Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Beni korkaklıkla falan suçlayan partilerin maaşlı adamlarına, mesleki geleceğini partilerin geleceğine endekslemiş yeni dönem fırsatçılarına, iktidar veya muhalefete embedded gazetecilik yapanlara gelirsek.

        İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e tüm ekranlar kapalı iken Meral Hanım’ı partiyi kurduğu günlerde ve sonrasında ağırlayan program Teke Tek’ti.

        Bu yüzden iktidar ortaklarının hakaretlerine maruz kalan bendim.

        Ali Babacan partisini kurma hazırlığında iken ve kendisine selam vermeye dahi korkulurken Ali Babacan’ı ekrana çıkaran da Teke Tek programıydı. Partinin kuruluşu sonrasında defalarca konuk alan da!

        Bu yüzden iktidarın hedefi olan da bendim.

        Keza Gelecek Partisi kurulduktan sonra tüm medya Prof. Ahmet Davutoğlu’na mesafe koyarken ve kendisinden kaçarken, kendisine ekranı açan Teke Tek programı idi.

        Bu yüzden işitmediği hakaret kalmayan ise Davutoğlu'nu tüm siyasi hayatı boyunca eleştirmiş ama günü geldiğinde demokratik hakkına saygı göstermiş olan bendim.

        Ben bunları yaparken siz ne yapıyordunuz hatırlatayım mı!

        Siyasi partilere endeksli televizyonlarda siyasi partiden maaş alarak gazetecilik, onu bile yapmayı beceremeyenleriniz ise belediyelerden ihale alıyordunuz.

        Açtırmayın kutuyu.

        Sedat Peker’in deyişiyle haysiyeti partilerden aldığı avanta kadar olanlar.

        Zekası ise hiç olmayanlar.

        Kılıçdaroğlu'ndan demokratik tavır örneği ve troller

        Kılıçdaroğlu'ndan demokratik tavır örneği ve troller
        0:00 / 0:00

        CHP lideri ile bir Teke Tek yaptım.

        Troller ve troll kafalılar yaptığıma yapacağıma pişman etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

        Aklı başında herkes, Kılıçdaroğlu’yla yaptığımız son Teke Tek’in Batılı demokrasi standartlarında bir program olduğunu, Kemal Bey’in çok üst düzey performans sergilediğini, iktidar partisini çok tedirgin ettiğini ve ilk kez iktidar kanadının bir programa bağlanarak, kendini savunmak zorunda kaldığını söylüyor.

        Hatta bu programın Kemal Kılıçdaroğlu ve Türk siyaseti açısından milat olacağını bile ileri sürüyor.

        Kudurmuş bir kitle ise programa TBMM Başkanı’nı ve Ulaştırma Bakanı’nın bağlanmasını eleştiriyor ve “Erdoğan olsa bağlayacak mıydın?” diyorlar.

        Birincisi programa bağlanmak isteyenler herhangi iki kişi değildi.

        Program sırasında biri ağır bir yolsuzluk iddiası ile gündeme taşınmış bir Bakan, diğeri ise TBMM Başkanı idi.

        Bir polemik için değil, haklarındaki iddialara yanıt vermek için aramışlardı.

        Bu kişilerin programa bağlanma talebi reklam arasında bana iletilince, ben çok açık bir şekilde, “Kemal Bey uygun görüyorsa yayın esnasında bağlayabiliriz” dedim.

        Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi kısa bir değerlendirme yaptıktan sonra “Bağlansınlar, memnun oluruz. Konuyu yayında tartışmak isteriz” deyince her ikisini de yayına bağladık.

        REKLAM

        Bu talepleri Kemal Kılıçdaroğlu’na sormadan yayına bağlamasak ve Meclis Başkanı ve Ulaştırma Bakanı “Yayına bizi bağlamadılar. Söyleyeceklerimizden korktular” dese bu kez de “Nasıl bağlamazsınız. Bizi korkak ve söylediği lafın arkasında duramayan siyasetçiler gibi gösterdiniz. Biz bağlanmalarını isterdik” eleştirilerine maruz kalacaktık.

        Bu yüzden de sorduk ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun arzuları doğrultusunda bağlantı gerçekleştirildi.

        Sonuç olarak da bir ana muhalefet lideri, bir Meclis Başkanı ve bir Bakan uzunca bir aradan sonra TV’de medeni sayılabilecek bir şekilde tartışmış oldular.

        Bunu sağlayan da Kemal Kılıçdaroğlu’nun medeni ve cesur tavrı oldu.

        Zaten sonrasında da 1 saatten fazla devam etti program.

        Bu konu Kılıçdaroğlu’nun arzusu hilafına gerçekleşmiş ve bundan bir rahatsızlık duymuş olsa bunu dile getirmez miydi!

        Zaten program sonunda da AK Parti Genel Başkanı’na da meydan okuması ve bağlantıya ya da karşılıklı program yapmaya davet etmesi de tartışmaktan kaçmadığının göstergesiydi.

        Program sonrası fanatiklerin tepkilerine gelince.

        Bir yanda “Kılıçdaroğlu’nu kurtardı ve zorlanacağı hiçbir konuya girmedi” diyen AK Partili iktidar fanatikleri, diğer yanda da “Cumhurbaşkanı konuk olsa bağlar mıydın” diyen muhalif fanatikler.

        Sosyal medyada her ikisine rastlamak mümkündü.

        Bakın iki tanesini koyuyorum buraya.

        "Erdoğan olsa bağlar mıydın?" diyenlere sözüm ise şu.

        Cumhurbaşkanı zaten benimle yayına çıkmıyor da, eğer çıksa idi ve böyle bir cevap hakkı talebi gelse idi onu da konuğa sorar, bağlanmasını isterim derse bağlardım.

        Der miydi demez miydi ona da siz karar verin!

        Ama lütfen böylesi demokratik tartışmalara ve tarafsız gazeteciliğe alışın.

        Gazetecilik kriterinizi eleştirdiğiniz kişiler belirlemesin.

        Beni de iktidar değişse de ben de bir yerler kapsam, iki ihale alsam diyen gazetecilerle karıştırmayın.

        Bunun adı da dış politika

        Bunun adı da dış politika
        0:00 / 0:00

        Kemal Kılıçdaroğlu’na savunma sanayinin geleceği hakkında ne düşündüğünü sordum.

        Ne kastettiğimi anladı.

        Çok ilginç bir örnek verdi.

        Akıncı İHA ve SİHA’larını yapan Bayraktar Grubu’nun fabrikasına çok önceden gittiğini, o sırada Selçuk Bayraktar’ın henüz Sümeyye Erdoğan ile evli bile olmadığını, yapılanları görüp çok etkilendiğini ve kutladığını, bu gibi işler yapanlara destek olmanın çok önemli olduğunu ve iktidar olmaları halinde hiçbir ayrımcılık yapmadan her türlü savunma sanayi projesine destek olacaklarını ancak sadece Tank Palet Fabrikası’nı geri alacaklarını, Katar’a verilen bu fabrikanın tank üretmek için değil, tank ürettirmemek maksadıyla devredildiğini söyledi.

        Bir konuya ise girmedi.

        Pakistan’la yapılan helikopter anlaşmasının başına gelenlere.

        Biliyorsunuz TAI’nin en önemli projelerinden biri ve Türk Savunma Sanayi’nin tek kalemde aldığı en büyük ihale idi.

        1,5 milyar dolar karşılığında Pakistan ordusuna 30 adet ATAK helikopteri satacaktık.

        Anlaşma 2018 yılında imzalanmıştı.

        TAI’nin genel müdürü Temel Kotil, katıldığı Teke Tek Bilim programında bu anlaşmanın geleceği ile ilgili olumsuz sinyalleri ne yazık ki vermişti ve haklı çıktı.

        Pakistan Ordusu ihaleyi iptal ettiğini açıkladı.

        Çünkü TAI helikopterleri imal edip teslim edemedi.

        Çünkü ABD Türkiye’ye bu helikopterlerde kullanılacak motorları vermedi.

        Çünkü ABD Türkiye’ye aynı nedenle F35 uçaklarını da vermemişti.

        Çünkü Türkiye Rusya’dan S400 füze savunma sistemi almıştı.

        Türkiye’nin Ortadoğu politikasının Türkiye’ye verdiği ve vereceği zararlar ne yazık ki, bitmiyor ve bitecek gibi görünmüyor.

        Bir yandan askeri ve ekonomik kayıplar.

        Bir yandan 5 milyon Suriyeli mülteci.

        Karılarımıza kızlarımıza tecavüz edeceğini söyleyen serseriler.

        İdlib'de bekleyen saatli bomba.

        Yunanistan'da bize karşı kurulan ABD üssü.

        ABD donanmasının koruduğu Yunan karasuları.

        Ve tabii dibimizde palazlandırılmakta olan bir PKK devleti.

        Fosseptik

        Fosseptik
        0:00 / 0:00

        Çok tepem atarsa ne yaparım onu da söyleyeyim.

        Siyasi program yapmayı bırakırım, siyasi yazı yazmayı bırakırım.

        Şu memleket için, geçmişi bilmeyen gençler için, çocuklarımız, torunlarınız için kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

        Yapmayıveririm.

        Hatta hiçbir şey yapmayıveririm.

        Biliyorum zaten, bazılarının istediği o.

        Yaptıkları rezilliği gazetecilik diye yutturmak için önlerinde kalan tek tük engelden biriyim.

        Bunun farkındalar.

        Bırakırım meydanı onlara.

        Meydanı da fosseptiğe çevirmeleri için.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Hasbelkader devlet görevi yapanlar bir free shop alışverişine tenezzül etmediği zaman.

        Diğer Yazılar