Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bakın baştan söyleyeyim, bu kadar hafızasız bir toplumsak eğer, bizden cacık bile olmaz.

        Yine deprem oldu, yine “Deprem vergileri ne oldu, nereye harcandı?” muhabbeti.

        Hadi gençler, dün ortalıkta olmayanlar yapsa bu muhabbeti anlayacağım da kazık kadar adamlar, bu işe yıllarını vermiş insanlar, siyasetçiler, gazeteciler yapıyor...

        Yahu adamlar yani toplanan o vergiyi harcayanlar bu deprem vergisi diye bilinen vergileri toplayıp nereye harcadıklarını söylemediler mi zaten!

        O itiraf yıllar önce gelmedi mi!

        Bundan tam 9 sene önce, Ekim 2011’de Van Depremi’nden hemen sonra aynı soru, o zaman haklı olarak ortaya atıldığında, dönemin Maliye Bakanı, o vergileri nasıl harcadıklarını anlatmadı mı?

        AK Parti’nin Merill Lynch’ten transferi, oldukça başarılı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Toplanılan 48 milyar TL tutarındaki deprem vergilerini nereye harcadınız?” sorusu üzerine “Harcadık. Bakın çevrenizde ne görüyorsanız o oldu. Duble yollar oldu mesela” diye basına yansıyan ünlü yanıtını vermedi mi?

        Depremleri unuttuğunuz gibi bunu da bu kadar çabuk unuttunuz.

        Halbuki o günlerde ne çok konuşmuştu herkes üzerine bu konunun.

        Yani en azından 2000 yılından 2011 yılına kadar toplanan kimine göre 44, kimine göre 48 milyar TL tutarındaki deprem vergilerinin nereye harcandığını biliyoruz.

        Duble yol oldu, sağlık hizmeti oldu, erzak yardımı oldu, kömür oldu.

        REKLAM

        O dönemin ortalama kurlarıyla yaklaşık 35 milyar dolar tutuyordu o vergiler.

        Peki 2011’den sonra toplananlar ne oldu?

        O konuda Maliye Bakanlığı'ndan Mehmet Şimşekvari bir açıklama gelmedi.

        Ama ben size söyleyeyim.

        O tarihten sonra yollar ve köprüler “Geçiş garantili yap-işlet” modeliyle yapıldığı için oraya gitmedi.

        Hastaneler “Hasta garantili yap işlet” modeliyle yapıldığı için oraya da gitmedi.

        Ama 2011’den sonra memlekete 5 milyona yakın göçmen geldiğine göre.

        2011’den sonra toplanan deprem vergileri muhtemelen Suriye’den gelen göçmenlere gitti.

        Bundan sonra toplananlar ise yine muhtemelen garantili projelere ödeme olarak gidecektir.

        O yüzden bilinen şeyleri sormayın.

        O sorunun yanıtı çoktan verildi.

        Erken öten

        Erken öten
        0:00 / 0:00

        ABD seçimleri önce Trump’ın kritik birkaç yeri kazandıktan sonra zafer ilan edeceğini, daha sonra sonuçlara itiraz ederek mahkemelere koşacağını, seçimleri oldubittiye getirerek koltuğunu koruduğunu söyleyeceğini, atadığı hakimlerle posta yoluyla gelen oyların sayımını durdurmaya veya oyları geçersiz saydırmaya çalışacağını söylemiştim.

        Dün sabah erken saatlerde, ABD’deki gazeteci ve siyaseti yakın takip eden dostlarımdan aldığım bilgiler doğrultusunda Trump’ın kazandığını yazdım.

        Kaynaklarım arasında tecrübeli bir gazeteci de vardı.

        Demokrat Parti taraftarı ve öfkeli bir anti Trump’çı olduğu halde “Adam kazandı” noktasındaydı.

        Bu nedenle ben de erken bir yazı yazdım.

        Galiba sonuçlar farklı bir noktaya gidiyor.

        Ama üzgün değilim.

        Biden’ın kazanmasının dünya için daha iyi olduğunu düşünüyorum.

        NOT: Dünkü yazımla ilgili bazı haysiyetsizlerden küfür kıyamet mesajlar alıyorum. Bu alçakların doğru çıkan öngörülerimle ilgili tek bir olumlu mesajı olmadığı için küfür ve hakaretleri de kendilerine aynen iade olunur.

        İnsanlık para etmez

        İnsanlık para etmez
        0:00 / 0:00

        Ahmet Hakan sormuş, “Deprem felaketinde tarikatlar, cemaatler ortalıkta yok. Neredeler?”

        Ortalıkta olmalarına gerek yok.

        Çünkü Türkiye’de insanlık değer tanımaz, insanlık prim yapmaz.

        Ama sözde dindarlık prim yapar, para yapar, güç yapar.

        O yüzden insanlık yapmak gereksizdir.

        Ederi yoktur.

        Ama dindarlık sergilemek...

        Çok karlıdır.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Çocuklarımızı enkaz altından çıkarınca değil, çocuklarımızı enkaz altına düşürmediğimiz için sevindiğimiz zaman.

        Bu sayılara inanan var mı?

        Bu sayılara inanan var mı?
        0:00 / 0:00

        COVİD-19 salgınına karşı İstanbul önlemleri bir tık daha yukarı çekti.

        Esnek mesaiye doğru bir adım daha atıldı.

        Ama sendikalar en azından yöntem konusunda tepkili.

        Yine de önlemler Avrupa’ya oranla nispeten gevşek.

        Bir yanda panik halindeki hastane ve üniversitelerin tıp fakültesi dekanları, diğer yanda yetersiz görünen önlemler.

        Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dün itibarıyla;

        60 milyon nüfuslu İtalya’da yeni vaka sayısı 28 bin 241

        65 milyon nüfuslu Fransa’da yeni vaka sayısı 36 bin 254

        57 milyon nüfuslu İngiltere’de yeni vaka sayısı 20 bin 18

        17 milyon nüfuslu Hollanda’da yeni vaka sayısı 7 bin 729

        Suriyeli göçmenlerle birlikte 88 milyon nüfuslu Türkiye’de yeni “hasta” sayısı 2 bin 343.

        Sonra da diyoruz ki, “Bu halk niye önlem almıyor, niye umursamıyor.”

        Sayılar bu kadar düşükse, halk niye önlem alsın ki!

        Türkiye’de bu sayılara aslında kimse inanmıyor.

        Ama inanmış gibi davranmak herkesin hoşuna gidiyor!

        Diğer Yazılar