak iş değil, kabul edilebilir gibi değil.

        Zannederim Arda’nın bu yaptıklarına en ağır tepkiyi gösterip, en ağır konuşan da ben oldum o günlerde.

        Arda’nın Galatasaray’a dönmesi gündeme geldiği zaman birçok Galatasaraylı bu yakışıksız durumları hatırlatıp, “Olmaz” dedi.

        Bazı taraftar grupları ise İspanya dönüşü Galatasaray’a değil, Başakşehir’e gitmesini hazmedemediği için şimdi Arda’yı istemiyor.

        Kulüpte ise bir yanda Fatih Terim, ki Arda ile en büyük sorunu o yaşadı vaktiyle, diyor ki: “Arda bu kulübün evladıdır. Gelebilir, mutlu olurum” diğer yanda ise kulübü bazı taraftar gruplarının baskısıyla yöneten Başkan Mustafa Cengiz diyor ki: “Gündemimizde yok. Aklımızdan bile geçmedi.”

        Gelelim mevcut durumda ne düşündüğüme.

        Ben Terim gibi düşünüyorum.

        Arda’ya yaptıklarından dolayı kızgının mıyım?

        Evet çok kızgınım.

        Ama Arda Galatasaray’a karşı hiçbir terbiyesizlik yapmadı.

        Aziz Yıldırım önüne kırmızı halılar ve sınırsız imkanlar serdi, Fenerbahçe’ye gitmeyi düşünmedi.

        Barcelona dönüşü son ana kadar Galatasaray’dan haber bekledi.

        Olmayınca Başakşehir’e gitti.

        Ve şimdi “Beş para istemem” diyerek Galatasaray’a gelmek istiyor.

        Arda özel hayatında ne yapmış olursa olsun, Galatasaray’ın evladıdır.

        Bugün oğlunuz ya da kızınız büyük hatalar da yapsa, ona çok kızsanız da, zaman zaman sizi utandırmış olsa da, bu hatalarından ders alıp almadığından emin olamasanız dahi evladınız eve geri gelmek istediğinde ona kapınızı açmaz mısınız?

        Hele hele size, anasına, babasına bir terbiyesizlik yapmamış ise gençlik hatalarından ötürü onu ailenizin dışına atar mısınız!

        Ben meseleye böyle bakarım açıkçası.

        Sonuç olarak Arda Galatasaray için bir Emre Belözoğlu değildir.

        Bence gelebilir.

        Hatta gelmelidir de!

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Ciğeri beş para etmezleri ciddiye almadığımı anladıkları zaman.

        Diğer Yazılar