Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kemal Kılıçdaroğlu, elektrik zamları geri alınıncaya kadar elektrik faturalarını ödememe kararı almış.

        “Adalet Yürüyüşü” ile başlattığı pasif direnişe devam edeceğini gösteren, “Gandi Kemal” lakabını hak etme çabasının yeni bir adımı.

        Kemal Bey elektrik faturalarını öder mi ödemez mi ayrı bir tartışma konusu ama memlekette pek çok kişinin istese bile elektrik faturalarını ödeyemeyeceği kesin.

        Aslında elektrikte hepimize giren kazığın, kesilip ucunun sivrileştirildiğini birlikte gördük.

        Her şey “özelleştirme” adı altında 10-12 yıl önce başladı.

        Hükümete yakın, iktidar ile iş tutmayı iyi beceren bazı şirketler, özelleştirme ihalelerinde sektörün eskilerini ve işi bilenlerini hayrete düşürecek kadar yüksek fiyatlarla özelleştirme ihalelerini aldılar.

        21 dağıtım bölgesi 2009 ila 2012 yılları arasında toplam 13 milyar dolar bedelle özelleştirildi.

        Sözde rekabet olacak, hizmet kalitesi artacak, yatırım yapılacak, kayıp kaçak azalacağı için fiyatlar düşecek, son kullanıcı olan bizlere yarayacaktı bu iş.

        Ama öyle olmayacağı 2012 yılı sonunda belli olmaya başladı.

        Özelleştirme sırasında tüketiciye enerjiyi ulaştırmakla görevli bu şirketlere belirli bir kâr payı veriliyordu.

        Ancak özelleştirmeler tamamlandıktan sonra dağıtım ihalelerini alanlar bir uyanıklık yaptılar.

        Kendilerini ikiye böldüler.

        Dağıtım şirketi ve görev tedarik şirketi olarak ikili gruplar oldular.

        Mesela eğer İstanbul’da Anadolu yakasında iseniz sizin enerjinizi AYEDAŞ Anadolu Enerji Dağıtım AŞ getiriyor ama size faturayı kesen EnerjiSA İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Perakende Satış AŞ.

        Hani bazen soruyorsunuz ya “Tarlada 1 liraya satılan domatesi ben niye 10 liraya alıyorum” diye.

        Aynen öyle.

        Aracı artıyor, fiyat katlanıyor.

        Bu şirketlerin hesaplarına baktığınız zaman yatırım yapmış gibi de görüyorlar aslında ama Isparta örneğinde de gördük, yatırımı da yine kendi şirketleri üzerinden yapıyorlar.

        Tam bir bu yakalamış, bu getirmiş, bu pişirmiş durumu.

        Siz hani bana hani bana diyensiniz.

        Bu tarafta anlatılacak çok hikaye var, anlat derseniz onu da anlatırız.

        Özelleştirme ile 13 milyar doları cebine atıp, sonrasında bu haksız yapının kurulmasına göz yuman devlet ise hala elini cebinizden çekmiyor.

        Bugün evinize ya da iş yerinize gelen faturalarda durum şu.

        Meskenlerde eğer düşük kademeden fatura ödüyorsanız yani harcamanız 210 kwh’nın altında kalıyorsa ödediğiniz paranın yüzde 58’i elektrik bedeli.

        Gerisi dağıtım, vergi ve fonlar. (Vergi ve fon düşük dağıtım bedeli sabit.)

        Mesken yüksek kademe ödeme yapıyorsanız ödediğiniz bedelin yüzde 65’i elektrik bedeli gerisi vergi ve fonlar. (Dağıtım bedeli ve vergi ve fonlar eşit.)

        Sanayi elektriği kullanıyorsanız ödediğiniz bedelin yüzde 76’sı elektrik bedeli gerisi dağıtım bedeli ve vergi ile fonlar. (Vergi ve fonlar sabit dağıtım bedeli düşük.)

        Bu arada serbest piyasanın etkisi faturalarda asla görünmüyor sürekli bir sabit ve artan fiyat üzerinden fatura ödüyorsunuz o da ayrı.

        Mesela bu dönem serbest piyasada elektrik fiyatı düşük olsa bile size bu yansımıyor.

        Yediğiniz kazık sabit.

        Anlayacağınız şu anda elektrik faturalarınızdaki fahiş rakamlar kaçınılmaz bir sondu.

        Kötü planlanmış bir özelleştirmenin, bile bile lades sonucu.

        Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu fatura ödemeyeceğim diyor ya, bence öder.

        Çünkü namuslu vatandaşlar böyle şeyleri isteseler de yapamazlar.

        Kurguları ona göre değildir.

        Fatura ödemeyecek olan işi baştan ona göre tezgahlar.

        Üzerinde varlık bulundurmayıp, sözleşmeyi başkası adına yapar hatta yapmaz, baştan kaçak kullanmaya göre organize olur.

        Namuslu vatandaşlar öyle yapmadığı için o faturayı seve seve öder.

        Ödemezse önce elektriği kesilir, sonra evine icra gelir.

        Borç katlanır.

        O yüzden Kemal Bey o faturayı ödeyecektir.

        Sizin gibi, benim gibi.

        Hatta ödemeyenlerinkini de üzerine katarak ödeyecektir.

        Sizin gibi, benim gibi.

        Bağımlılık bağımsızlık

        Bağımlılık bağımsızlık
        0:00 / 0:00

        Rusya Ukrayna gerilimi tırmanırken, Türkiye’nin arada kaldığı bir gerçek.

        ABD ve NATO Türkiye’yi sıkıştırıyor.

        Türkiye şimdilik idare ediyor durumu.

        Nereye kadar eder bilemiyoruz.

        Rusya’ya ve çatışmanın çıkıp çıkmamasına, çıkarsa düzeyine bağlı.

        Bazı ülkeler ise idare edemiyorlar.

        Bunların başında Almanya geliyor.

        Görmüşsünüzdür belki, Ukrayna lideri, Almanya Dışişleri Bakanı ile yapacağı görüşmeyi Almanya’nın ikircikli tavrı ve Ukrayna’ya verdiği sözleri tutmaması nedeniyle iptal etti.

        Görüşmedi.

        Peki Almanya gibi bir dev niye burada rahat değil.

        Çünkü enerjide Rusya’ya fazla bağımlı.

        ABD’nin yıllardır Kuzey Akım projelerine karşı çıkmasının nedeni bugün daha net görünüyor.

        Almanya, Karadeniz’in kuzeyindeki bu gerilim ortamında istese de istemese de Rusya ile kavga edemiyor.

        Çünkü Almanya Rusya’dan yılda 45,8 milyar metreküp doğalgaz satın alıyor.

        Miktar olarak söylemek bir şey ifade etmeyebilir.

        Oran olarak söylemek gerekirse Almanya’nın doğalgazda Rusya bağımlılığı yüzde 50’nin az üzerinde.

        Yarı yarıya.

        Rusya gazı keserse Almanya’nın sanayi üretimi yarı yarıya düşer, Almanya halkının yarısı evlerinde üşür.

        Peki bizim durumumuz ne!

        Bu konuda Almanya’dan hallice.

        Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgaz miktarı yıllık 16,1 milyar metreküp. Bu da ihtiyacının yüzde 33,6’sı.

        Ama bizim de turizm ve özellikle gıda ihracatında bir bağımlılığımız var ki, turizm sektörümüzün pandemi üzerine bir Rusya krizini taşıyacak hali de yok.

        Helal olsun

        Helal olsun
        0:00 / 0:00

        Diyanet İşleri Başkanı “Sigara haramdır” diye bir fetva verdi.

        Sigara içmeyin, sigara mekruhtur, sigara zararlıdır falan demedi.

        Direkt haramdır dedi.

        Peki o zaman bir şeriat devleti olan ve Kuran hükümlerine göre yönetilen Suudi Arabistan’da nasıl oluyor da sigara serbestçe satılıyor ve içiliyor.

        Nesillerdir Suudi başmüftüsü Abdülaziz Alü-ş Şeyh haramı helali bilmiyor, bizimkibiliyor herhalde.

        O halde bu hükmün dayanağını anlatsın da, belki sayesinde Suudiler de bir şey öğrenir dinleri hakkında ve sigarayı yasaklarlar toptan.

        Öyle derin bir Kuran bilgisine gerek yok bu basit soruyu sormak için.

        Bir zahmet anlatıversin, Suudilerin bile bilmediği neyi biliyor da bu ahkamı kesiyor ve Amerika'nın keşfinden yana pek çok Müslüman'ın büyük bir haramı içine çektiğini ortaya çıkarıyor.

        Bu arada kendisine bir sorum daha olacak.

        Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda 7 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunulmuş.

        Kuran Kursu müdürüne maaşından kesme cezası verilmiş.

        Sizce helal midir!

        Terim palavraları

        Terim palavraları
        0:00 / 0:00

        Bir internet sitesinin spor editörünün palavra haberi üzerine ortalık karıştı.

        Haber şu.

        Fatih Terim Galatasaray başkanlığına soyunuyormuş.

        Skoda’nın Türkiye distribütörü Ahmet Yüce, NEF’in patronu Erden Timur, inşaatçı Bahattin Demirbilek ve Ali Yüce de onunla birlikte hareket ediyormuş.

        Bu amaçla Vadi İstanbul’da bir ofis kiralanmış bile.

        Ben size söyleyeyim, bu haber büyük bir palavradan ibaret.

        Fatih Terim’e üç yıl önce “Madem öyle gel Başkan ol” diyen benim, “2. Başkanım sen olursan varım” diye gırgır geçen de o.

        Ama yok böyle bir şey.

        Terim vaktinin çoğunu Bodrum’da geçiriyor ve bu haberler çıktığı sırada annesinin yanında Adana’da idi.

        Evet çok sinirli, evet hiç olmadığı kadar bozuk, evet kulislerin içinde ama Başkan adaylığı falan yok.

        45 yıllık dostum Ahmet Yüce’nin ise böyle bir şeyden haberi dahi yok.

        Yani bazı Galatasaraylılar boşuna sevinmesinler, ortada böyle bir durum yok.

        Galatasaray’da Burak Elmas “Yarın seçime gidiyoruz” dese elde son seçimdeki 5 kötü adaydan daha iyisi hala yok.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        En önem verdikleri konu olan dinde bile liyakat yoksa gerisini anlayabildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar