Gavur aşığı Karahasan!
Tartışmalardan uzak durmak istiyorum ama olmuyor. Rahat bırakmıyorlar.
Lozan Antlaşması'nı savundum diye Akit gazetesi beni “Gavur aşığı olmakla” suçlamış.
Karahasanoğlu demiş ki, “Eee, Fransız’ın Galatasaray Lisesi’nde okursanız...”
Derim hep “Cahille tartışma seni de öyle zannederler” diye.
Şimdi gel de bu cahile anlat anlatabilirsen Galatasaray Lisesi’nin Fransız değil yüzde bir milyon yerli ve milli olduğunu.
Yahu okulu kuran ecdad dediğiniz Abdülaziz.
Sultan Abdülaziz.
Padişah, padişah!
Napolyon değil.
O yüzden “Mekteb-i Sultani”.
Cahil.
Senden bile yerli, kökü senden kat kat daha fazla bu topraklarda o okulun!
Önce bunu bir bil.
Gelelim gerisine.
Bu ülkenin evrensel kabul ve bu nedenle de bir anlamda kuruluş belgesi olan Lozan Antlaşması'nı savunmayı “Gavur aşıklığı” olarak görmüşsün.
Lozan’ın alternatifi ne?
Çok açık ki, Sevr.
Bu toprakları paramparça eden, bugün payitaht diye kasıldığınız İstanbul ve Boğazlar, Avrupalıların ortak idaresine, Trakya’nın bir bölümü ve Kuzey Ege Yunanistan’a, Akdeniz ve Güney Ege İtalya’ya, Trabzon, Rize ve Artvin dahil Doğu Anadolu Ermenistan’a, Güneydoğu Anadolu Tokat’tan başlayarak tüm Güney Anadolu Suriye dahil Fransa’ya, Hakkari ve Siirt dahil Irak’ın tamamı da İngiltere’ye kalıyordu.
Lozan’ı beğenmiyorsan Sevr aşağısın demektir Karahasanoğlu.
Çünkü arada başka bir şey yok.
Belki kendi okurunu kandırabilirsin, Osmanlı büyük güçtü Cumhuriyetçiler yıktı diye.
Ama Osmanlı’yı Cumhuriyetçiler yıkmadı.
Yıkılmış bir imparatorluğun mirasına senin tabirinle “Gavura” değil Türk’e kazandırdı.
O Lozan olmasa idi, ibadete açılan Ayasofya’yı gavur toprağında pasaport ve vize alabilirsen ziyaret edip, tepesindeki haç’a bakarak iç geçirirdin.
O yüzden bırak bu gavur aşıklığını Karahasanoğlu.
Gel yerli ve milli mücadeleye saygı duy.