Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        10 büyükelçinin yaptığı terbiyesizliğe ilk tepkiyi buradan ben gösterdim herhalde.

        “İşinize bakın. Bu bizim meselemiz” diye.

        Yaptıklarının sonucunun ne olacağını bilmemeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu gollük pastan yararlanacağını öngörmemeleri imkansızdı.

        Onu da yazdım.

        Hatta Allah biliyor ya, bir erken seçim hazırlığının parçası mı diye geçirdim içimden.

        Öyle ya her seçim öncesi Batı ile bir kavga artık ‘vakayı adiye’den olmuştu.

        Sonrası da beklediğimiz gibi gelişti.

        Erdoğan “Bakanıma söylerim, attırırım sizi ülkemden” diyerek bir anda krizi en tepeye taşıdı.

        Öyle ki, “Galiba seçim umduğumuzdan bile yakın” diye geçirdim içimden.

        Öyle ki, bu “talimat” ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Cadılar Bayramı’na denk gelecek olan Biden görüşmesini bile riske atıyordu.

        Dahası Ortadoğu’dan sonra Avrupa’da en yoğun ticaret yaptığımız ülkelerle bile büyükelçisiz bir sürece gidecektik.

        El fazla yükseltilmişti.

        Dışişleri’nin durumdan memnun olmadığı, bir çıkış aradığı dedikodusu yayıldı hemen.

        “Akil insanlar” devreye girip, fazla yükselen gerilimi bir miktar aşağı çekmeye çalışıyordu belli ki.

        Ve sonunda dün öğleden sonra “manasız” bir açıklama geldi ABD Büyükelçiliğinden.

        REKLAM

        Türkçe metne göre hafif bir geri adım vardı ama İngilizce metin farklı bir şey söylüyordu.

        Belli ki, Saray’daki ve Dışişleri’ndeki akiller “Siz bir şeyler söyleyin, biz de bunu kullanarak durumu toparlayalım” ricası iletmişlerdi.

        İlişkileri tümden koparmak istemeyen ülkeler de “yapıcı belirsizlik” denilebilecek bir açıklama yaptılar.

        Kendi kamuoylarına ya da entelijansiyalarına “Durduğumuz yerde duruyoruz” deme pozisyonlarını korurken, Türkiye’deki iktidara ise “Bakın geri adım attılar” diyerek şerefli bir dönüş yapma fırsatı verdiler.

        Az gittik uz gittik.

        Bir de baktık ki, bir arpa boyu yol gitmemişiz.

        Arada dolar bir çıktı bir indi.

        Tüm bu olacakları en iyi tahmin edenin başına gökten üç elma düştü.

        Kim kardeşim bunlar söyleyin

        Kim kardeşim bunlar söyleyin
        0:00 / 0:00

        Yavru vatanı da kendimize benzettik.

        Orada da rezilliğin bini bir para artık.

        Başbakan Saner, “aşırı” cinsel içerikli bir görüntüsünün ortalığa saçılması sonucu istifa etmek zorunda kaldı.

        Bu görüntü ile bir kumar ve uyuşturucu baronunun şantajlarına boyun eğdiği iddiaları ise zaten bir süredir vardı.

        Bu arada kumar ile ilişkisi zaten bilinen, uyuşturucu işleri ile de ilişkili olduğunu iddia edilen Halil Falyalı isimli baron da bir süre önce tutuklandı.

        Burada beni en fazla rahatsız eden ise kendi mesleğimle ilgili olan taraf.

        “Bazı” gazetecilerin Halil Falyalı’ya şantaj yaparak kendisinden para istedikleri iddia ve dedikoduları.

        Ne yazık ki, “Böyle bir şey yoktur” diyemiyorum.

        Gazeteci kisvesi altında böyle işlere bulaşan o kadar çok insan görmeye başladık ki, “Daha neler” diyebilmeyi çok isterdim ama diyemem.

        Ancak tek bir talebim var.

        Bu isimleri açıklayın kardeşim.

        Üç beş on sayıları kaç ise bu ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz, aç pislikler yüzünden bu işi şerefiyle yapan gazeteciler de töhmet altında.

        Kimse bu pislikler açıklansın.

        Herkes bilsin isimlerini.

        Kim Falyalı’dan para almış, kim Falyalı’dan para istemiş, şantaj yapmış hepsi ortaya çıksın.

        Böyle rezillik mi olur yahu.

        Bilelim ahlaksız p.. leri.

        Gizli kalsın

        Gizli kalsın
        0:00 / 0:00

        Diyanet’in “Fetvalar” kitabında, “Baldızıyla zina eden kişinin hanımı boş olur mu” sorusuna “Nikâhlarına zarar vermez” yanıtı verilmesi haliyle öfkeyle karşılandı.

        Bu fetvayı verenler haklı bir biçimde hem eleştiri hem de alay konusu oldular.

        İbadetin aleni, ahlaksızlığın ise gizli olmasını savunanlar ise bu baldız işinin ortalığa dökülmesinden rahatsız oldular.

        Öyle ya, bu fetva kamuya mal olmak üzere verilmemişti.

        Ve gırtlağa kadar siyasete batmış Diyanet İşleri Başkanı bir açıklama yaparak “2015 yılında basılmış bu fetvayı gündeme getirenler suçludur” demeye getirdi.

        Yuh artık.

        Yuh ki ne yuh!

        Fetvayı vereni değil, “Böyle rezillik olur mu?” diyeni suçlayan bir zihniyet.

        2015 dediği de sanki milattan önce 2015.

        Biraz daha eski olsa “O zaman Diyanet CHP’ye bağlıydı, jakoben zihniyet, Nişantaşı Etiler diyaneti” falan diyecek belki ama 2015 daha dün gibi.

        “Bir hata edilmiş, bu fetvayı veren kişi veya kişiler ile ilgili soruşturma yapılacaktır, kitap toplatılacaktır” falan diyeceğine bunu duyuranları suçluyor Başkanlık makamında oturan kişi.

        Çünkü kendi de biliyor sorun fetva değil, sorun bu fetvanın duyulması.

        Çünkü geleneklerine göre ibadet duyurulmalı, kitabına uydurulmuş kabahat gizli kalmalı.

        Umut veren cesaret

        Umut veren cesaret
        0:00 / 0:00

        Bu memleketten hala umut kesmememi sağlayan birkaç kişi var ise bunlardan biri de İzzet Çapa.

        Şaka yapmıyorum.

        Gerçekten İzzet Çapa.

        Eğlenmeyi suç gibi gören bir anlayışa teslim olan ve bu yüzden de giderek eğlenmeyi unutan bir ülkede hala bir şeyler yapmaya çabalıyor.

        Son olarak İstanbul Maçka’daki bir eğlence yeri AK Partili Belediye tarafından yıkılan Çapa, inatla milleti eğlendirmeye çalışıyor ve mücadeleden vazgeçmiyor.

        Yıkılan Cahide adlı eğlence yerini, bu kez gidip Maslak’ta açmış.

        Sosyal medyada fotoğraflarını gördüm gözlerime inanamadım.

        İnanılmaz bir para harcayarak, büyük ihtimalle borç harç akıl dışı bir iş yapmış.

        Muhteşem bir kulüp oluşturmuş.

        Eğlenmeyi seven ve bilen ülkelerde bile zor bulanacak kadar hoş bir yer ortaya çıkarmış.

        Hem de ekonomi bu halde iken, Türkiye bu halde iken.

        Yemin ederim İzzet Çapa’nın inadı, cesareti, ülkenin geleceğine olan güveni bana da cesaret veriyor.

        İzzet Çapa belli ki bir deli.

        İnşallah bulaşıcı bir deliliktir bu.

        İlk fırsatta gidip, Cahide'de kafa çekeceğim.

        Belki bu cesaret pandemisinin yayılmasına katkı sağlarım.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Her sabah bugün ne olacak korkusuyla uyanmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar