Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar, mesele sadece bir kitabeye babasının ismini yazdırmak değil.

        Mesele çok daha vahim.

        Tefessühün, aymazlığın, arsızlığın, umursamazlığın, fütursuzluğun dibine vurulmuş olması.

        Geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve hatta ondan önce de Necmettin Erbakan’ın “gönüllü” şoförlüğünü yapmakla tanınan bir milletvekili İstanbul’da, Sultan Mahmut tarafından yaptırılmış bir çeşmeyi tamir ettiriyor.

        Ne güzel değil mi, ecdada saygılı, tarihe muhabbetli bir davranış.

        Çeşme tamir ediliyor ve çeşmenin üzerine Sultan Mahmut tarafından astırılmış ve yıpranıp, bir köşesi hasar görmüş olan kitabe de yenilikten payını alıyor ve yenileniyor.

        Yazılar eski Türkçe harflerle yazıldığı için kimsenin dikkatini çekmiyor yeni kitabede yazılanlar.

        Ta ki, birisi okuyup “Bu ne be!” deyinceye kadar.

        Çeşmeyi tamir ettiren milletvekili, çeşmenin Sultan Mahmut tarafından 218 sene önce yazdırılan kitabesini yenilerken, kitabeye “Sahibül hayrat merhum Ahmet Zeki Çamlı ruhiçün el fatiha” cümlesini koyduruyor.

        Ve sonra da bu durumu “Ne var yani bunda, Rahmetli babam da bu çeşmenin tamir edilmesi için çok uğraşmıştı” diyor.

        Diyorum ya, mesele oraya Osmanlı Padişahının yerine adını yazdırmak değil.

        Mesele bunu çok normal görmek.

        REKLAM

        “Ne var yani” diye tepki göstermek.

        Sorarsan ecdada saygılı, Osmanlı’yla hürmetli...

        Ama icraata bakarsan ha babası ha çeşmeyi yaptıran Osmanlı Padişahı.

        İkisi de aynı kefede.

        Bunu rahatça yapmak ve bundan utanmamak.

        Tam aksine bundan gurur duymak.

        Bizler için anlaşılmaz olan bu.

        Yine de şükrediyorum.

        Bu vatandaş selatin camilerden birini, mesela Süleymaniye’yi tamir ettirseydi eğer halimiz nice olurdu!

        Düşünsenize İstanbul’da iki Çamlıca Camii olurdu.

        Biri Çamlıca Tepesi’nde, diğeri Eminönü'nde.

        Ama yine de Çamlıca Camii’nin kitabesini bir kontrol etmekte fayda var.

        Belli mi, olur “Sahibül Camii Merhum Ahmet Zeki Çamlı” yazdırmış olabilir.

        Doğrusu buna da şaşırmam.

        Olursa da alacağımız yanıt belli: “Ne var canım bunda, normal!”

        Diğer Yazılar