Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Saadet Partisi’nin ağabeyi Oğuzhan Asiltürk dün gece bir televizyon programındaydı.

        Kendisi öyle çok sık ekranlarda boy göstermediği için akşam saatlerini televizyon izlemeye pek fazla ayırmayan ben dahi dikkatle izlemeye çalıştım.

        İyi ki de öyle yapmışım.

        Oğuzhan Asiltürk’ün önümüzdeki dönemde Saadet Partisi’ni ne yöne götürme niyetinde olduğunu zannederim anladım ve AK Parti Genel Başkanı ile yaptığı görüşmenin Asiltürk’ü etkilediğini hissettim.

        Oğuzhan Bey, Saadet’in hangi ittifakta yer alacağının belirlenmesi ile ilgili olarak en kritik tarihi parti kongresi olarak işaret ediyor.

        Benim buradan anladığım şu oldu.

        Asiltürk “Eğer bu yönetim Cumhur İttifakı’na katılmayı kabul etmeyecek olursa, kongrede parti yönetimini değiştiririm ve benim Cumhurbaşkanı ile anlaştığım politikaları uygularım.”

        Sonrasında devam ediyor, “Mevcut yönetim iyi hoş, milli görüşe bağlı insanlar ama siyaseti çok sert yapıyorlar.”

        Saadet yönetiminin en sert eleştiriyi iktidar partisine ve Cumhur İttifakı’na yönelik olarak yaptığı göz önüne alınırsa, Oğuzhan Asiltürk’ün Saadet’in AK Parti’yi çok sert eleştirmesinden ve yıpratmasından hoşnut değil ve “Böyle yaparsanız bu yönetim gider” demek istiyor.

        Çok belli ki, Oğuzhan Asiltürk, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile önemli bir fikir birlikteliğine ulaşmış.

        İstanbul Sözleşmesi’nin iptali konusunda bile uzlaşmışlar.

        Saadet Partisi, Asiltürk tarafından Cumhur İttifakı’na doğru götürülecek gibi duruyor.

        Ya Temel Karamollaoğlu ile ye Temel Karamollaoğlu’suz

        Pahalılığın sırrı market bilançolarında gizli

        Pahalılığın sırrı market bilançolarında gizli
        0:00 / 0:00

        Çocukluğumdan beri duyduğum bir tamlamadır, “hayat pahalılığı.”

        Çok açıktır ki, üretemeyen, ürettiremeyen yönetimler sonunda hayat pahalılığı ile karşılaşırlar.

        Ve böyle durumlarda ortaya çıkan hayat pahalılığı fırsatçıları ile de polisiye tedbirlerle mücadele etmek zorunda kalırlar, mücadele ediyormuş gibi yaparlar.

        Ama genelde yanlış suçluya yönelirler.

        Son yerel seçimlerden önce yine fiyatlardaki anormal artışlar gündemdeydi ve seçim öncesi olduğu için ciddi bir mücadele veriliyormuş hissi uyandırmak gerekiyordu.

        Zabıtalar marketleri basıyor, tanzim satışlar kuruluyor, tanzim satışların önünde “varlık kuyrukları” oluşuyordu.

        Başka dönemlerde “yokluğa” işaret eden kuyruklar, AK Parti döneminde “varlığa” işaret ediyordu.

        Bu arada stokçuların da depoları basılıyordu sıklıkla.

        O günlerden aklımda kalan bir depoya yapılan baskında suç delili olarak tonlarca kuru soğan ele geçirilmişti.

        Gariban üretici baskını yapan jandarmaya “Arkadaşlar ne stoğu. Bu kuru soğan. Hasadı senede bir, bilemedin iki yapılıyor. Yıl boyu da kullanılıyor. Ne yapacağım ben? Hasat günü satılmayanı çöpe mi atacağım?” diyordu. Dinleyen olmadı tabii. O günlerde stokçu lazımdı herkese, medyada sergilemek üzere.

        Seçimle beraber göstermelik mücadele de bitti ama zamlar bitmedi.

        REKLAM

        Hatta hızlandı.

        Şimdi yine topyekun mücadele kararı alınmış.

        İş dünyasının desteği ile.

        Dün de yazdım, TÜSİAD’ı, TOBB’u, MÜSİAD’ı hep beraber fiyat istikrarı istiyor.

        İlginç olan hiçbir muhabir de MÜSİAD’ın peynir üreticisi başkanına “Abi, kilosu 60 TL nasıl oluyor peynirin” diye de sormuyor.

        Belki de asıl soru sorulması gereken yer üretici değil.

        Bu fiyat artışının kodları başka yerde gizli.

        Dev market zincirlerinin halka açık bilançolarında.

        Bu market zincirleri, pandemi dönemini büyük ve arsız bir fırsatçılığa çevirmiş vaziyetteler.

        Hafta sonları millet eve kapandığı, pazarlar kurulamadığı, herkes bu zincirleri muhtaç hale getirildiği için bunlar bir yandan üreticiyi, bir yandan da tüketiciyi kucağa almış vaziyetteler.

        Satın alma fiyatlarını olabildiğince aşağı çekerken, satış fiyatlarını da alabildiğince yukarı taşımışlar.

        Bunu ben söylemiyorum, bilançoları söylüyor.

        Dün Türkiye’nin en yaygın, en büyük “sözde ucuz” market zincirinin bilançosuna baktım.

        Cirosunu yüzde 40 civarında arttırmış.

        Peki ya kârlılığını?

        Söyleyeyim de dudağınız uçuklasın.

        Yüzde 100.

        Bunun net anlamı şu.

        Halka net yüzde 60 geçirmiş.

        Diğerlerinin de pek farklı olduğunu zannetmiyorum.

        Yarın da hepsine bakarız.

        Bakalım ne kadar sokmuşlar millete.

        Hillary Clinton bir film çeviriyor

        Hillary Clinton bir film çeviriyor
        0:00 / 0:00

        ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki oldubittisinden rahatsız olan herkes, Irak’ı parçalayan CENTCOM’un Suriye’deki Kobani’nin kurtuluş gününü kutlamasından rahatsız.

        Bunun ABD’nin bölgeyi parçalama ve PKK devleti kurma girişiminin adımı olarak görüyor haklı olarak.

        Ancak asıl Amerikan “puştluğu” orada değil.

        Asıl önemli haberi “Hollywood reporter” dergisinde okuyoruz.

        Demokrat Parti’nin geçen dönemki Başkan adayı senatör Hillary Clinton ve kızı Chelsea Clinton televizyon yapımcılığına soyunmuşlar.

        Ve Amerikan televizyonları için bir “drama dizisi” çekmeye hazırlanıyorlar.

        Dizinin konusu ise “Kürt bir kadın militanın hayatı”

        PKK’nın uzun süredir kadın özgürlük savaşçıları, kadın katili IŞİD ile mücadele eden kahraman kadınlar, Amerika’daki evlerinden kaçıp IŞİD’e katılan IŞİD gelinlerini kurtaran kahramanlar olarak yaratmaya çalıştığı imajın Batı’da iyice pekiştirilmesine yönelik bir dizi.

        Arkasında ise eski Başkan’ın eşi, Demokrat Başkan adayı ve senatör Hillary Clinton ve kızı.

        Sizce yapmaya çalıştıkları şey sadece basit dizi mi, yoksa bambaşka bir film mi çeviriyorlar!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Uyanık kalmak ile uyanık olmak arasındaki farkı anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar