Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar, yıllardır her türlü siyasi anlayışın ötesinde bir konuya sürekli dikkat çekerim.

        Liyakat, liyakat, liyakat.

        Yani bir göreve hakkıyla gelmek, geldiği görevin üstesinden gelebilecek, o görevi layıkıyla yapabilecek bilgi, beceri ve donanıma sahip olmak.

        Elbette ki, siyasi partilerin görevlere adam atarken, fikren kendilerine yakın, yönetim anlayışlarını paylaşan isimler seçme hakkı vardır ama bu seçimler yapılırken ilk kriter siyasi görüşü paylaşmak ya da şimdilerde olduğu gibi paylaşıyor görünmek değil, görevi yapabilecek kapasitede olmaktır.

        Eğer senin siyasi görüşünde bu işi yapabilecek nitelikte kimseyi bulamaz isen öncelik işi yapabilecek olandadır.

        Siyasi görüşte değil.

        Aksi devleti zaafa uğratır, devleti bozar, vatandaşı mağdur eder ve eninde sonunda devleti yıkar.

        Bu liyakat meselesi özel sektör için de geçerlidir ama onların batması bizim derdimiz değil, bizim derdimiz devletin batmasıdır, batarken vatandaşı da aşağı doğru çekmesidir.

        Biliyoruz ki, bir süredir canım memleketimiz orman yangınları ile boğuşuyor.

        Ülke iki yıldır hiç görülmedik düzeyde orman yangınlarına sahne oluyor ve yine iki yıldır bu orman yangınları ile mücadelede eşi benzeri görülmemiş bir başarısızlığa imza atıyor Tarım ve Orman Bakanlığı.

        Bu yangınların büyük bölümünün Muğla ilinde çıktığını ve bu yıl Muğla’daki ormanların çok önemli bir bölümünün yandığını da biliyoruz.

        REKLAM

        Peki size bir soru.

        Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019 yılında Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne atadığı kişi kim?

        Sıkı durun söylüyorum.

        Barış Saylak.

        Bu isim size bir şey ifade etmedi mi?

        Haklısınız.

        Hatırlanmaya değer bir isim değil.

        Ama eylemi unutulacak gibi değil.

        Bu Barış Saylak’ı bilmiyor olmanız mümkün değil aslında.

        2019 yerel seçimlerinden önce CHP tarafından Milas Belediye Başkan adayı olarak gösterilmeyince AK Parti’ye geçmişti.

        Daha sonra AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı bir telefon görüşmesi yayınlanmıştı.

        Saylak bu görüşmede tarihi bir yağcılığa imza atmış, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a elinizi öpmeye Ankara’ya gelmek istiyorum diye yalvarmış.

        Erdoğan’ın bu aşırı yalakalıktan rahatsız olması üzerine “Bari grup toplantısına gelip orada elinizi öpeyim” diye devam etmiş en sonunda “Büyüksün büyük” diye telefonu kapatmıştı.

        Saylak’ın sözlerinden Erdoğan bile rahatsız olmuş, utanmıştı.

        AK Parti’den belediye başkan adayı olarak girdiği seçimleri kaybetmesinden sonra bu Barış Saylak ne oldu biliyor musunuz!

        Seçimden tam 9 ay sonra 11 Kasım 2019’da Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü olarak atandı.

        Daha önce Milas Belediyesi’nde mezbaha sorumluluğu ve nikah memurluğu görevlerinde bulunmuş olan adamı Bakanlığın ildeki tepesine koyarsanız olan o ile olur.

        Liyakat dediğimiz de tam olarak budur.

        Yani Muğla yanmasın da kim yansın?

        Biz yanmayalım da kim yansın!

        Sporda da liyakat

        Sporda da liyakat
        0:00 / 0:00

        Son günlerde bizi sevindiren ender haberler Tokyo’dan, Olimpiyatlardan geliyor.

        Voleybol, okçuluk ve cimnastikte tarihi başarılar elde ediyoruz.

        Sporcularımızı da bağrımıza basıyor, övgülere boğuyoruz.

        Sporcularımızı öveceğiz elbette ama onların arkasındakileri de unutmamak lazım.

        Çünkü aslında yukarıda bahsettiğim liyakat meselesinin ne kadar önemli olduğunu da gösteren bir gerçeği ortaya koyuyor bu başarılar.

        Mesela okçulukta tarihteki ilk altınımızı aldık Mete Gazoz’la.

        Mete canımız ciğerimiz, aslan gibi bir Cumhuriyet genci.

        Ama Mete’nin yanında, arkasında büyük emek veren ailesinin yanı sıra bir kişi daha var.

        Okçuluk Federasyonu Başkanı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı ve Dünya Okçuluk Federasyonları Birliği Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener var.

        Müteahhit olduğu için, zengin olduğu için değil spora gönül verdiği ve okçuluğun dünyadaki önemli isimlerinden biri olduğu için o görevde.

        Hakkıyla layığıyla.

        Ve haliyle sonuç başarılı.

        Keza cimnastikçilerimiz.

        Cimnastikte yıllardır çok önemli başarılara imza atıyoruz. Tokya’da umduğumuzun bir tık altında olsak bile başarılıyız.

        Peki o Federasyon'un başında kim var?

        Merak etmeyin, milyarlık bir müteahhit değil.

        Suat Çelen var.

        Suat Çelen kim?

        Bir büyük jimnastik sporcusu. Bu spora “Çelen hareketi” olarak geçen bir hareketin mucidi. Bir büyük cimnastikçi.

        REKLAM

        Yeterince destek göremediği için büyük şampiyonluklar alamadı ve şimdi o büyük şampiyonları destekliyor Başkan olarak.

        Keza Volebol Federasyonu.

        Kızlarımızla gurur duyuyoruz ama zaten Türkiye’de kadınlar voleybolu bir ekol. Dünyanın en iyi kadınlar voleybol ligi Türkiye’de.

        Federasyon Başkanı ise bir voleybolcu.

        Mehmet Akif Üstündağ. Siyasi görüşünü bilmem bile.

        Bu sporu önce sporcu, sonra antrenör olarak yapmış bir isim. 5 yıldır da Federasyon Başkanı.

        Anlayacağınız başarı boşa gelmiyor.

        Liyakate geliyor.

        Her şeyde olduğu gibi.

        Vurguncu müteahhidi federasyon başkanı yaparsan rezil, hak edeni yaparsan şampiyon oluyorsun!

        Su kuşlarının onur anlayışı

        Su kuşlarının onur anlayışı
        0:00 / 0:00

        ABD’nin Irak’ı işgali öncesi Washington’da para pazarlığı yapmak ulusal onurumuza zarar vermez.

        Suriyeli göçmenleri Avrupa’ya yollamayıp, Türkiye’de durdurmak ve tutmak için Merkel ile para pazarlığı yapmak ulusal onurumuza zarar vermez.

        ABD ile Afganistan’da askerimizi tutmak için pazarlık yapmak ve bu pazarlık karşılığında milyonlarca Afgan’ı Türkiye’ye kabul etmek ulusal onurumuza zarar vermez.

        Ama ormanlarımızı kurtarmak için dünyadan birkaç yangın söndürme uçağı istemek ulusal onurumuza zarar verir.

        Bu bile bazılarının onur anlayışının ne olduğunu ortaya koymuyor mu sizce!

        Thodex neydi hatırlayan var mı!

        Thodex neydi hatırlayan var mı!
        0:00 / 0:00

        Aklıma geldi.

        Bir şey olacağından değil ama yine de sorayım.

        Thodex diye bir meselemiz vardı hatırlıyor musunuz?

        Hani bir herif vardı, Faruk Fatih Özer.

        Birkaç yüz milyon doları cebe indirip yurt dışına kaçmıştı.

        Devletimiz de ensesinde idi.

        Arnavutluk’ta falan yalandan baskınlar yaptırılmış “Ensesindeyiz. Her an yakalayabiliriz" mesajları verilmişti.

        Kendisinden aylardır bir haber yok.

        Konu da unutulmaya yüz tuttu.

        Belli ki yakalanacağı falan yok.

        Araziye uydu.

        Belli ki onu da bir daha ancak Çiftlikbank’ın çobanı Tosuncuk gibi parası bitip Türkiye’ye dönmek isteyince göreceğiz.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Onur'u emtia zannetmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar