Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Parti’de artık bir ortak akıl kalmadığı görülüyor.

        Eskiden bir makine gibi hareket eden parti giderek eskimiş, sağı solu gıcırdayan ve farklı yıpranmalar nedeniyle parçaları arasında uyum kalmamış, aksayan bir makineye benziyor.

        Bunun en iyi örneklerinden birini son günlerde yaşadık.

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçen ay sattığı ve sunduğu bazı ürünlerin ve hizmetlerin satış fiyatlarına zam yapmak istedi.

        Ulaşım, su gibi bazı ürün ve hizmetlerin fiyatlarında yüzde 23’e varan artışlar.

        Ancak AK Parti ve MHP’li üyelerin oylarıyla İBB yönetiminin bu teklifi reddedildi.

        AK Partililer zamma gerek olmadığını savundular ve reddettiler.

        Aradan 10 gün geçti bu kez hükümet, AK Parti destekli Cumhurbaşkanlığı başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere pek çok şeye yüksek oranda zamlar yaptı.

        Zamlar o kadar can acıtıcı oldu ki, kayıtsız şartsız iktidarı destekleyen medyalar bile “Daha neler” anlamında başlıklar attılar ve zamları eleştirdiler.

        Zammı yapan Cumhurbaşkanlığı hükümetinden ise ses seda çıkmadı.

        Eski AK Parti olsa idi, 15 gün önce belediyelerin yapmak istediği zamları engellemezdi.

        CHP’li belediyenin yüzde 23 zammı yapmasını onaylardı.

        Aradan 15 gün geçtikten sonra kendi yüzde 21 zam yapar ve zammı eleştiren muhaliflere ve hatta yandaşlara “Bakın CHP’li belediyeler yüzde 23 zam yaparken biz onun altında kaldık” diyerek kendine güçlü bir koz bulurdu.

        REKLAM

        Ancak bunu yapmadılar.

        CHP’li belediyenin zammını engelleyerek hem bu engelin belediyeleri iş yapamaz hale getirmek için koyulmuş bir baraj olduğunu açıkça gösterdiler.

        Hemen arkasından da ağır bir zam yaparak kendilerini zor duruma düşürdüler.

        Sadece bu bile AK Parti’nin farklı alanlardaki eşgüdümünü yitirdiğini, geçmişteki siyasi aklından artık eser kalmadığını, politikalarını ortaklaştıramadığını çok açık gösteriyor.

        Bunun adına metal yorgunluğu demek çok büyük iyimserliktir.

        Bunun adı artık umursamazlıktır.

        Kim kime dumdumalıktır.

        Bu saatten sonra bunun çaresi yoktur.

        Troll değil mi, hepsi ahmak

        Troll değil mi, hepsi ahmak
        0:00 / 0:00

        İktidarın trolleri olur da, muhalefet trolleri olmaz mı!

        Olur elbet.

        İktidar trolleri deli saçmasından daha saçma şeyler yazar da, muhalefet trolleri onlarla yarışacak düzeyde şeyler yazmaz mı?

        Yazar elbet.

        İktidarı destekleyenler arasında kendi trollerinin bu saçmalıklarına inanan çıkar da, muhalefeti destekleyenler arasında kendi saçmalıklarına inananlar çıkmaz mı?

        Çıkar elbet.

        Bu troll meselesi öyle bir hal aldı ki, artık desteklediklerini zannettikleri ya da desteklemek için yemlendikleri taraf hangisi olursa olsun o tarafa daha büyük zarar veriyorlar.

        Birkaç gündür sosyal medyada dolaşan bir zırvalık var mesela.

        “Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Fort Knox’taki 29 ton altınını çekip İngiltere’de ve Basel’deki Dünya Bankası’na yatırmış.”

        Bu bilgi dolaşıyor ve yanında bir de İsviçre gazetesinin kupürü.

        Kazık kadar adamlar, bilgi sahibi olduğuna inandığım kadınlar bile buna inanıp, birbirlerine yolluyorlar.

        Yahu arkadaşlar, iktidarın trollerinden umudu kestim ama muhalefetin trolleri bari siz yapmayın.

        Yaydığınız haber 3 yıllık.

        Ama içeriği söylediğiniz gibi değil.

        Doğru, Türkiye ABD'de sakladığı altın rezervinin önemli bir bölümünü ABD dışına çıkardı.

        Bunun nedeni büyük olasılıkla sürmekte olan Halk Bank davası idi.

        Ama bu altınlar Erdoğan’ın şahsi altınları falan değil.

        Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin altınları.

        O zaman ABD’den çıkarılan bu altınların bir bölümü İngiltere’de Royal Bank of Scotland’a, bir bölümü de İsviçre’de Basel’deki UluslararasıÖdemeler Bankası’na yatırıldı.

        Trollerin iddia ettiği gibi Dünya Bankası’na değil.

        Zaten zır cahil olmayan biri bilir ki, Dünya Bankası’na para ya da altın yatıramazsınız. Böyle bir hizmeti yoktur.

        Trollerin yaydığı sosyal medya yalanına koyulan İsviçre gazetesindeki haber de zaten böyle ve 2018 yılına ait bir haber.

        Yani orada yalan uydurma bir şey yok.

        Haberin çevirisi ise uydurma.

        Dediğim gibi ahmak trollerin yandaş veya muhalif olması fark etmiyor.

        Hepsi aynı oranda ahmak ve hepsi aynı oranda ahmaklara hitap ediyor.

        Bu utanca değiyorsa devam et

        Bu utanca değiyorsa devam et
        0:00 / 0:00

        Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu, iktidar oyununa çok sonradan dahil olan bir isim.

        Kendi küçük hesapları içinde biri olduğu çok belli.

        Bir yere rektör olayım da, nereye olursa olsun diye başladığı yolculuğunda hiçbir somut başarı elde edemeden, verdiği sözlerin hiçbirini tutamadan ve büyük hedeflerle oturduğu son rektörlük koltuğundan Boğaziçi hedefiyle kalkan ve o hedefe de ulaştırılan bir kişilik. (Kişilik kelimesini yerine koyacak başka bir kelime bulamadığım için kullanmak zorunda kaldım.)

        Belli ki, bir süre o koltukta debelenecek.

        Otururmuş gibi olacak.

        Ancak bilsin ki, hiç ama hiç hayırla yad edilmeyecek.

        Çocuklarına hiç iyi bir isim bırakmayacak.

        Evlatları arkadaşlarına “O bizim babamız” diye göğüslerini gere gere söyleyemeyecekler.

        Yakınları ona yakın olmakla övünemeyecekler.

        Tanıdıkları onu tanıdıklarını itiraf etmeye utanacaklar.

        Sevenleri sevdiklerini haykıramayacaklar. Belki çekinerek “Aslında ben de onu severdim” falan diye gevelemek zorunda kalacaklar.

        Arkasında hiç ama hiç iyi bir şey bırakmayacak.

        Tüm bunlara değeceğini düşünüyorsa o koltukta oturmaya devam etsin.

        Üç beş günlük bir koltuk için tüm bir hayatı rezil etmeyi sürdürsün.

        Yine fıkra

        Yine fıkra
        0:00 / 0:00

        Bugün yine çok komik bir fıkra öğrendim.

        Yazarken yazım hataları varsa eğer gülmekten ellerim titrediği içindir.

        Fıkra o kadar komik ki.

        Hazırsanız anlatıyorum:

        “Eski futbolcu AK Parti Milletvekili Alpay Özalan Kızılderili Soykırımını anlatan bir kitap yazıyormuş”

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Rezil olmadan gitmeyi becerdiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar