Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Genelde iyimser bir adam sayılırım.

        Durum ne kadar kötü olursa olsun sonunda her şeyin iyiye gideceğine inanırım.

        Buna rağmen kötüye gidiş sürüyorsa iyiye gidişin başlamasının daha da yakın olduğunu düşünürüm.

        Kötü insanların değil iyi insanların, kötünün değil iyinin galebe çalacağına inancım tamdır.

        Her şey iyi olacaktır sonunda.

        Buna iman ederim.

        Fakat nedense son zamanlarda biraz karamsarım.

        Ne bileyim, belki de uzun zamandır süren lodosun da etkisi ile kötümserlik çöktü üzerime.

        Canım sıkılıyor çok.

        - Suriye’nin İdlib’inde olanlara canım sıkılıyor

        - Libya’da yaşananlara canım sıkılıyor

        - Oradaki askerlerimizin belirsiz akıbetine canım sıkılıyor

        - Corona Virüs salgını konusunda dünyadaki en hazırlıklı ülkelerden biri olmamıza milletin bunun tersine inanmak için gayret göstermesine canım sıkılıyor

        - Yıllardır berbat bir işletme ile kötü bir turistik tesis olarak hizmet veren güzelim Galata Kulesi’nin nedense birden kıymete binmesine canım sıkılıyor

        - Kendi haline bıraksan adını yazamayacak olanların gazeteci diye dolaştırılmasına canım sıkılıyor

        - Ekranların bireysel intikam aracı olarak kullanılmasına canım sıkılıyor

        - Değişen dünyaya gözümüzü kapamamıza canım sıkılıyor

        - Düşünmemenin meziyet haline getirilmesine canım sıkılıyor

        - Organize kötülüğün metod olmasına canım sıkılıyor

        - Gözlerin doymamasına canım sıkılıyor

        - Gençlerin gelecek planlayamamasına canım sıkılıyor

        - Yaşlıların huzur bulamamasına canım sıkılıyor

        - Bir ülkenin geleceği ile kumar oynanmasına canım sıkılıyor

        - Gemlenemeyen ihtiraslara canım sıkılıyor

        - Çözüm görememeye canım sıkılıyor

        - Gelenin gideni aratma ihtimaline canım sıkılıyor

        - Siyahla beyazın artık aynı gibi görünmesine canım sıkılıyor

        Biliyorum...

        Sizin de canınız sıkılıyor.

        Her zaman olduğu gibi “Bu da geçer ya hu” diyerek size de moral vermek istiyorum.

        Geçmeme ihtimaline canım sıkılıyor.

        *

        Yalvarırım parmak ısırtacak bir şey yapın

        Levent’te Merkez Bankası’na ait bir arazi vardı.

        İş Bankası, Akbank kulelerinin sırasında.

        Bu geniş arazi bir süre önce “cami arazisi” ilan edilmişti.

        Şimdi inşaat başlamış.

        Dev bir cami yapılıyormuş.

        Süleymaniye’nin bir kopyası yapılacakmış.

        Niye böyle bir tercih yapıldığı ile ilgili pek çok detaylı açıklama var ama emin olun hiçbiri umurumda değil.

        Çünkü benim bu işten anladığım şu.

        600 sene geçmiş.

        Türkiye’de bir adım ileri gidilememiş.

        Ancak Büyük Mimar Sinan’ın betonarme kopyalarını yapabiliyoruz.

        Hatta daha beteri 1500 yıl önce Ayasofya’yı inşa etmiş Anthemis ve İsidoros’un ötesine geçemiyoruz.

        Türk İslam Medeniyeti dediğiniz şeyin 600 yılda bir adım öteye gidemediğinin itirafı olmayacak mı bu yaptığınız!

        Ataşehir’e bir tane yaptınız.

        Çamlıca Tepesi’ne bir tane yaptınız.

        Aynısından bir tane de Levent’e yaparak ne geçecek elinize!

        Fabrika değil, üretim tesisi değil, milletin çalışıp evine ekmek götüreceği bir yer değil, ille de cami yapmak istiyorsunuz.

        Yapın. İtirazım yok.

        Ama bari yeni bir şey yapın.

        İslam’ın modern çağa nasıl ayak uydurduğunu gösterecek bir şey yapın.

        Öyle bir başyapıt yapın ki, bütün dünya parmak ısırsın “Ulan şu Türklerin yaptığı mabede bakın. Ne güzel, ne estetik, ibadethane mimarisinde ne muazzam bir gelişme, ne müthiş bir estetik” desin.

        Bari yaptığınıza değsin.

        Taksim’e yaptığınız cami bile hiç değilse biraz değişik, biraz farklı ve güzel oldu.

        Levent’e milyarlar harcayarak bir cami yapacaksanız bari herkese parmak ısırtacak bir şey yapın.

        Yalvarıyorum.

        Şaşırtın bizi.

        Öyle bir şey yapın ki, “Sahi Çamlıca Camii ne oldu, her gün dolup taşıyor mu?” diye sormayalım.

        Levent'te caminin yapılacağı yer.
        Levent'te caminin yapılacağı yer.
        Süleymaniye Camii'ne benzeyecek.
        Süleymaniye Camii'ne benzeyecek.

        *

        Sorun yok öldürebilirsiniz

        Amerikalı bir turist çift, Türkiye’de yasalara uygun olarak gelmişler.

        Doğal Hayatı Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne gereken başvuruyu yapıp, izinleri alarak ve parasını ödeyerek genel müdürlüğün bu yıl belirlediği “Öldürülmeye uygun” 30 dağ keçisinden birini vurmuşlar.

        120 santim boynuz uzunluğu olan muhteşem bir tekeyi öldürmüşler.

        Beraber poz da vermişler.

        Bir haber ajansı da fotoğrafı Türkiye’ye servis etmiş.

        Güzelim hayvanı gören hayvan severler isyan etmişler.

        Bu vahşete nasıl izin verirsiniz diye.

        Amerikalı avcıların bir suçu yok.

        Yaptıkları iş yasal.

        Oluşan infial ve hatta öfke üzerine Doğal Hayatı Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden bir yetkili açıklama yaparak tepkileri bastırmaya çalışmış.

        “Bu av izninden gelen paranın yüzde 60’i ile av sahasının bulunduğu bölgedeki köylerde cami, taziye evi, Kuran kursu açılacak”

        Ne güzel değil mi!

        Burada bile din alet edilerek öfke bastırılmaya çalışılıyor.

        Tamam o zaman diyeceğiz sorun yok.

        Yok eğer köylere okul yapacağız, su getireceğiz, yol yapacağız falan deseydiniz çok kızacaktık.

        *

        Yüzsüzlükte dünya rekoru

        Suudi yüzsüzlüğü diye bir şey olsa gerek.

        Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülüp parçalanması ile ilgili kendisine sorulan bir soruya şöyle bir cevap veriyor:

        “Kabahat Türkiye’de. Madem Kaşıkçı’nın risk altında olduğunu biliyorlardı. Kendisini uyarsalardı ve Kaşıkçı da konsolosluğumuza gitmeseydi”

        Ben 57 yıllık hayatımda bundan daha utanmazca, daha arsızca, daha hayasızca bir savunma görmedim.

        Bundan sonra da göreceğimi zannetmiyorum.

        Suudi Yüzsüzlüğü diye yeni bir yüzsüzlük ve utanmazlık çıtası oluştu.

        Üzerine kimsenin çıkabileceğini zannetmiyorum.

        *

        Şahit

        Osman Kavala ile ilgili şahitlik etmesini beklediğim tek bir kişi var.

        Uzun yıllar Kavala ile fikir birliği içinde yol almış, Kavala’nın suçlanmasına neden olan vakıfta tam da vakfın suçlanmasına neden olan olayların olduğu dönemde yöneticilik, başkanlık yapmış biri.

        Can Paker.

        AK Parti’nin politikalarının o gün ve bugün büyük destekçisi Can Paker.

        Can Paker gelip dostu, yol arkadaşı Osman Kavala için olumlu veya olumsuz şehadet etsin diye bekliyorum.

        Çünkü onun şehadeti önemli.

        Özellikle de Kavala’nın vakfının başkanı olduğu gezi dönemi ile ilgili şehadeti.

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Herkesin adam olacağını zannetmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar