Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Katar’ın Borsa’nın yüzde 10’una 200 milyon dolara ortak olması, aynı ülkenin Tank Palet Fabrikası’nı uzun dönemli kiralayan şirketin yüzde 50’sine sahip olması tartışıladursun, Türkiye’nin köklü sanayi firmaları da boş durmuyor.

        Hem de hazır olanı satın alarak değil, gerçek anlamda yeni yatırım yaparak.

        Ford Otosan, Gölcük’teki tesislerini büyütmek, yenilemek ve modernize etmek için 20,5 milyar TL’lik bir yatırım başlatıyor.

        Yaklaşık 3,5 milyar dolar.

        6 yılda üretim kapasitesi arttırılacak, VW’e ticari araç üretilecek ve hepsinden önemlisi elektrikli ticari araç üretimi için altyapı ve batarya montaj tesisleri kurulacak.

        3000 kişiye de ek istihdam sağlanacak.

        Gerçek yatırım.

        Geçiş garantili değil, Hazine garantili değil, yap işlet parasını devletten tahsil et değil.

        Yıllar önce bu yatırımın söz konusu olduğu zaman Gölcük’teki arazinin Ford Otosan’a verilmesine karşı çıkanlar olmuş, ben “Bataklık orası verin ki ülkeye yatırım gelsin” demiştim.

        Rahmetli Cumhurbaşkanı Demirel ise “Ülkeye böyle bir yatırım getirene Çankaya’nın bahçesini bile veririm” demişti.

        Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan da aslında bu.

        Üretime yatırım yapanlar mı tercih edilecek, milletin hazinesine el atanlar mı?

        Ortalama

        Ortalama
        0:00 / 0:00

        İçinizde diğer ülkelerdeki Covid-19 vaka sayılarını takip eden geniş bir kitle olduğunu tahmin ediyorum.

        Döviz kuru takip eder gibi, nerede kaç kişi hastalanmış, kaç kişi hayatını kaybetmiş diye bakarak güne başlayan ya da günü tamamlayan geniş bir kesim var.

        Bunu yapanların bir türlü anlamlandıramadığı bir durum var.

        Türkiye’nin durumu.

        Anlatalım ki, anlamlandırmaya çalışanlar kervanına siz de katılabilin.

        İngiltere’de günlük vaka sayısı 16 bin 578.

        Yani Türkiye’nin hemen hemen yarısı.

        Günlük ölüm sayısı 533.

        Yani Türkiye’nin neredeyse 2,5 misline yakın.

        İtalya’da günlük vaka sayısı 12 bin 756.

        Yani Türkiye’nin yarısından az.

        Günlük ölüm sayısı 499.

        Yani Türkiye’nin iki mislinden fazla.

        Almanya’da günlük vaka sayısı 18 bin 219.

        Yani bizim yarımızdan biraz fazla.

        Günlük ölüm sayısı 622.

        Yani bizim üç katımız.

        Türkiye günlük 30 binin üzerinde vaka buna karşın 200 civarında ölümle Covid-19’la mücadelesini sürdürüyor.

        Avrupa’daki ülkelerin iki misli hasta ile en az yarısı ölüm.

        Bu kadar fark, Avrupa’nın nüfusunun bize oranla yaşlı olması ile açıklanabilecek bir şey değil gibi.

        Başka bir şey olmalı.

        Ya sağlık sistemimiz çok iyi.

        Ya tedavi yöntemlerimiz müthiş.

        Ya Avrupalılar çok başarısız ve sağlık sistemleri bitmiş.

        Ya da Türkler genetik olarak bu hastalıktan ölmemeye programlı. Genetik bir avantajımız var.

        Yoksa Covid-19 bizde de Almanya’daki, İngiltere’deki gibi seyretse günde 1000 civarında vefat açıklaması lazım Bakanlığın.

        Bu arada geçen haftalarda “Ölü sayısını en iyi Diyanet bilir” demiştim.

        İlginçtir.

        Camilerden verilen salalar bıçak gibi kesildi.

        Artık onlar da bilmiyor.

        Korkulacak kuraklık

        Korkulacak kuraklık
        0:00 / 0:00

        Bir büyük tehlike daha gözden kaçıyor.

        O tehlikenin adı KURAKLIK.

        Türkiye, zaman zaman olduğu gibi ama bu kez çok güçlü bir biçimde kuraklığın pençesinde.

        Durumun vahametini görmeniz için aşağıdaki haritayı paylaşıyorum sizinle.

        Bunun gelişini epey bir zaman önce Teke Tek Bilim’de paylaşmış ve Türkiye bir kuraklık dönemine giriyor diye uyarmıştık.

        Pek kimsenin ilgisini çekmemişti.

        Ancak artık o kuraklığın içindeyiz.

        “Cehape iktidar oldu bereket kaçtı” diyenlerin bu kuraklığa ne anlam yükleyeceğini bilemem ama bu denli yüksek kuraklığın anlamı şu: Tarımsal üretimde büyük düşüş ve artan dışa bağımlılık.

        Buna bağlı olarak artan fiyatlar ve artan fakirlik.

        Kuraklığın sonuçları ile yüzleşmeden önlem alınması kuraklığın maliyetini düşürebilir.

        Bunun farkında olup, önlem alan var mı emin değilim.

        Şeffaf olsalardı başarı diyebilirlerdi

        Şeffaf olsalardı başarı diyebilirlerdi
        0:00 / 0:00

        Hazır Katar demişken bir şeye netlik kazandırayım.

        İstanbul Borsası’nın yüzde 10’luk hissesinin Katar’a satılması aslında önemli bir başarı.

        Ama bu başarı şeffaf olmayı ayıp zanneden bir iktidar yüzünden çöpe gidiyor.

        Niye?

        İstanbul Borsası daha önce de satıldı.

        O günkü satış borsanın 1 milyar 220 milyon dolar üzerinden değerlendirmesi ile yapıldı ve yüzde 10’u için alınan para 122 milyon dolardı.

        Ancak her şeyi gizlemeyi seven iktidar bunu açıklamadığı için bugünkü satış eleştiriliyor.

        Oysa bugün yapılan bu satışta değer 2 milyar dolar ve yüzde 10 için alınan miktar 200 milyon dolar.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Halkı bilgilendirmekten korkanların aslında halktan korktuklarını anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar